Dünya döner. Zaman ilerler. Hayat devam eder. Ve nice acılar nice kaybedişler yok olur gider. Zamanın tozlu kütüphanesinde bir başkasına hikaye olur...
YazardanBazen yaşamak zor. Bazen hayat acımasız. Bazen insanın içi çok boş. Aynınşu an benim olduğu gibi. Nerdemiyim? Gölün kenarında. Ne yapıçağımı bilmiyorum bile. Ah allahım sen bana bir çıkış yolu ver ne olur.
Oturduğum yerden kalkarak derin bir nefes aldım. Bu böyle olmıycaktı. Burdan oturarak bir şey elde edemezdim. Beyliğe dönmek için arkama döndüğümde küçük bir çocuk çıktı karşıma. Bir anda önümde belirmesi beni korkutsada çocuk daha çok korkmuş görünüyodu. Gözleri yaşlı çocuk dudaklarını büzmüş maviş gözlerle bana bakıyodu.
Yanına ilerleyerek önünde yere çöktüm.
-merhaba.
-m-merhaba. Dedi çocuk titreyen sesiyle.
-benim adım pina senin adın ne?
-osman.
-neden ağlıyosun osman?
-annemi kaybettim.
-hım. Annenin adı ne peki?
-aydan.
-peki osman benimle beyliğe gelirmisin. Ben tek gitmeye korkuyorum.
-ama annem?
-orda annenide buluruz. Diyerek küçük çocuğun gözlerindeki yaşı sildim.
Heycanla kafasını sallıyan çocuk elimi tutarak yüzüme bakmaya başladı. Bende ayağa kalkım ilerlemeye başladım. Osman bana heycanla arkadaşlarını anlatırken, bende bir çocuğun ne kadar masum olabileçeğini düşünüyodum.
Sonunda beyliğe geldiğimizde etrafta ki koşuşturmayla karşılaştım. İnsanlar telaşla bir oraya bir buraya gidip geliyodu. Askerlerde bu koşuşmanın içerisindeydi tabi. Meydanın ortasına ilerlediğimizde insanlar bizi yeni farketmişti. Yavaş yavaş etrafımız sarılırken bir kadın koşarak gelmiş ve elimdeki çocuğu çekerek sarıldı. Yüzünde büyük bir korku barındıran kadın bana baktığında gülümsedi. Minnetle bakıyodu. Etraftaki insanlar birbirleriyle fısıldaşırken ben anne oğula bakıyodum. Çok tatlılardı. Sonunda kadın ayağa kalkarak ellerimi tuttu.
-ben çok teşekkür ederim. Sen bana oğlumu getirdi. Allah ne muradın varsa versin. Dedi.
-amin.
- senin kötü olduğunu söylüyolardı ama artık ölsemde buna inanmam. Siz artık benim kardeşimsiniz. Yani isterseniz.
- bu beni çok mutlu eter. Dedim gülümseyerek.
Kadında gülümsedi. Bu arada etraftaki insanlarından bir az önceki korkulu halleri yerine tebessümlere bırakmıştı.
Kalabalıktan biri,
-eğer gerçekten iyi biriyseniz neden Gülşen hanımın elbisesini aldınız? dedi. Ama hayır bu soru kızgınlıkla sorulmamıştı. Daha çok bir şeyileri anlmak için sorulmuştu.
- o elbiseyi gerçekten ben almadım. Odama bırakılmıştı. Bende bana getirildiğini sandım. Onun gülşen hanımın olduğunu bilmiyodum bile.
Bilerek aybükeden bahsetmemiştim.
Ne olursa olsun bazı şeyler gizli kalmalıydı.
- ama belinizdeki hancerde gülşen hanıma ait.
-evet biliyorum. Ama bana bu hançeri oğuzalp verdi. Annesinin hatırasına sahip çıkmam için. Dedim.
Mırıltılar devam ederken sonunda insanlar bir soru daha yöneltmişti.
Kalabalıkta kim olduğunu anlamadığım bir kadın,
- bu kadar iyiyseniniz savaş meydanında oğuzalp beyin çadırında ne arıyodunuz? Dedi.
Bir an için ne söyliyeçeğimi bilemesemde arkamdan gelen ses kurtarmıştı beni.
-beyliğinin durumu hakkında bilgi alıyodum. Ama bazı hatsiz insanlar bunu size yanlış aktardı. Dedi sert sesle oğuzalp. Yanıma gelerek gözlerime baktı ve elimden tuttu. Sonra tekrar insanlara dönerek,
-şimdi sizinde izniniz olursa, müstakbel karım ve ben yarın yarım kalan düğünümüzü tamamlıycaz. Hepinizi aramızda görmek isteriz. İyi günler hepinize. Diyerek elimi hiç bırakmadan ilerlemeye başladı. Hiç konuşmadan tekrar göl kenarına gelmiştik. Bir kaç dakika gölü izleyen oğuzalp nihayet bana döndüğünde
- özür dilerim. Dedi.
Yutkunarak gözlerimi kaçırdım.
-ne için? dedim.
Çenemden tutarak kafamı kaldırdı. Şimdi gözgöze gelmiştik.
-sana inanmadığım için.
-ne değişti?
-kardeşimin yaptığı şey bu kadar kötüleşeçeğini düşünemedim.
-ama benim kötüleşeçeğimi düşündün.
-hayır bi an bile düşünmedim. Sen hayatıma girdiğinden beri herşey değişti. Şans meleği gibisin.
-değişen ne?
-babam beyliği bana veriyo. Ve....
- ve bu benimle evlenirsen gerçekleşicek dimi. Çittenmi. Sende mi?
-sen nasıl?
-aptal değilim. Senin şu hareketlerini yıllardır pembe dizilerde izliyoruz biz. İyi çocuk hatalar yapar hataları kızı üzer falan. Bakalım sen ne zaman hatanı fark ediceksin.
-ne?
-boşver. Diyorum ki beni kullanmana izin vermiycem tabiki.
-ne? Bak yanlış anladın. Ben beyliği hiç düşünmemiştim şu son olanlarda. Beylik hediye olarak araya çıktı. Asıl amacım gerçekleri çıkarmak.
-oğuzalp anlamıyorum. Senin sözünün hükmü yokmu gidip söylesen herkese.
-evet anlamıyosun pina. Sözümün hükmü var tabi ki. Ama alp akıllı. Senin bunları söylediğini anlatcak o zaman kanıt istiycekler ve biz kanıt veremeyince hem ben yalancı olucam hem sen kötü duruma düşüceksin. Buna izin veremeyiz.
-ufff!
Elimle şakaklarımı ovarak gölün önünde volta atmaya başladım. Deliriyodum galiba ruh halim sürekli değişiyodu. Biraz önce oğuzalpe kızarken şimdi hak veriyodum.
-peki ne yapıcaz? Dedim bir anda.
-inan bilmiyorum pina. Ne bir kanıt ne bir şahit var.
Aklıma gelen küçük bir detay tüylerimi diken diken ederken bir anda olduğum yerde kalakaldım. Yavaşca kafamı yerden kaldırarak oğuzalpe baktım. Bana sorgularcasına bakıyodu.
- ne oldu? Dedi.
-aslında biri daha vardı.
-ne!
-askerlerden biri herşeyi bilen, seni öldürmek isteyen biri. En baştan beri alpe o kadar takıldımki diğer adamın varlığını tamamen unuttum.
Ben kendi kendime düşüncelere dalmışken oğuzalp,
- pina bu çok iyi bir haber.
-neyi iyiymiş. Bir hain daha var duymadın galiba?
-duydum. Sana bir bey tavsiyesi. Arkandan gizli işler çeviren düşmanların ne kadar çoksa hata yapma iğtimalleri o kadar fazladır.
-yani diyosun ki...
-izin vericez. Biz mutluluğumuzu gösterelim herkese çekemeyenlerde hamle yapsın bakalım. Sonra... Dedi. Ve ben sözünü tamamladım.
- sonra yaptıkları hamlelerin sayısı arttıkça arkalırında izler bıraksınlar. Ve bizde onları kanıtlarla bulalım. Dedim.
-aynen öyle. Dedi.
Sevinçle yerimde zıplarken,
-oğuzalp bu çok zekice. Ayrıca kimse bizi suçlayamaz da.
-aynen.
-ama aşcıya bir haftada onu kurtarıçağımızı söyledim.
-biz de bir haftada bunu yaparız.
-nasıl?
-hemen yarın evleniriz. Hadi herkese ne kadar mutlu olduğumuzu gösterelim ha nedersiniz müstakbel zevcem. Diyerek koluna girmem için yanımda durmuştu.
-elbette beyim. Hadi gidip sevgimiz gösterelim. diyerek koluna girdim.
Biz kol kola ovaya yürürken şimdi korkması gereken aramızdaki hainlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pina
AdventureAşk hiç beklemediğin bir yerden gelecek Zaman seni aşka götürecek. Biz insanlar benciliz. Yanlız kendi dertlerimizi kendi hayatlarımızı düşünürüz. O kadar odaklanmışız ki kendi hikayelerimize bir başkasının hikayesinde kapladığımız noktayı ne yazık...