Yemek🌼

81 9 4
                                    

Tarih değil, hatalar tekerrür ediyor.
Abdulhamid

İnsanlar iki yüzlü. Bir taraftan git der, diğer taraftan gitme. Bir gözlerinin içine bakarak nefret ediyorum der. Birde içten içe seni seviyorum... Yaşam yalancı,hiç bir zaman duyduğunuz şeyler gerçekleri yansıtmıyo. Hatta bizzat gördükleriniz bile.
Belkide bu yüzden derler ki kendin dışında kimseye güvenme ama bazen kendinede güvenme.

Ne yapıyorum ben beni terkeden bir kadının ardından bunca yıl geçmiş olmasına rahmen göz yaşı döküyorum. Parçalanan ailemin ardından hasret çekiyorum. Peki neden?
Derin bir nefes alarak küçükken üvey annemle yaptığım kuymağı ve patates kızartmasını kenara koydum. Bir karadenizli olarak annem çoğunlukla karadeniz mutfağından hazırlardı. Benim en büyük zevkim ise ona yardım etmek veya tezgaha yaslanım koşturmasını izlemekti. En büyük zevkimdi.
Ateşin üzerindeki ekmeği de alarak tabağa koydum.
Tabakları sırasıyla yan odadaki masaya taşıyarak sofrayıda kurdum. Arkamdan gelen aşçı kadın gülümseyerek servisi hazırlarken bende sandalyeye oturarak onu izlemeye başladım. Bir kaç dakika sonra önce cengiz bey sonra oğuzalple aybüke girdiler içeri onlarda yerlerine otururken oğuzalp gülümseyerek yanıma oturmuştu.
-baba biz bu gün evlenmek istiyoruz pina ile. Dedi bir anda oğuzalp.
Şaşkınlıkla onlara bakarken cenkizalp bey başını sallıyarak onaylamıştı.
-iyi düşünmüşsünüz. Gerektiğinden fazla uzadı zaten bu iş. Laf söz olur. Yemekten sonra adamlardan birini hoca efendiyi çağırması için gönderirim. Şimdi afiyet olsun. Dedi.
Çok çabuk olmuştu. Oğuzalpe baktığımda güven verircesine gülümsedi. Bende gülümseyerek karşılık verdim.
Yemekler yendikten sonra cengizalp bey, aşcıya dönerek
- bugün yemek çok güzeldi ellerinize sağlık. Dedi.
- afiyet olsun beyim. Ama bu gün yemekler pina hatunun elinden çıktı. Dedi aşçı kadın.
Masadaki üç şaşkın yüz bana dönerken omuzlarımı sallayıp,
-annem öğretmişti .dedim.
-ellerine sağlık kızım dedi cengizlap bey.
-afiyet olsun. Diyerek izin istedim ve ayağa kalktım. Odama çıkıp hazırlanmalıydım dimi.
Öylede yaptım. Odadan çıkarak kendi odama ilerledim. İçeri girdiğimde yatağın önüne oturarak düşünmeye başladım. Taki kapım çalana kadar. İçeri aybüke gelmişti. Çekingen adımlarla yaklaşarak,
-konuşabilirmiyiz? dedi.
Şaşkınlıkla kafamı salladığımda tebessüm ederek karşımdaki sedire oturdu. Bir süre boş bakışlarla yere baktıktan sonra kafasını kaldırdı.
- özür dilerim.
-ne?
-özür dilerim diyorum. Ben sana çok kötü davrandım.
-önemli değil.
-hayır önemli. Pina ben kötü biri değilim. Olmadım hiç. Yada sen gelene kadar olmamıştım. Ben hiç annemi görmedim. Onu bana abim anlatırdı. Bende hep annem gibi davranmaya çalıştım. Çünkü abimde babamda annemi çok severdi. Ama pina abim bana dün dediki. "Annem seni seni görse kendinden utanır. Senin gibi birini doğurduğu için. " ben annem gibi olmaya çalışırken ondan çok uzaklaşmışım. Aslında sana teşekkür etmeliyim. Sen gelince farkettim bunları. Pina ben sırf annem resim yapmayı seviyo diye resim yapmaya başladım. Sırf annem dans ediyo diye dans ettim. Annem yeşili seviyor diye sevdim. Ama ben bu değilim. Ben resimi değil kitapları severim. Yeşili değil maviyi severim. Ben annem gibi olmaya çalışırken kendimden uzaklaşmışım. Ve ben kusursuz iyi olmaya çalışırken en büyük kötü olmuşum. Ben özür dilerim. Ama en çok teşekkür ederim.
Dedi aybüke. maviş gözleri yaşarmış burnunu çekip duruyodu.
-pina abim beni affetmez. Babamın gözünden zaten düştüm. Benim kimsem kalmadı.
-deme öyle aybüke.
Dedim benimde gözlerim yaşarırken. Kimsesizlik nedemek çok iyi biliyodum. Heleki kimsen varken kimsesiz kalmak.
-öyle ama.
-değil. Abin sadece kızgın. Ama ben eminim seni affeder. Babana gelince birlikte onun gözüne girmeni sağlayabiliriz.
-nasıl? Dedi. Çocuksu bir heycanla.ee zaten çocuktuda. 17 yaşındaydı daha.
Gülümseyerek yanaklarındaki yaşları elimle sildim.
- gerçek seni herkese göstererek. Dedim.
Gülümseyerek boynuma sıkıca sarıldı. Bende ona sarıldığımda üzerimden sanki büyük bir yük kalkmıştı.
-peki sevgili yengecim seni düğününe ben hazırlayabilirmiyim acaba. Dedi geri çekilerek.
Bende gülümseyerek kafamı salladım ve kendimi onun ellerine bıraktım.

________________

Aynadaki aksime bakıyodum şu anda. Beyaz uzun bir elbiseydi. Hayallerindeki gibi diyemem. Çünkü böyle bişeyi hiç hayal edemezdim herhalde aybüke dikmişti elbisemi. Ben sadece istediğim rengi söylemiştim. Elbisenin üst kısmındaki danteller eteğe doğru uzanıyodu. Kollarında tüller vardı. Onun dışında düz zarif bir elbiseydi. kendimi izlemeye devam ettim. Çok güzeldi elbisem. Yakasındaki hoş süsler apayrı bir hava katıyodu.

 Yakasındaki hoş süsler apayrı bir hava katıyodu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(elbisesi)

Arkamda beni izleyen aybükeye dönerek,
-aybüke bu harika dedim.
Gülümseyerek
-beyenmene sevindim. Dedi. Ve ekledi.
-hadi şimdide saçını yapalım.
-abartı olmazmı sadece hoca nikah kıyıcak.
-hayır tabiki sonrasında adınıza şölen düzenlencek hem sen gelinsin. Ayeıca bey eşi olucaksın. Dedi aybüke.
Sanırım kadınlar her yaşta ve her zamanda aynıydı. Kendimi bir kez daha aybükenin becerikli ellerine bıraktım. Bir süre sonra aybüke geri çekildiğinde bende kafamı kaldırarak aynaya baktım. Ve bir kez daha şaşkınlıkla kalakaldım. Saçlarıma hafif dalgalar vererek omuzlarıma düşrerek çiçekten bir taç takmıştı kafama. Aynı çiçeğin küçük parçalarınıda saçlarımın aralarına serpiştirmişti.
Hayranlıkla kendimi izlemeyi bırakarak aybükeye sarıldım.
-bunlar çok güzel. Dedim.
O sırada kapı çalmıştı. İçeri giren oğuzalp, "hazırsan abdest alıp aşağı in hoca efendi geldi." diyerek kafasını kaldırdığında bir an kalakalmıştı. Şaşkınca bana bakarken ben utançla kafamı eğmiştim. Bu arada aybüke arkadan kıkırdayıp duruyodu.

_________________

Acaba kusursuz aşk, evlilik varmıdır. Ben liseye giderken öğretmenimiz demişti ki, aşk bir sakıza benzer. Önce alırsınız atarsınız ağzınıza. Tatlıdır. Güzel gelir. Bir süre sonra tatdı gider. Bazıları atar o sakızı bazıları yutar ve yerine aynı sakızdan bir kez daha koyar. İşte böyle zamanlarda o aynı sakız yutula yutula mideye yapışırsa aşk sevgiye dönüşür. Yani aslında bizim elimizdedir. Vazgeçip vazgeçmemek. Sevip sevmemek.
Ben ise şimdi yanımda oturan kocama yeni alp beyine bakarak bunları düşünürken bir yandanda rüyam geliyodu aklıma. Şu an oğuzalpe sarılıp mutlu bir aile olmayı çok isterdim. Ama ailemide isterdim.ve de ne olduğunu bilmediğim görevim vardı tabi. Çok yük varıdı omuzlarımda...

pinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin