Görev🌼

83 11 2
                                    

Burnumun ucu soğuktan donuyodu. Yine bir ormandaydım ve yine beyaz bir elbise vardı üzerimde. Rüyada olduğumu anlamak zor değildi. Bu sefer gereksiz telaş yerine ağacın önüne oturarak benimle konuşan adamın gelmesini bekliyodum.
   Uzun sürmemişti de bi süre sonra yaşlı adam  belirdi önümde.
-merhaba. Dedim bıkkın bir sesle. Belliki o ne zaman isterse o zaman konuşcaktık. Benim istediğim herhangi bir an soru sormam imkansızdı.
Gülümseyerek karşımda durdu.
-alıştın galiba. Dedi.
-evet ne demezsiniz.
-pina şimdi kulaklarını açıp iyi dinle çünkü sana bir masal anlatıcam.
-ne?
-dinle. Zamanın birinde....     İşte böyle....
- beni buraya masal anlatmak için mi gerdiniz yani? Dedim şaşkınca.
  Yanıma gelerek kolumdan tuttu. Etraf bir anda değişirken adam tepkisizce benim şaşkınlığımı izliyodu. Sonunda aynı ormanın içinde durduk. Ama aynı orman değildi. Belliki özel bir gündü. Çünkü burdan bile meydandaki şenlik sesleri duyuluyodu.
-ne oluyo? Diye sordum.
-bu görevini başardığında olacaklar.
-gelecektemiyiz. Yani geçmişte ama gelecekte. Ben nerdeyim?
-sen burda yoksun pina. Çünkü.
-çünkü görevim tamamlandığında kendi zamanıma dönücem.
-evet.
-peki görevim ne?
   Tekrar gülümsedi adam. Ve eliyle yavaşca  etrafı gösterdi.
-görevin bu günün böyle gerçekleşmesini sağlamak.
-nasıl yani?
-masallar gerçeğin yansımasıdır. Sana zaten görevini anlattım. Ama çok istersen bir ip ucu  verebilirim.
-evet.
-göğe bak pina. Dünya harika
Ne güzel yaratmış allah.
Herşeyde bir düzen var burada.
Zaman zamanın içinde kaymakta,
Ve olması gereken elinde sonunda olmakta.
Gerçek sevgi fedakarlıktır unutma.
Kaybettim dediğin an kazanırsın nasılsa.
Tek yapman gereken bulmak kayıp olanı,
Herşey ait olduğu yerde durduğunda, carklar birbirine vurucak. Hayatlar geri alınacak.
     Sesi git gide yükselirken  etrafda bulanıklaşmaya başlamıştı.
-hey dur buda nedemek? Diye bağırsamda cevap gelmedi.

______________

Bir kez daha yataktan fırlarcasına kalkmıştım. Üzerimde ki asla giymediğim ama bu rüyalardan sonra kendiliğinden üzerimde olan beyaz gecelik rüyanın yada o tuhaf şeyin tek kanıtıydı sanki. Karşımda ki koltukta uyuyan oğuzalp çoktan kalkmıştı. Evet evlenmiştik ama bizim evliliğimiz tamamen bir anlaşmaydı öyle değilmi?
-günaydın. Dedim.
  Gülümseyerek
-günaydın. Dedi.
-bugün planımızın ilk adımına başlıyomuyuz?
-evet. Kahvaltıdan sonra birlikte tüm beyliği bir gezmeye çıkalım diyorum ne dersin?
-olur beyim. Sonuçta insanlar birbirimize aşık olduğumuzu düşünmeli dimi? Dedim.
   Yüzü önce düşsede sonra gülümseyerek baktı. Ve,
-evet. Dedi.
      Birlikte kahvaltıya indiğimizde aklımda rüyam ve o hikaye vardı. Demek istediğini anlamıştım yaşlı adamın. Zaten hikaye çok açıktı. Peki ben bunu yapabilecekmiydim? Yapmak zorundaydım. Benim kendi zamanımda da yapmam gerekenler vardı. Mesela ailem neden dağıldı öğrenmeliydim. Çünkü onları kaybettiğimde bazı şeyleri daha net görmeye başlamıştım. Ama bir yandanda oğuzalp vardı. Onun yanında ilk defa kendimi mutlu hissederken onu bırakmak hele ki bir başkasına kendi ellerimle vermek işte bu biraz zordu.
   Yinede ister hikaye değin ister kehanet çok açıktı. Zaten iki nesilde olması gerekenler olmadığından ben şu anda burdaydım. Eğer ben başarısız olursam bir başkasıda elinde sonunda aynı kaderi yaşıycaktı. Ve ne yazıkki bu oğuzalpin dolayısıyla benim çocuklarımın hayatı demekti. O yüzden burda kalamazdım. Biz olamazdık. Çünkü bazı aşklar yarım kalmalıydı.
    Kehanetteki kadın kimdi bilmiyorum ama onu bulana kadar oğuzapin sadece en yakın arkadaşı olabilirdim.
-pina!
  Kolumun dürtülmesiyle daldığım hayal aleminden çıkarak karşımda oturan oğuzalpe baktım. Yemeklerimizi yemiştik. Gülümseyerek ayağa kalktım. Oğuzalp de kalkmıştı.
     Birlikte dışarı çıktık. Arkamızdan 4 asker geliyodu.  Oğuzalpin koluna girmiş öyle ilerliyodum. Yanından geçtiğimiz insanlar bize bakıyo yakınımızdakiler selam verirken kimileri de yanındakilerle fısır fısır konuşuyodu.
   Yanından geçtiğimiz elma tezgahının başındaki küçük çocuk gülümseyerek bana baktı. Bu çocuk geçen gün ormanda bulduğum çocuktu. Bende gülümsemesine karşılık vererek el salladım. İlerlemeye devam ettik.
    Tüm beyliği dolaşmış insanlarla konuşmuştuk.
    Geri dönüş yolunda daha kuydu bir yol seçmiştik. Bile isteye aslında çünkü geçtiğimiz yolun üzerinde alp in evi vardı. Evin önünden geçerken oğuzalp beni durdurmuş ve kapının önünde bizi izleyen alpe doğru ilerlemişti.
-alp nasılsın? Dedi oğuzalp.
-iyiyim beyim. Dedi alp soğuk bir şekilde.
- bizi içeri davet etmiycekmisin? Dedi oğuzalp.
-içerisi çok dağınık sizi böyle bir ortamda ağırlamak istemem. Dedi alp.
Açıkca bişeyler saklıyodu. Ama bizde ona çok meraklı değildik dimi.
- sorun yok alışkınım ben sonuçta. Dedi oğuzalp göz kırparak.
    İçeri girmemize engel olmak ister gibi kapıda dikilen alp mecvur olarak kenara çekilmişti. Ağır adımlarla küçük kulübeden içeri girdik. Küçük bir oturma odasına geçerek sedirin üzerine oturduk. Alp ise karşımızda ayakta duruyodu. Aynı diğer askerler gibi.
-otursana alp. Dedi oğuzalp.
Alp de karşımıza oturduğunda bir süre sessiz kalmıştık. Taki içeri giren genç kıza kadar.
    Üzerinde ki sarı elbiseyle ela gözlü kızıl saçlı güzeller güzeli bir kız girmişti içeri. Çekingence başı önüne eğik duran kız. Nedensizce içimde tuhaf bir his doğmasına neden olmuştu. Bakışlarım yanımdaki oğuzalpe döndüğünde yüzündeki acı ifade benimde canımı yakıyodu. Çünkü oğuzalpin bakışları direk kızıl kızın üzerindeydi.
Kıza dönerek,
-merhaba. Dedim.
kısık sesle,
-merhaba. Dedi.
- çiçek kız kardeşim. dedi alp. Bana hitaben konuşmuştu.
-çiçeğin gittiğüni sanıyodum. dedi oğuzalp direk alpe hitap ederek.
-gitmişti ama geri gelmesi gerekti. Sonuçta artık herhangi bir sorun yok.
-burda sorun ben mi oluyorum alp.
-ne hattime efendim. Yanlış anladınız.
-bence yanlış anlamadım. Dedi oğuzalp ve sonra çiceğe dönerek,
-neden geldiğini haber etmedin? Dedi.
-ne sıfatla beyim? Dedi ciçek bana bakarak.
     Ama hayır bakışlarında nefret yoktu. Bana kızmıyodu. Bakışlarından özlem, sorgulama, kırgınlık, umut, dilek hayaller okunabilirdi ama kızgınlık yoktu. Bilakis çoğunlukla tükenmişlik vardı.
-ne olursa olsun bunların hiç biri olmaya bilirdi.
-ama olmak zorundaymış. İzninizle. Dedi çiçek ve hızla odadan çıktı. Oğuzalpte oturduğu sedirden kalkarak çiçeğin peşinden çıkarken alp de arkalarından gitmişti.
   Odada tek başıma kalmıştım. Ne kadar komikti dün evlendiğim kocama beni burda bırakıp başka bir kızın peşinden gitmişti.
   O kızın kehanetteki kız olma iğtimali bile nefesimi kesiyodu. Şu ana kadar bunu başarıcam desemde iş bu kadar çittiye bindiğinde sanki boğuyodu beni.

pinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin