"Önündeki et taze."
Eline kaşık tutuşturulan Bulut, önünde nar gibi kızarmış olan ete baktı. Bir kurt açısından oldukça ağız sulandırıcıydı ama onun aklı doluydu. Sadece kafasını sallayıp kenarındaki pirinçlerden aldı ve ağzına attı. Aç hissetmiyordu.
Önündeki etten büyük bir parça alan Asena, aldığı eti övme ihtiyacı hissetti çünkü ikisi de yemiyordu. Yıldırım az yiyordu ama Bulut ağzına Asena konuşana kadar hiç bir lokma sürmemişti.
"Lezzetli olmuş. Elinize sağlık."
Kısa bir sessizlikten sonra Bulut da yemeye başladı. Yıldırım ise Bulut'un bu hareketsizliğine karşılık bir şey yapamadığı için istemsizce kızıyordu. Elindeki kemiğin son parçalarını da yiyip kenara bıraktı. Kulübenin önünde yemişler, kemikleri köpekler için bırakmışlardı.
Önünde, eti büyük bir iştahla yiyen Asena'yı izledi. Kasabada gördüğü kızların aksine boyu uzun, kalıplı ve keskin yüzlüydü. Saçları öğlen gördüğünün aksine daha düzgündü. Lakin kıvırcık saçları fazla düzgün olmasını engelliyordu. Ve beline kadar geldiği için topluydu.
Ona baktıkça avcılıkla uğraştığını anlıyordu. Kollarındaki hayvan izleri normal bir insanda olmazdı. Özellikle sağ üst kolundaki ayı pençesinin izi Yıldırım'ı şaşırtmıştı.
"Size iyi geceler o zaman gençler, ben artık dinleneyim. Siz de çok oturmayın."
Yaşlı kadın hepsine iyi geceler dedikten sonra ayaklandı ve ellerini yıkayıp içeri girdi. Yemek sırasında ve öncesinde bol sorular sorup özlemini gidermişti.
Asena ve Bulut sadece önüne odaklanmış yemeklerin yerken Yıldırım boğazını temizleyip Asena'nın hala doldurmaya çalıştığı yanaklarını izledi. Çocuk gibi gözüküyordu, eti seven bir çocuk.
"Bu kadın gerçekten senin annen mi?"
Masadaki bakır bardağın içindeki beyaz sudan bir yudum alıp Asena'ya baktı. O ise bir an duraksamış, daha sonra yemeye devam etmişti. Büyük bir yutkunma sesinden sonra konuştu.
"Seni ilgilendirmeyen konular. İki gün sonra sen sağ ben selamet."
"Hayır. İki gün çok az."
"Çok az? Size ne kadar lazımdı?"
Yıldırım alay eder gibi konuşan Asena'ya bakmayı kesip derin nefes aldı. Kızla bu konuda anlaşmalıydı. Onun tehlikeli olduğunu sanmıyordu, bu yüzden kısaca bahsetmekten zarar gelmeyeceğini düşündü.
"Biz, maalesef ki iki günden fazla kalacağız. Aslında durum karışık. Belki de bir saate yok oluruz."
"Hayır olamazsınız sizi kurtardım. Bana en azından bu iki günü borçlusun. Peşinizi bırakmam, size kabus olurum anladın mı?"
Bu kez güldü. Fazla inatçı ve tersti. O a baktıkça kendini görür gibi olması cabasıydı.
"Yapabileceğin şeyler söyle derim. Sevdiceğin üzülmesin arkandan."
Bu kez Asena güldü. Sanki onun gülüşünü taklit eder gibi yapmıştı.
Sonra gözlerini Bulut'a odakladı."İnanır mısın koskoca on sekiz senelik hayatımda tek bir erkek dikkatimi çekti. O da senin mavi gözlü kardeşin. Zevkle peşinize düşerim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçınılmaz Lanet (2)
ChickLit(Omegaverse) Bir bölgenin akıbeti, kurdunun gücü ve kılıcının keskinliğinden geçer. -KAHRAN- Herkes kendi doğrularına sahip çıkarken lanete mi yoksa kurtuluşa mı yaklaştıklarını kimse bilemeyecek. -İliaca'nın devamıdır. Buradan da başlayabilirsiniz...