77. Uzaklaş(m)adık

380 41 41
                                    

Kan döktüğü o ilk gece yavaşça sona ererken alfaların zindana ilerlediğini gördükten sonra boş koridora girdi.

Merdivenden çıkıp odasına ilerledi. Kapıya yaklaşırken kalbi acıyordu, kırılmıştı. Yüzüne zırla bir gülümseme koymayı düşünse de yapmadı. Buna inandırmak istemiyordu. Kalbinin kırıklığını son damlasına kadar hissetmesini istiyordu.

Kapıya vurup içeri girdiğinde büyük pencerenin önünde kendisini bekleyen Yıldırım'ı gördü. Kendisine oldukça sıcak bakıyordu. Kapıyı kapatıp içeri girdi.

Odadaki hafif karanlık içerideki birkaç alevle aydınlatılmaya çalışılsa bile pek işe yaradığı söylenemezdi.

"Onu öldürdün."

Bulut, sanki sohbet etmek istiyormuşçasına konuşan alfasına omzunu silkti ve üstünü inceledi. Tozlulardı. Dolaba yaklaştı ve kendine temiz parçalar almaya başladı.

"Sana benim yaşadığım dünyada onun nefes alma ihtimali yok demiştim."

Yıldırım anladığını söyledi. Bulut, odaya büyük bir sessizlik çöktüğü zaman yavaşça nefes aldı ve gözlerini kapadı. Söylenecek çok şey yok muydu, neden susuyordu anlamıyordu.

"Sen, yarın yuvaya gideceksin dinlen. Ben yıkanana kadar uyursun."

Kısa bir bilgilendirmeden sonra banyoya geçmek için hızlandı. Fakat gidememişti.

Sırtı Yıldırım'ın sert göğsüne çarparken elleri karnını ve omuzlarını sıkıca sardı. Alfanın göğsüne sıkıca bastırıldığını hissederken nefesi boynundaydı.

Koyu mavi gözleri aralarında biriken yoğun acıdan dolayı dolarken arkasındaki eşinin de üzgün ve çaresiz olduğunu anlıyordu. Titrek nefeslerini boynunda ve omzunda hissetti.

"Öleceğini duyduğumda, neler hissettiğimi tahmin bile edemezsin..."

Bulut burukça gülümsedi ve kafasını önüne eğdi. Eşinin onu tanıdığını biliyordu.

"Birbirimizden uzaklaşmaya başladığımızda zaten yavaş yavaş ölüyordum Yıldırım."

"Hayır vita. Hiçbir zaman birbirimizden uzaklaşmadık. Kızdık, kırıldık ama sonunda tesellimizi birbirimizde bulacağımızı biliyorduk."

Bulut konuştukça inandığı eşine döndü. Artık bütün yelkenlerini indirmişti. Gözlerini, en az kendisi kadar acı çektiği belli olan eşinin gözlerine çevirdi.

"Bebeğimizi öldürdüğümü söylediğin o günden beri uzaklaştık. Uzak durmayı sen seçtin."

Yıldırım gözlerini sıkıca kapatıp alnını Bulut'un alnına yasladı ve gözlerini gördüğü andan beridir aşık olduğu koyu mavi gözlerine kilitlemek için açtı.

"Bunları benimle paylaşmanı çok isterdim. Ama sorun değil, seni bırakıp gitmemeliydim. Özür dilerim Bulut. Seni sarayda tek bıraktım ve bu raddeye gelene kadar elimden hiçbir şey gelmedi."

Bulut gerçekten kalbinden konuştuğunu hissediyordu. Buruk bir tebessümle elini yanağına götürdü. Küçük bir bıçak izinin olduğu yeri okşarken kafasını salladı.

Kaçınılmaz Lanet (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin