2. Varılmak İstenilen Sözler

1.6K 153 9
                                    

Kan kırmızısı göz; dökülecek kanların, bulutların arasına karışacak ruhların ön gösterimi ya da dokunulmanın ardında, bakılmaya dahi kıyılamayacak kadar narin bir aşkın somuta yansımış hali olabilirdi. Bazen de küçük bir saman alevi sinirin, bazen de çok sevdiğin birini kaybedişinin, hayatının kaybolup gidişinin habercisi olabilirdi. O yüzden savaşlarda gözlerini kırmızı ışıklarla kapatıp giden alfalar kırmızı renkle özdeşleştirilirdi. Kırmızı hem zirveydi hem de dipti. Kırmızı o kadar karmaşık bir renkti ki kurtlar için, kimse kırmızıyı ne tam sevebiliyor, ne de nefret edebiliyordu. Hiçbir şeyde kırmızı rengi sembol olarak göstermemeye çalışıyorlardı. Folio Bölgesi hariç. Çünkü Folio Bölgesi kırmızının her anlamının hakkını verebilecek bir bölgeydi. O kadar narin ve çiçek kokulu, o kadar kindar. O kadar dost canlısı, o kadar uçlarda bir düşman.

Ve bu kırmızı gözler Folio'lu sıradan bir omega için korkutucuydu. Karşısında baş düşmanı ona o delici renkle bakarken derisi beyaz rengine bürünmüştü. Kahran'lı, birinci derece alfanın siyah kürkü ona oldukça acımasızca gelirken elinde duran kırmızı gül sembolüne bakmamaya gayret ediyordu. Ama özellikle gözlerine bakmamaya gayret ediyordu, ilerisi gelirse kendini sağlam bulması mucizeydi.

"Neden sinirlisin? Bir sorun mu var?"

Arkadaşı olduğu oldukça belli olan bu sarı gür saçlı alfa ona konuştuğunda bu ölümcül aurası ile Bulut'u çoktan nakavt eden alfa tek kaşını kaldırıp arkadaşına, bir de nereli olduğunu artık bildiği omegaya baktı. Lakin bakışını omegaya çevirirken ki duygu değişimi uzaktan anlaşılabilecek türdendi. Siyah kürkünün ense kısmını yavaşça düzeltirken kırmızılarını omegadan çekmedi, gözlerinin önünde nasıl titrediğini ve gurursuzca büzüştüğünü izleyerek kendini tatmin etmeye devam etti. Kendince bir Folio'lu en fazla bu kadar olabilir fazlası değil demişti içinden. İçinde olması gereken bir Folio düşmanlığı vardı sadece.

Dudaklarını aralarken gözünü omegadan çekip daha fazla bakmak istemedi. Çünkü içinden dahi olsa söylemek istemeyeceği küçük, bir tür kelimeler de vardı. Bunu alfa olmasına ve alfa kurdunun omegalara olan ilgisine yordu, üstünde bir saniye bile durmadı. Siyah saçları ve mavi gözlerinin bu uyumunu düşünmüştü bir an. Ne kadar korksa da asilliğinin buram buram yayılması ve bembeyaz teninin, ellerini korunması ve ısıtılması gereken bir güzel çiçek gibi göstermesi ilgisini çekmişti.

"Bunu asıl senin sormaman gerekirdi Dağhan."

Kuzenine dik bakışlarını yollarken Bulut ise gözlerindeki kırmızıların bir an şiddetini yitirdiğini görür gibi olmuş, gönlüne birazcık da olsa ferahlık yaymaya çalışmıştı. Öğrendiklerinde üstüne gelecekler, Folio'lu olduğu için onu ezecekler ve omega olduğu için de özellikle güçsüzlüğünden bahsedip onu ruhen yaralayacaklardı. Bunu herkesin içinde yaşamak istemiyordu. Kesinlikle susup dinleyecek bir omega değildi ama tekti, birinci derece alfalara asla kafa tutamazdı.

"Neden? Ben küçük bir sorunla karşılaştım, onu çözüyordum. Ne oldu ki?"

Sorunun ne olduğunu merak etmeden duramayan alfa devamını bekledi. Sorunun ne olduğunu duymak istediği barizdi. Kuzeni de istediğini vermek için dudaklarını araladı.

"Gelirken bu omega önüme çıkıp ayağıma bastı, ben de biraz yükseldim tabii. Ama bu Thoras'lı güzel omega hastaymış, hafif başı dönmüş. Ben de ona tahtadaki kurtlardan birini kaldırayım mı diyordum."

Thoras'lı omega lafına takılıp gözlerini kısarak omegaya döndü. Omega dik durduğunda ve gözlerini onun gibi kendisine diktiğinde şaşırmıştı. Ondan bir yalvarma adına başını eğmesini bekliyordu lakin bu davranışı onu sinirlendirmişti. Hasta değildi Thoras'lı ise hiç değildi.

Kaçınılmaz Lanet (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin