Elinin altındaki hafif pürüzlü ve sıcacık yatağı hafifçe sıkıp daha da içine çekilirken burnunu sürttü. Mayışmış olduğu ve hala uyuduğu belli ifadesi koyu mavi gözlerinin kendini çok uzaktan göstermesiyle biraz değişti. Garip hissediyordu, burnuna dolan koku her zamankinden farklıydı. En önemlisi koku sıcaktı ve kendi kokusundan daha sertti.
Fakat yine de daha çok uyku getirecek kadar mayıştırıcıydı. Henüz fark edemediği önemli bir ayrıntı vardı; koku Bulut'a yabancı gelmiyordu.
Sakince nefes alıp verirken gözlerini daha da açtı. Güneşin ışıkları kovuğa zorlanmadan giriyor, etrafı ısıtıyordu. Bulut ilk kez bu kadar sakin uyandığını düşünürken birden altındaki yatağın oynadığını hissetti.
İrkilerek kafasını kaldırdığında Yıldırım ile göz göze gelmeyi beklemiyordu. Bakışları oldukça netleşti ve panikle doğruldu. Garip bir karmaşalık onu sarmış biçimde, nasıl rahat hissedebilirim diye kendine içten içe kızmaya başladı.
Göğsüne yattığı için üşümediğini anlarken hiç beklemeden hızla ayağa kalktı. Fakat Yıldırım'a dokunmadan kalkamazdı. Üstünden geçtiği için onu da uyandırdı ve hiç bozuntuya vermeden hafifçe karışmış siyah saçlarını düzeltti ve gözlerini Yıldırım'ın yatağına çevirdi.
Siyah'ı göremedi. Kaşları çatılıp aklına kötü düşünceler getiriyordu. Yarı uyur Yıldırım'ın kolunu dürtmeye başladı.
"Yıldırım uyan. Siyah yok."
Yıldırım duydukları karşısında gözlerini hızla açtı ve ayağa fırladı. Dışarı çıktı ve onu göremedi. Eğer zorla götürülmüş olsa kesinlikle duyarım diye düşündü ve sakince nefes aldı.
"Dün gece erken kalkarım demişti, evine geri dönmüş olmalı."
"Ama bu tehlikeli, nasıl gider? Akıllı bir beta olduğunu düşünüyordum."
İkisi de endişeyle birbirlerine bakarken Yıldırım kenardaki siyah geyik almak için hareketlendi. Lakin Bulut da elini atınca durmuştu.
"Ben de gelmek-"
"Hayır imkansız. Kovuk güvenli. O alfa oraya geldiğinde onun işini bitireceğim ve geleceğiz. Ay en tepeye ulaştığında da kesinlikle geleceğim."
Bulut'u yatıştırmak ister gibi uzun uzun açıkladı. En sonunda da gözlerini imayla kısıp son cümlesini söyledi.
"Bu kez seni endişelendirmeden geleceğim."
Siyah'ı aradığı zamana gönderme yaptığında Bulut gözlerine bakmayı kesip kafasını salladı. Geri çekilip gidişini izledi. Ve aklından ne Siyah'ı ne de Yıldırım'ı çıkaramadan kitabıyla uğraşmaya koyuldu. Kahvaltı yapması gerekiyordu ama aç hissetmiyordu. Hissettiği tek şey endişeydi.
Yıldırım, kovuktan çıkar çıkmaz kurda dönüştü ve koşarak betanın evine yol aldı. Yolda herhangi bir koku ya da ize rastlamadı. Özellikle durup durup incelese de bir şey bulamamıştı. En sonunda betayı evinin duvarına çökmüş biçimde görünce korktu.
Hızla yanına gidip dürttü. Siyah'ı uyku mahmuru yüzüyle gördüğünde kızgın bir bakış atıp geri çekildi. Böyle açık alanda uyuması ne büyük hataydı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçınılmaz Lanet (2)
ChickLit(Omegaverse) Bir bölgenin akıbeti, kurdunun gücü ve kılıcının keskinliğinden geçer. -KAHRAN- Herkes kendi doğrularına sahip çıkarken lanete mi yoksa kurtuluşa mı yaklaştıklarını kimse bilemeyecek. -İliaca'nın devamıdır. Buradan da başlayabilirsiniz...