Bir kurt doğduğunda, hatta doğmadan önce bile kendi cinsini belli ederdi. Gerekse görünüşü, gerekse davranışları ve duyguları sayesinde anlaşılırdı. Ve bunları yaparken ve belli ederken asla suçlu hissetmezdi kurtlar. Çünkü bu onların doğasıydı. Hangi kurt kendisini tamamlayan ve oluşturan özelliklerinden utanç duyardı ki?
Ders yöneticinin büyücülere görünmesini söyledikten hemen sonra büyük bir endişe ve şok ile bittiğinde, Yıldırım kurdunu saklamayı düşünmekten kendini kurtaramadı.
Çünkü bazı bakışlar ona dönmüş, şüphe ve nefret karışımıyla kendisini dönüp tekrar tekrar izliyorlardı. Özellikle Dağhan dediği en yakın arkadaşı kendisinin delta olduğuna çoktan inanmıştı bile. Hocalarının o keskin bakışlarını da hissettiğinde kırmızı gözlerini çıkarmamak için direndi.Güçlü olduğu doğruydu bunu kabul ediyordu ama bu yüzden dışlanılmayı hak etmiyordu. Diğerleri gibi ayaklandığında başka gözlerin de ona döndüğünü hissetti.
Aslında kendisi de bu bakışların sebebinin doğruluğundan şüpheliydi. Olabilirdi çünkü birinci derece alfa olmak için bir alfayı yenmek ona zor gelmemişti. Döneminin en iyi alfası olduğunu düşünüyordu. Delta Savaş'ın da öyle olduğunu hatırladı birden.Kaşları çatılıp siyah kürkünü düzeltti ve yanındaki arkadaşına bakmadan çıkışa ilerlemeye başladı. İlk kez güçlü olmak korkutmuştu onu. İlk kez güçlü ve alt edilemez olmak için verdiği emeklere ziyan gözüyle bakmış, içindeki kurdun herkese karşı olan hırlamasını susturmaya çalışmıştı.
Gözü öylece kendisine bakanı gezerken duruşundan ödün vermedi. Tam çıkacağı sırada gözlerine koyu mavi bir çift küre gelince kendini bir anlığına daha sakin hissetti. Hafif duraksadı ve onun diğerlerinden farklı bakan mavilerini izledi. Yıldırım bu adını bile bilmediği omeganın bakışlarında korku ve acıma duygusunu tadıyordu. Nefret duygusu da vardı. Aslında diğerlerinden farklı bakmıyordu bu omega, sadece Yıldırım'a öyle gelmiş olabilirdi.
Kendisine bakmayanların yanından geçip kendi bildiği ormana gitmek için hızlandı ve diğerlerinden hafif yapılı gösteren kürkünün boynunu düzeltti. Kendisine yol boyunca telkin verdi, o delta değildi.
Sadece kendinin gölgesine tanıklık edebilmesi için kullandığı alanına ilerlemeye devam etti.
O sırada Bulut diğerleri gibi şüpheli ve acımasız bakışlarla düşünüyordu o alfayı. İlk başta bir kurdu tanımadan direkt öldürülmesi gerektiğini duyduğunda çok yanlış bulmuştu fakat bunun Kahran'lı olduğunu düşündüğünde o kadar da acımasız görmemişti. Kahran'lı ise kesin acımasız bir çift diye düşünüyordu. Onlar sadece dövüşmeyi ve ezmeyi bilirdi. Asla güzel duyguların insanları değillerdi. Onların güzel olanı bozmak için geldiklerine inanıyordu. Hele de kendisini ezmek için küçücük bir durumu kocaman hale getiren, açık kahve gözlü alfa olabilirdi. Şaşırmazdı ve deltanın o acımasızlığını onda görebiliyordu.
"Umarım deltanın Yıldırım olduğunu sadece ben düşünmüyorumdur. O şaşırtıcı gücünün ve alfaları sözüne itaat ettirebilme gücünün kaynağı artık belli çünkü."
Abimin sözlerine karşılık etrafımızdan birkaç kişi onaylar bakışla döndüğünde Bulut hafif kötü hissettiğini fark etti. Ön yargılı olsa da o kendi işini yapmak için didinen ve en iyisi olan bir kurttu. Belki de değildi diye düşündü ama bu fikrine fazla güvenmiyordu.
Kahran'lı olsa bile sırf cinsi farklı diye öldürülecek miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçınılmaz Lanet (2)
Chick-Lit(Omegaverse) Bir bölgenin akıbeti, kurdunun gücü ve kılıcının keskinliğinden geçer. -KAHRAN- Herkes kendi doğrularına sahip çıkarken lanete mi yoksa kurtuluşa mı yaklaştıklarını kimse bilemeyecek. -İliaca'nın devamıdır. Buradan da başlayabilirsiniz...