7. Benim Mahremim

1K 123 6
                                    

"Bu ormanda iki sene önce tecavüz vakası olduğunu duydun mu?"

Bulut duyduğu cümleyle daha da beyaz kesildi, elini istemsizce bedenine sardı.
Bu Kahran'lı alfa ona bunu yapabilirdi. Tanımıyordu, düşmandı. Kesinlikle yapardı.
Ormana girdiğine pişman olurken sırtı ağaca tekrar çarpmış mavi küreleri az sonra yağacak olan yağmurla yarışır bir hale gelmişti. Dopdolu gözleriyle onu izlediğini fark eden Yıldırım bir an hiç kalkmayan kaşlarını kaldırdı.
İlk kez bu kadar savunmasız ve korkmuş gördüğü bu manzara hoşuna gitmemişti.
Titrediği belli olan omegaya yaklaşıp yaklaşmamaya karar veremezken bir adım atınca onun ellerini tam önünde buldu. Beyaz ve küçük elleri titreyerek aralarında küçük iki dal gibi duruyordu.

Yıldırım geri çekilip elini iki yana salladı. İçinden bir şeyler koptuğunu hissediyordu biraz biraz. O gördüğü mavi küreleri böyle görmeyi beklemiyordu ve tuhaf bulmuştu.

"Yanlış anladın omega. Bunu bildiğin halde mi buradasın diye sordum. Bir Folio'lu omegaya asla elimi sürmem.
O kadar düşmedim."

Bulut onun sözlerini dikkatle dinledi. İçindeki korku biraz da olsa dinmiş, ona inanmak için titreyen ellerini gevşetmişti. Asla elini sürmeme sebebi oldukça ikna ediciydi.
Mavi gözlerini mesafeyle onun açık kahve gözlerine dikti ve kendisine bir şey söylemek için sözlerini seçen alfanın tepkilerini izledi.
Zorla bedenine dokunulması onu mahvederdi, bütün kurdu mahvederdi.
Bir Kahran'lıdan da bunu beklerdi.
Aslında Kahran'lı bir alfanın bunu yaptığı hiç duyulmamıştı fakat yapmayacağı anlamına gelmiyordu.
Onların dövüş okulunda kendilerini tutmayı öğrendiğini ve usta olduklarını iyi duymuştu Bulut.

"Kaybol buradan.
Bir daha da arkası olmayan sözlere güvenip bilmediğin yollara girme omega."

Yıldırım, bu azarlar tonunu ondan esirgemeden kelimelerini sıraladı ve geri adım attı. Bunu söylemesi gerekliydi çünkü o bir omegaydı, güçsüzdü.
Alfası olmadığı da çok belliydi.
Ne kokusunda ne de boynunda iz yoktu.
Kokusunun hafif ama hâlâ doz çöktürme potansiyeli yüksek olan hâli kendisini bile çözerken diğer alfaları tamamen kandırırdı.
Kendine aşırı güveniyordu Yıldırım çünkü dövüş okulunda feromonlara yenilmemek için de ders alıyorlardı.
Düşmanın bir omeganın kokusunu kullanarak yenmesi hiç de mucize değildi.

Siyah kürkünün boyun kısmını düzeltti ve kafasını sağa çevirdi. Gözlerine boğucu bulutlar takılınca uzaktan gelen sağanak yağmurun sesi de gelmeye başladı.
Gözleri bu kez, kaşları hafifçe çatarak omegaya çevrildi.
Yağmurda ıslanmaması mucize olacaktı.

Lakin içinde küçük bir merhametten başka bir duygu yoktu ve Yıldırım duygularını kullanmamayı ustalıkla öğrenmişti çoktan.
Geri çekilip hızla geldiği yola girerken son kez omegaya bakıp kurt formuna girdi ve simsiyah kürküyle görünmeden kayboldu.

Bulut siyah kürklü kurdun gidişinden sonra derin bir nefes alıp sakinleşmek için duraksadı sadece. Birkaç saniye sonra hızla bohçasını topladı ve pelerinini nemli topraktan alıp üstüne geçirdi. Bütün eşyalarını aldığını düşündüğünde hızla geri koşmaya başladı.
Burada durmak, tekrar başka bir kurda rastlamak istemiyordu. Abisinin götüreceği betayı da çoktan kabul etmişti kafasında. Bir an içindeki kurda kulak vererek buralara gelmek akıl kârı değildi ama geçti bunun için. Şimdi neresinden dönerse kardı ve o da geriye doğru koşuyordu.
Fakat elinin üstüne yağmur damlası düşünce yağmura doğru koştuğunu fark edip duraksadı.

Kaçınılmaz Lanet (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin