Asena, çantayı kürkünün altına, görünmeyecek biçimde koydu. Gözleri ormana gidecek bir avcı misali parlıyordu. Zira müthiş bir avcı olduğu su götürmez bir gerçekti.
Ayrıca üçü birlikte neredeyse iki hafta boyunca hazırlanırken orada durma süresini ne yazık ki uzatmışlardı. Her ne kadar Bulut buna sinirlense de kabul etmişti. En sonunda yaşlanana kadar bunun için uğraşacağını söylemişti. Uzamasının sebebi de bütün bu kağıtların keşfedilmesini sağlamak zorunda olmasıydı. Yıldırım'ın bütün imzası ve Kahran sembolü kağıtların üstündeydi fakat gizli olduğu için anlaşılması uzun sürerdi. Daha bunun için uğraşacaktı. Yıldırım ayrıca kendi isminin altında yazılı olduğu çok keskin bir bıçak vermişti. Kahran'ın en iyi ve bilindik silah dükkanına satması için verecekti. Ne yapması gerektiğini on beş gün boyunca en küçük ayrıntısına kadar biliyordu. Sorun çıkarsa da doğaçlama davranacak kadar da bilgi sahibi olmuştu.
Bulut daha fazla beklemeyi göze alamadığını belli edercesine ona baktı.
"Onun, Kahran okulunda bunun bulunmasına neden olmak zorundasın. Lakin göze batmaman önemli. Son olarak mümkünse on günden önce dön."
Otoriter biçimde emir veren omegayı dinleyen Asena giyinmesine devam etti. İçinde tarifsiz bir his vardı. Heyecanlıydı, sabırsızdı ve korkuyordu.
"Yolda kullanman sorun olmayacaktır fakat Oratio'ya girerken boynundaki kolyeyi çıkar. Kokusuz bir kurt aşırı dikkat çeker. Herkes kokmuyor fakat bastırıcı ot ya da kendin gibi kokmak zorundasın anladın mı? Git bir şifacı dükkanına ve bastırıcı al."
Kolyeyi istemsizce sıkarken kafasını salladı.
"Peki sessiz sakin bir yer var mı?"
Kafasını dinlemek için yer bulamayacağını düşünüyordu. Bulut boğazını temizledi. O sırada eline yolda yiyeceği yemekleri veriyordu.
"Oratio'da göl var. Arkasındaki orman sessiz olur fakat kurtlar var. Gideceğin yerleri unutma ve sorun olduğunda, devam etmeden direkt yola çık. En önemlisi senin yaşıyor olman."
Yıldırım da Bulut'u desteklediğini belirtircesine konuştu. Son konuşmalarını yapıyorlardı. Yıldırım da onunla gitmek istiyordu fakat akıllıca değildi. Zaten onu arıyorlardı, işlerini kolaylaştırmış olacaktı.
"Yapacağın her şeyi biliyorsun artık Asena. Sana bu bir hafta boyunca nasıl kurda dönüşeceğini de öğretmeye çalıştım."
Asena kafasını hızlı hızlı salladı. Hala biraz zorlansa da yapabiliyordu. Nasıl dönüşebileceğini az çok anlamıştı. Fakat garipsiyordu.
"Bu sınırları geçtikten sonra kurda dönüşeceğim. Kendinize iyi bakın kurtlar, dediklerinizi yapıp geleceğim."
Gitme vaktinin geldiğini güneş doğarak gösterirken Bulut hüzünlenmesine mani olamadı. Son hazırlıkları bitmiş, birbirlerine bakıyorlardı.
Yıldırım sıcak bir gülümsemeyle Asena'ya sarıldı.
"Oraya gittiğinde, sakın her bulduğun omegaya takılma, ilk kez göreceğin için yapabileceğini hissediyorum. Fakat seni istemeyebilir."
Bulut dediklerine gülümsedi. Asena'nın öyle kötü alfa olduğunu sanmıyordu. Ayrıca ona göre Asena yavru bir kurttu. Kendini yeni keşfeden, tanıyan, enerjik bir yavruydu. Zekiydi. Yine de hala bilmesi gereken şeyler çoktu. Onun için her an dua edecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçınılmaz Lanet (2)
Literatura Kobieca(Omegaverse) Bir bölgenin akıbeti, kurdunun gücü ve kılıcının keskinliğinden geçer. -KAHRAN- Herkes kendi doğrularına sahip çıkarken lanete mi yoksa kurtuluşa mı yaklaştıklarını kimse bilemeyecek. -İliaca'nın devamıdır. Buradan da başlayabilirsiniz...