"Yalan söylüyorsun."
Vitanın bu sert çıkışının ardından Yıldırım tekrar boynuna hırsla dalınca beta korkuyla nefes almaya çalıştı.
"Omeganız yanlış anlamış-"
"Doğruları söylemezsen bir sonraki rolün kovuğumuza halı olur haberin olsun."
Betanın boynunu tekrar bıraktığında derin nefesler eşliğinde ikisine korkuyla baktı. Sağ çıkacağına dair ihtimal veremiyordu.
"Omeganız yanlış anlamış olabilir, neden yalan söylediğimi düşünüyorsunuz bilmek isterim."
Omeganız sözü bir an ikisini de asıl hedeflerinden uzaklaştırırken Yıldırım bunu tersleyecek hiçbir şey söylemedi. Aksine sırtını dik tutarak cümlesinin devamını bekliyordu. Bulut ise kurdunun oldukça hoşnut olduğunun farkındaydı. Ayrıca Yıldırım'ın hiçbir şey söylememesi onu daha da hoş etmişti. Ve kendisi ise neden böyle davrandığını biliyordu. Betanın, aslında bu çift olmayan kurtlardan yararlanmaması içindi. Kendilerini çift görmesi Bulut'un yararına olurdu ve ikisi de bunu biliyordu.
"Kokun normalden çok az geliyor. Anlamı çok açık, bastırıcı ot kullanmışsın."
"Bu olabilir. Aşağılarda vardır bunlardan."
"Buralarda yetişen bir bitki değil. Benimle bu konuda inatlaşman gereksiz."
Betanın bütün laflarını ağzına anında tıkıp Yıldırım'ın yanında daha da yükseldi. Ondan güç alıyordu. İstediği kadar sorgulayabileceğini ya da hırpalayabileceğini hissetti.
"Omegamız, insanların olduğu tarafta da var bu bahsettiğiniz otlardan."
"Sadece onlardan bahsetmiyorum beta."
Otların sade olmadığının pek ala farkındaydı. İçinde başka aromalar da vardı. Hepsinin yetişme şeklini bile bilen biri olarak bu saçma masala inanmıyordu.
Adını bilmediği için bir an duraksadı. Lakin merak etmiyordu. Sadece onun hakkında fazla şüpheliydi. Keskin ve tehdit eden bakışlarını daha da üstüne dikip o soğuk ses tonunu kullandı. Karşısında bir aptal yoktu.
"Omegamız, siz sadece yeni gördüğünüz bana güvenmemek için yollar arıyorsunuz. Halbuki buraların yabancısı sizsiniz, benim size hesap sormam gerekiyor asıl."
Konuşması bu kez Yıldırım tarafından bitirilirken beta bu şekilde çıkış yaptığına pişman oldu. Çenesi deltanın elinin içinde kırılacakmış eziliyordu, sadece yüzünü buruşturdu.
"Konuşmalarına dikkat et ve tek bir yanlış hareket ya da sözde bulunayım deme. Ne zaman fark ettin bizi? Ne zaman insanlar tarafına geçtin?"
Bulut, Yıldırım önüne geçip beta ile ilişiğini kestiğinde çatılmış kaşları yumuşadı. Sessizce betanın üstündeki siyah pelerini inceledi. Daha sonra pelerinin kayıp açtığı vücut hatlarında fazla cılız olmadığını gördü. Lakin göğsündeki ısırık izinin yerleri kumaşını kırmızıya boyamıştı. Sanki siyaha çalık duran saçlarının arasındaki küçük dal parçalarına takıldı gözleri. Ve Yıldırım'a korkuyla bakan iki ela küreleri gördü. Burnu oldukça düzgün biçimde dudaklarıyla uyum içinde görünürken gözlerini bir anda pelerinin arka tarafına dikti. hafif kabarık duruyordu. Ve önünden geçen çok ince çizgi gibi duran ayrıntıyı fark ettiğinde hareketlendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçınılmaz Lanet (2)
ChickLit(Omegaverse) Bir bölgenin akıbeti, kurdunun gücü ve kılıcının keskinliğinden geçer. -KAHRAN- Herkes kendi doğrularına sahip çıkarken lanete mi yoksa kurtuluşa mı yaklaştıklarını kimse bilemeyecek. -İliaca'nın devamıdır. Buradan da başlayabilirsiniz...