Öğlen sıcaklığının verdiği bunaltıcı his, akşamın gölgesiyle beraber yok olup giderken Asena içine yoğun toprak kokusunu çekti. Yavaşça ilerliyordu. Kendisini hiç kasmadan geçen ki uyuduğu göl kenarına geri gidiyordu.
Diğer zorlu görevini de halletmişti ve geriye sadece iki şey kalmıştı. Üstelik en basiti de bugünkü görevi olmuştu. Konuştuğu alfanın Yıldırım'ı haklı bulduğunu öğrendiği için de güçlü hissediyordu. Eğer kağıtlar açığa çıkarsa alfa gibi düşünenlerin sayısı çoğalacaktı ve Yıldırım ile Bulut geri dönebilecekti.
Bütün bunları hafif bir gülümsemeyle düşünüp yoluna devam etti. Aklına bu kez sabah gördüğü omega gelince gülümsemesi yüzünde soldu. Yoluna çıkmak istiyordu fakat ölmek istemiyordu. Üstelik nerede olduğunu, nereli olduğunu da bilmiyordu. İkisi farklı yollara sapmışlardı.
Kaşlarını çatıp kendine gelmek için nefes aldı ve hızlandı. Yarınki yapacaklarını da hesaplamalıydı. Yarın İliaca'ya gidecek, kütüphaneye kimse fark etmeden sızacaktı.
Ve Asena, en zor görevin bu olduğunu hissediyordu. Sanki, daha asıl zorluğu görmemiş gibiydi. Bu kez yolunu biraz değiştirdi. Sabahın ilk ışıklarında yemek yiyip öğlene doğru bıçağı bırakmayı seçti.
Pelerinini kafasına kapatıp bir saat boyunca göle doğru yürüdü ve ulaştığında yorgun hissediyordu. Alfaya yük olmamak için onlarda kalmamıştı, bütün gün yürümüştü fakat bunun için birazcık pişman hissediyordu. Neredeyse bir haftadır güzel bir yatak burnunda tütüyordu. Ve Bulut'a bir hafta süreceğini söylediği için sadece bir buçuk güne yakın vakti kalmıştı. Eğer İliaca işini halledemezse gün uzayacaktı ve delta vita çifti onun için endişeleneceklerdi.
Dün geceki yattığı yeri bulup tekrar yattığında gözleri hiç beklemeden kapandı. Uyumak için bir dakika dahi beklemesine gerek yoktu.
"Az kaldı, hepsini halledeceğim..."
Asena, o geceyi deliksiz bir uykuyla geçirdi ve sabahın ilk ışıkları ortaya çıktı. Alfa hala uyanmamıştı. Bütün ışıklar daha da belirginleştiğinde Asena uykusunu alarak uyandı. Fakat hızla kalkmış, beklemeden pelerinini takarak koşmaya başlamıştı.
"Kahretsin geç kaldım..."
Birkaç gündür çok fazla küfür ettiğini biliyordu fakat bu onu durdurmadı, küfür ederek pelerinini bağlamaya devam etti. Gölün diğer tarafından insanların olduğu tarafa ulaştığında yarım saat geçmişti ve herkes kendi işini yapıyordu. Bazı düzgün giyimli, kendi yaşlarına yakın gençlerin etrafı inceleyip not alışını izledi. Öğrenci olduklarını biliyordu çünkü Oratio okulunda onun gibilerini görmüştü.
Fazla irdelemeden yoluna devam etti ve Oratio'nun geniş, görkemli sokaklarına daldı. Etraf daha da kalabalıklaşırken gözlerini dükkanlarda gezdirdi. Sadece karnını doyurması gerekiyordu.
En sonunda insanların girdiği, duman çıkan bir yer görünce beklemeden içeri girdi ve bir masaya oturdu. Bu seferki girdiği yer ona fazla gösterişli ve şık gelmişti fakat devam etti. Bu onu mutlu etmişti. Gözlerinin bayram ettiğini düşündü.
Kendisine oldukça güzel ve hoş giyimli bir omega yaklaşınca kendini düzeltti ve yüzünü yıkamadığı için tekrar kendisine küfür savurdu. Gölün yanından geliyordum, ne diye yüzümü yıkamadım ki diye içinden konuşurken omeganın verdiği beyaz kağıdı aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçınılmaz Lanet (2)
Romanzi rosa / ChickLit(Omegaverse) Bir bölgenin akıbeti, kurdunun gücü ve kılıcının keskinliğinden geçer. -KAHRAN- Herkes kendi doğrularına sahip çıkarken lanete mi yoksa kurtuluşa mı yaklaştıklarını kimse bilemeyecek. -İliaca'nın devamıdır. Buradan da başlayabilirsiniz...