"Açıkçası bu kadar hızlı olmanı beklemiyordum, bir buçuk saat kadar sürdü."
Önündeki geyiği büyük bir güçle ikiye ayırırken soğukça tebessüm etti Yıldırım. Bu bir nevi iltifat sayılırdı. Geyik bir kurdun en zor avı olarak bilinirdi ve yakalamak için grup halinde haftada bir kez gidilirdi. Hatta Yıldırım birkaç kere bu işe gönüllü olmuştu. Bir kere de sınav için tek başına gidip en hızlı şekilde yakalamaya çalışmıştı.
"Dövüş okulunda,"
Elindeki iki güçlü kemiği tek seferde ikiye kırdıktan sonra su dolu kovanın içine attı ve arkasında ateşi yakmaya çalışan Bulut'a konuşmaya devam etti. Aslında konuşkan değillerdi, yarım saat sonunda ilk kez Bulut konuşmuştu. O mektubu okuyup beta Demir'in o odada esir tutulduğunu söyledikten sonra susmuştu Yıldırım.
"Sınav için yakaladığım süre bir saat yirmi dakikaydı. Ve bunun kırk dakikası geyiklerin bol olduğu yere varırken geçiyordu."
Bulut hafiften yanmaya başlayan ateşe oldukça naif biçimde üflerken bir an durdu. Bu gerçekten kısa bir zamandı.
"En kısa süre bu olmalı. Kasap olmalıydın."
Yıldırım hayır anlamına gelen ses bıraktı ve geyiğin derisini büyük bir dikkatle ayırırken konuşmaya devam etti. Bu deriyle çok iyi giysi yapabilirdi, bu soğukta başka seçeneği yoktu.
"En kısa süre elli yedi dakikayla delta Orhun'a ait. Sonra bir saat yirmi dakika ile ben geliyorum."
Bulut içinden bu cani kurtların gerçekten güçlü olduğunu düşündü. Ateş iyice büyürken bu kez elindeki enli bir yaprak ile devam etti. Üflemekten başı dönmüştü ve küçücükte olsa açlığını fark etmişti. Fazla değildi ama vardı. Aklına farklı bir isim geldiğinde kiraz renkli ince dudaklarını araladı.
"Delta Savaş?"
"Bir saat yirmi iki dakika. Maalesef deltan olmasını istediğin adam deltaların en güçlüsü değil."
Bulut son sözlerine gözlerini devirdi. Kimsenin deltası olmasını istemiyordu. Fakat seçecek olsa onu seçerdi bu doğruydu. Aralarında en adaletli ve iyisi o görünüyordu. Kesinlikle iyi biriydi.
"En güçlüsü efsaneye göre delta Gece, gerçeğe göre delta Orhun. Delta Gece için kendi sürüsüne karşı tek savaşmış diye duydum, abartılmış bir olay hiçbir kurt o kadar güçlü olamaz."
"En güçlüsü olmak, dünden sonra olmak istediğin bir şey değildir diye düşünüyordum."
Yıldırım vitanın bu sözünden sonra sustu ve cevaplamadı. Güçlü olmak için çalışmadığı saat, darbe almadığı gün yoktu ve bu uğurda resmen doğmuş biri olarak dün fazla dökülmüştü biliyordu. Oldukça soğukkanlı biçimde idare etmişti bunu da biliyordu.
Elindeki deriyi yere, kılıcını da su dolu diğer kaba bıraktıktan sonra suyun içindeki etlere dönüp temizlemeye başladı. Su buz gibiydi.
"Ben güç için, asker olmak için yetiştirilmiş bir ruhum Folio'lu?"
Bulut son sözü duyduktan sonra kendi kendine Folio sözcüğünü mırıldandı. Gerçekten Folio'lu muydu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçınılmaz Lanet (2)
Genç Kız Edebiyatı(Omegaverse) Bir bölgenin akıbeti, kurdunun gücü ve kılıcının keskinliğinden geçer. -KAHRAN- Herkes kendi doğrularına sahip çıkarken lanete mi yoksa kurtuluşa mı yaklaştıklarını kimse bilemeyecek. -İliaca'nın devamıdır. Buradan da başlayabilirsiniz...