İliaca'yı okuyup da gelenler buraya artı atabilir mi :))
"Tam dört yüz doksan dokuz yıl önce bugün,"
Üstündeki aslan balığı simgesini gururla kabartarak herkese konuşmasını yapan lider yanındaki yükseklikte özenle bekletilen siyah kılıcı yavaşça aldı ve taşan heyecan duygusuyla kavrayıp halkına gösterdi. Siyah kılıç, sahibinin bütün heybetini taşırmışçasına parlarken, başta İliaca olmak üzere bütün bölgeler kılıcın parlayan demirine saygı ile bakıp liderlerine tezahüratlarını yapmaya başladılar. Her şey artık yolundaydı ve beş yüz yıl geçse de bu coşkulu selamlama, kurtların soyu bitene kadar devam edecekti.
Bütün İliaca lider karşılama meydanı siyah ve beyaz kurt heykelinin heybeti karşısında sevgi ve saygılarını bağışlama gayretine devam ederken İliaca'nın lideri elini kaldırıp sesiz olunması için bekledi. Bugün büyük gündü. Bugün bu iki kurdun, kendilerinin geleceklerini kurtardığı gündü.
"Deltamız ve vitamız bizler için koca sürülerle savaştılar, pes etmediler ve kazandılar. Bizim için her şeylerini ortaya koydular, bize bir gelecek bıraktılar!"
Sessizleşen kalabalık yine yavaştan yavaştan eski coşkusuna dönerken herkes elindeki beyaz gül ve başka çiçekleri sıkıca tutup arkalarına döndüler. Küçücük kurtlar bile o beyaz heykele bakıp omegaların yaydığı o tatlı ve sakinleştirici hissi alıyordu ve ele avuca sığmayan alfalar babalarının kucaklarında o siyah kurt gibi olmak için çok çalışacaklarını herkes gibi bağırarak herkese duyuruyorlardı. En güçlü kurt olabilmek için o siyah yeleli kurt gibi çok çalışmak için can atıyorlardı.
Herkes en sonunda sessizliğe bürünüp bütün efsane olmuş kurt heykellerinin önünde liderlerinin sesini beklemeye başladı. Alan o kadar doluydu ki, buraya erkenden gelenler sadece bu alana girebilmeyi başarmışlardı. Neredeyse bütün bölgelerden neredeyse bütün kurtlar koca Oratio'yu doldurmuş, İliaca'ya ya da Thoras'a bile taşmıştı. Bazı genç kurtlar ise Thoras'taki ibadethanede beyaz güllerini ibadethane duvarına geçirip kendilerine gerçek aşkı dilemek için saygı töreninin bitmesini bekliyordu. Töreni görebilmek içinse kurt formunda bekliyorlardı. Daha net görebilmek ve saygıyla eğilebilmek için.
"Hepimizin Tanrısı, liderimiz delta Savaş'ı ve liderimiz vita Doğuş'u kutsasın. Sevginin ve gücün temsili olan bu çiçeklerimizi onlara ulaştırsın."
Ve herkes yerlere eğilip çiçeklerini göğsünde kibarca tutarken koca coşku, hatta rüzgar hışırtısı bile kalmamıştı. Tam bir dakikaya yakın bir süre çıt çıkmadan devam etti ve yavaşça bu saygı töreninin sonuna geldiler. Herkes çiçeklerini heykellerin yanına, arkasına önüne bırakmaya başladı ve Thoras'ta bekleyen genç kurtlar çiçeklerini ibadethanenin iki kapısını da, duvarlarını da beyaz çiçekleriyle kaplamaya başladılar. Çünkü bütün kurt dünyası Delta Savaş'ın vitası Doğuş'a böyle kavuştuklarına inanıyorlardı. Bu dünyada olmasa öldüklerinde kavuşacaklarını biliyorlardı. Beyaz gül yüzyıllardır aşkın en büyük simgesiydi. Elinde beyaz gül olan aşkını bulurdu, beyaz gül hediye vermek sana derin duygular besliyorum demekti, beyaz gül büyütmek şans demekti.
"Yarın okula gelmemize gerek yok. Bu günün yorgunluğunu atmak adına yarın herkes için boş olacakmış."
Oratio'daki parkın gölüne bakarak konuşan çilli beta bunları söylerken biraz bağırmıştı çünkü kalabalıktı. Ve de heyecanlıydı. Özellikle beyaz gül bırakmak için uğraşmamış, hevesli görünmek istememişti ama içindeki sarı gözlü betası onu beyaz gül bırakması için dürtüyordu. Deli dolu bir beta kurdu vardı. Tabii kendisinin de öyle olduğu su götürmezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçınılmaz Lanet (2)
ChickLit(Omegaverse) Bir bölgenin akıbeti, kurdunun gücü ve kılıcının keskinliğinden geçer. -KAHRAN- Herkes kendi doğrularına sahip çıkarken lanete mi yoksa kurtuluşa mı yaklaştıklarını kimse bilemeyecek. -İliaca'nın devamıdır. Buradan da başlayabilirsiniz...