BUGÜN
Hala bunu nasıl kabul ettiğine inanamıyordu. Tamam, rahat bir kültürde, rahat bir kafayla yetişmiş olabilirdi ama bu kadar da değildi canım! Sevgilinin eski sevgilisinin-hem de dünyanın en fena kızının-davet ettiği partide ne işi vardı?
Nur'la yaşadıkları anlamsız ve çirkin karşılaşmadan sonra Yusuf'a trip atmaya karar vermişti. O arayana kadar onu aramayacaktı. O olayın ertesi akşamı buluşmaya da gitmeyince haliyle Yusuf onu arayıp "Lütfen uzatmayalım bu durumu, sana söylemem gereken şeyler var, konuşmalıyız mutlaka..." gibi zırvalıklar sıralamıştı. Ne yapıp edip Ece'yi bu partiye gelmeye ikna etmişti. Aslında Ece Yusuf'a hayır demeyi pek beceremediği için kabul etmişti bunu. O lanet çocuk o kadar tatlıydı ki Ece onun yaptığı tüm şirinlikleri düşününce hemen bütün buzlar eriyor, Yusuf'a karşı ördüğü tüm duvarlar yıkılıyordu.
"Fena aşık oluyorum ya, neyse, hadi bakalım..." diye mırıldanarak pipetinden büyük bir fırt çekti. Etrafında dans eden tiplere baktı. Yetmişlerden kalma Türkçe hareketli bir dans parçası çalıyordu. Ece şarkıyı bilmese de hafifçe yerinde kıpırdanarak ritme ayak uyduruyordu. O Nur cadısı da bütün buklelerini-ve tabii ki o küçük memelerini de-hoplata hoplata dans ediyordu birkaç adım ilerisinde. Neyse ki Yusuf arkasında duruyordu kolunu Ece'nin ince beline dolamıştı.
"Bir daha bana öyle trip atma Ece, mahvoldum senin yüzünden. Arkandan bakakaldım gittiğinde."
'Beter ol salak!' diye düşündükten sonra başını arkaya çevirip Yusuf'a dişlerini göstermeden cici bir gülümseme yolladı. Yusuf hemen fırsattan istifade Ece'nin dudaklarına bir buse kondurdu. Toplumda sevgilisini öpmekten çekinen bir adam için kendini fazlasıyla geliştiriyordu Yusuf.
Ece önünü döner dönmez Yusuf'a iyice sokuldu. Sırtını onun göğsüne yasladı. Saçları Yusuf'un sıcak boynundayken huzurla gözlerini kapadı.
Yusuf Ece'nin saçlarındaki şampuan kokusunu içine çektikten sonra tam kafasının tepesinden öptü. İki koluyla sımsıkı sardı sevgilisini. Ece huzurla kapadığı gözlerini mutlulukla açınca, ilk anda Nur'la göz göze geldi. Onun gözleri kendisininkinden daha farklı bir yeşildi. Griye çalıyordu. Ece'nin gözleri capcanlı bir yeşildi. Nur'unkiler daha soğuktu.
Ya da Nur şu an soğuk bakıyordu...
Kötü niyetli düşünmemeye çalışarak gözlerini kaçırdı. Yusuf'a dönüp başını yukarı kaldırdı. Yusuf hemen gülümsedi Ece'ye.
"Bu geceyi beraber geçirebilme gibi bir şansımız var mı acaba Yusuf? Hani diyorum artık..."
Ece 'anlarsın ya' dercesine bir göz kırptı Yusuf'a. O geceyi düşünmesi bile Yusuf'un vücudunun karıncalanmasına sebep olmuştu. Ellerini Ece'nin üzerinden çekemiyordu bir türlü. Sürekli dokunmak istiyordu. Şimdi de onun saçları ile oynuyordu.
"Ben de çok istiyorum ama... Bilmiyorum Ece... Çok zor görünüyor." Diye fısıldadı. Ece hemen mutsuzca suratını astı.
"Ya gel işte bize, görmedi kimse geçen sefer. Gene görmezler..." dedi isyankar bir şekilde. Yusuf bıkkınca bir nefes verirken sonunda ellerini çekmeyi başardı. Ellerini kendi ensesinde kenetledi. Etrafa bakındı.
"Bu fikre çok bağlanmasak olmuyor mu? Ben bir çözüm bulacağım, söz." Dedi. Gerilmemeye çalışarak, mümkün olduğunca cici bakıyordu sevgilisine. Ece daha fazla inatlaşmadı.
Kokteyl masasının altına astığı çantasını alarak "Ben lavaboya gidiyorum." Diye mırıldandı. Yusuf hemen "Ben de geleyim, bekle." Dedi.
Yusuf tuvaletin olduğu koridora doğru ilerledi. Etraf fazla kalabalık olmamasına rağmen gene de yürümesi zordu. Koridora girer girmez Ece öne geçti ve kadınlar tuvaletine daldı. Yusuf da onu beklemek üzere kapının yanına, duvara dayandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİTMEYEN AŞK ESKİZLERİ
Romanceİki yakın arkadaş; gotik prenses Ezgi ve onun güneş saçlısı Ece... İkisinin birbirine uzak tarzlarına ve yaşantılarına rağmen birleşen hayatları, sevinçleri ve aşkları... Aşkları demişken; Altuğ ve Yusuf-namı diğer, Yanlış Yaptık Yusuf- Aslında iki...