Güzel Olan - 41. Bölüm

5.9K 385 129
                                    

BUGÜN

Ufuk kollarını masada birleştirerek başını kollarının üzerine koydu. Sakince gözlerini kapatarak uyumaya verdi kendini. Altuğ onun tam karşısında sade kahvesini içerek elindeki dergiyi okuyordu. İstinye Park'taki Armani Cafe'de oturuyorlardı. Daha doğrusu Ufuk uykusuz geçirdiği geceden sonra masada uyukluyordu.

"Şşt! Oğlum kalk burada uyuma! Uyuyacaksan gidelim." dedi Altuğ elindeki dergiyle Ufuk'un kafasına vurarak. Ufuk bir anda başını kaldırıp etrafına bakındı. Gözleri kapanıyordu. Mutsuzca gerinip esneyerek arkasına yaslandı.

"Tamam be! Uyanığım. Sen bana bir tane daha sade kahve söylesene. Ya da dur, filtre kahve söyle."

Altuğ bir filtre kahve siparişi verdikten sonra Ufuk'a baktı. Açık kahverengi gözleri mahmur mahmur bakıyordu. Sarı kıvırcık saçları iyice bonuslaşmıştı. Ufuk böyle punkçılar gibi gezmeyi sevmezdi. Hep kestirirdi saçlarını o yüzden.

"Hayır anlamıyorum ki, bütün gece uyuyamayacak kadar ne yapmış olabilirsin? Nasıl bir kızdır bu seni 'bütün gece' uykusuz bırakmış." diye mırıldandı Altuğ bıkkınca.

Ufuk maksimum seviyede açabildiği gözleriyle karşısında oturan arkadaşına baktı. Sonra gözlerini kırpıştırdı.

"Oğlum kızdan söz eden kim? Ben bütün gece Russ Meyer filmleri izledim. Yemin ediyorum beyin devrelerim yandı. Erotizm ve şiddet kusacağım."

"Faster Pussycat Kill Kill ha? Çok iyi filmdi o."

"Sen bi onu bil zaten. Ben altı filmini izledim adamın."

"Of haline şükret, film falan izleyerek derse hazırlanıyorsun, benim parmaklarımın ucu hep pis pis yapıştırıcı oluyor."

Ufuk pislik bir sırıtışla Altuğ'a gözlerini kısarak baktı.

"Ezgi yapmıyor mu sizde pis işleri?"

"Kendi projelerimi ona yaptırmıyorum Ufuk."

"Vaaay! Yardım ediyor musun peki ona?"

"Yani... Evet..."

"O sana ediyor mu?"

"Yahu neden soruyorsun bunları?"

Garson Ufuk'un filtre kahvesini getirince sessizlik oldu masada. Ufuk kahvesini presleyip bardağa döktü.

"Bilmem, ağız arıyorum diyelim."

"Çok açık sözlüsünüz Ufuk Tan Doğan Bey."

"İstediğiniz kadar adımla alay ediniz Sayın Emre Altuğ, ben kızmıyorum."

"Ama ben kızıyorum."

"Hayır ne alıp veremediğin var Emre Altuğ ile? Çok iyi şarkıcı adam. Ben birçok şarkısını seviyorum. N'olur sana onun adıyla seslensek?"

"Ben hoşlanmıyorum arkadaşım."

"İyi be!.. Peki... Ezgi'yi anlat sen."

"Ya ne yapacaksın Ezgi'yi ya! Allah Allah! Çattık iyi mi!?"

"Altuğ var ya... O kadar aşıksın, o kadar aşıksın ki, sana bunu söylemekten dilimde tüy bitti. Onu bana anlatınca bile böyle içinde bir kıskançlık duygusu oluşuyor. Biliyorum ben, hissediyorum onun enerjisini. İstemediğin bir duyguyu yaşadığın için konuşmak dahi istemiyorsun."

Altuğ ergenler gibi oflaya puflaya başka yönlere bakmaya başladı. Halası da aynı şeyleri söylediği günden beri bu konuda kimseyle laf dalaşına girmiyordu. Ama Ufuk'un şu söylediklerinde haklı olması Altuğ'u çileden çıkarıyordu. O Ezgi'yi kıskanmak istemiyordu. O Ufuk'tan hiç kimseyi kıskanmazdı çünkü. Tamam Ezgi diğer herkesten başkaydı ama...

BİTMEYEN AŞK ESKİZLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin