BUGÜN
"Ezgi uzattın ama ya, sabahtan beri bir afra tafra, zaten dün bütün gün senin istediklerini dinledik, n'olur benim istediğim şey çalsa şu an arabada?"
Ezgi sinirle bir nefes vererek başını kendi tarafının camına çevirdi. İçinden sabır diledi. Altuğ Ezgi'nin bu tarz şeyleri dinlemeye hiç gelemediğini biliyordu. Niye ısrarla abuk subuk Demet Akalın falan çalmaya çalışıyordu, anlamıyordu Ezgi. Birazdan delirecekti.
Sabahtan beri olan afra tafrası da Mimarlık Tarihi finalinden Altuğ'un seksen yedi, kendisinin elli iki almasınaydı. Yani Altuğ'un adına sevinmesi gerekirdi aslında ama içten içe deli oluyordu. Engel olamıyordu o hisse. Bilgisayarı açıp ilk baktıklarında Altuğ'la beraber çılgınca sevinmiş gibi davranmıştı. Ama içinde bir yerlerde deli gibi kıskanıyordu onu. Sadece iki gece çalışmıştı Altuğ. Kendisi ezberleyeceğim diye tüm kitabı yalayıp yutarken Altuğ Bey beş saatlik çalışmayla seksen yedi almıştı.
'Ezgi kendine gel kızım. Kes kıskanmayı, ne kadar saçma davrandığının farkında mısın? Sevgilin o senin. Yüksek aldığında sevinmen lazım.' Dedi içinden kendi kendine. Ama öyle deyince hissedemiyordu hemen. Bir yandan da kendisine kızıyordu.
Fakat gene de Demet Akalın'a katlanacak değildi! Hemen teybin kanal tuşundan kendi sevdiği bir kanala aldı radyoyu. Altuğ bir anda ateş saçan gözlerle ona döndü. Sonra tekrar yola baktı. Araba kullanırken sakat sakat işler yaptırıyordu Ezgi.
Ani bir frenle sağa çekince, arkalarından gelen bir iki kişinin kornalı tepkisine maruz kaldılar. Altuğ'un bu ani hareketi yüzünden ikisinin de vücudu öne doğru savruldu.
"N'apıyorsun ya! Kafayı mı yedin Altuğ!? Öldürecek misin sen bizi?" diye bağırdı Ezgi.
"Esas sen beni öldüreceksin Ezgi ya! Dinlemek istemiyorum gürültülü şeyler diyorum sana! Çocuk gibi, amma uzattın ya." Altuğ en nihayetinde çileden çıkıp radyoyu tamamen kapadı. Lastikleri öttürecek kadar sert bir çıkış yaptı yola.
Bir anda Ezgi'nin gözlerine yaşlar akın etti. Nedense Altuğ çocuk gibi benzetmesi yaparak, kendisini azarlayınca biraz gücüne gitmişti. Altuğ kendisini görmesin diye başını tamamen yana çevirerek etrafı izlemeye başladı.
Bir süre hiç konuşmadan fazla sessiz bir şekilde yol aldıktan sonra Altuğ aniden söylenmeye başladı.
"Şu tavırlarından vazgeçsen artık, olmaz mı? 'Ay Altuğ ben bunu dinlemem, ay Altuğ ben buraya gitmem, ay Altuğ ben şunu yapmam, o hareket bana uyar mı, yok bunu yemem, yok bunu içmem yok oraya sıçmam'... Fenalık geldi artık Ezgi! Bi de ben kendimi kaprisli sanırdım! Bir tane Demet Akalın şarkısı dinledin diye kişiliğinden ödün vermiş olmayacaksın, hani anlamıyorum niye bu kadar büyütüyorsun—"
"Altuğ kes tamam yola bak!" Ezgi oldukça sinir bozucu bir şekilde Altuğ'un lafını keserek radyoyu açtı. Altuğ'un istediği kanalda, başka bir pop şarkısı çalıyordu şimdi.
"Ezgi bak asabımı bozma benim. Bana şöyle konuşma valla fena—"
"N'aparsın? Dövecek misin beni? İstersen bir dene."
"Hah! Senden de anca bu beklenirdi zaten! Ben seni dövmeye kalkışsam, sen beni döversin Ezgi... Keyif ala ala döversin zaten, sen onu da yaparsın, hani seviyorum falan diyorsun da, sevdiğin kadar uyuz da oluyorsun sen bana. Hatta böyle anlarda beni sevdiğinden bile şüphe ediyorum."
Ezgi hayatında duyduğu en kırıcı şeyin bu olduğunu düşünüyordu. Altuğ'a sadece üç saniye süren kırgın bir bakış attıktan sonra önüne döndü. Altuğ araba kullanıyor olduğu için o bakışı yakalayamamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİTMEYEN AŞK ESKİZLERİ
Romanceİki yakın arkadaş; gotik prenses Ezgi ve onun güneş saçlısı Ece... İkisinin birbirine uzak tarzlarına ve yaşantılarına rağmen birleşen hayatları, sevinçleri ve aşkları... Aşkları demişken; Altuğ ve Yusuf-namı diğer, Yanlış Yaptık Yusuf- Aslında iki...