Yeniden - 1. Bölüm

15.7K 672 52
                                    

12 YIL SONRA

Oturduğu yerde, tırnaklarını tempolu bir şekilde masaya vurarak karşısındaki adama bakıyordu. Onu son gördüğünden bu yana eski haline daha yeni dönebilmişti. Bir ara feci derecede evli erkek imajına bürünmüştü. O dönemde ortak bir arkadaşlarından, onun sevgilisiyle aynı eve taşındığını duymuştu. Sonra da bir kafede onu görmüştü. Felaket göbek yapmış, kendini salmıştı. Halbuki gençken ne kadar önem verirdi 'dış görünüşüne'...

Büyüdükçe fikirleri de kendisiyle beraber olgunlaşmış olabileceği için—olgunlaştığını umuyordu en azından—her şey değişmişti herhalde... Ama o göbekli hali de felaketti yani, bir saçlarının dökülmesi eksik kalmıştı. Nasıl oldu da toparladıysa...

"Hangi diyeti uyguladın?" diye sordu patavatsızca. Onu sinir etmek her zaman ama her zaman hoşuna gitmişti. Onun da gittiği gibi...

"Diyet değil... Spor. Düzenli beslenme ve spor yetiyor. Sana da tavsiye ederim. Biraz fazla kilon var gibi." Sırf karşısındaki kadını delirtmek adına, her zaman yolladığı o bakışları yolluyordu adam.

'Seni yalancı pislik! Fazla kilom falan yok benim, taş gibiyim taş!' dedi içinden bağırarak. Zaten adamın bunu kendisini sinir etmek için söylediğini anlamamak aptallık olurdu. Karşısında oturmuş pis pis sırıtıyordu çünkü.

Hep böyleydi hep! Bir zamanlar o pis sırıtışa nasıl aşık olmuştu, anlayamıyordu. Hem de hayat görüşleri, yaşam tarzları, kişilikleri o kadar farklı iki insan olmalarına rağmen. Nefret ediyordu onun yaşayış şeklinden, sonra ne olduysa olmuştu. Bir buçuk yıl çıkmışlardı. Nefretten aşkın doğabileceğini onunla anlamıştı. Onunlayken bir sürü şey öğrenmişti.

Fakat kafasında o çıktığı çocukla karşısındaki adamı bir türlü bağdaştıramıyordu...

Toplantı odasının kapısı açılınca ikisi de ayağa kalktı. Bir süreliğine patronları olacak adam suratında geniş bir gülümseme ile içeri girdi.

"Ezgi Hanım, Altuğ Bey... Hoş geldiniz, nasılsınız?" diye sordu ikisiyle de el sıkışırken. Sonra geçip masanın başındaki yerini aldı. Küçük çaplı bir ordu da, o adamın arkasından girip Ezgi ve Altuğ'un yanındaki boş yerlere oturdular.

Tüm dikkatini Altuğ'dan alıp taze patronuna vermeyi başardığında adamın istekleri doğrultusunda not aldı. Üstelik tek konuşan o değildi, arada başkaları da lafa karışıyordu. Bazen bir şeyi not alırken öbür cümlede ufak bir ayrıntı kaçırıyordu. Fakat o Altuğ denilen yaratık, gayet rahat hem dinliyor, hem de her dinlenileni not alıyordu.

'Bunu nasıl yapıyor' diye düşünmeden edemedi. O Altuğ ile tanıştığında Altuğ'un ortalaması yerlerde sürünüyordu. Üniversitede hayatına Ezgi girmeden önce tam bir geri zekalıydı yani. O hep çalışmadan başaramayanlardan olmuştu. Şimdi otuz dört yaşında, nasıl bu kadar iyi bir mimar olabilmişti, aklı almıyordu. Zamanında baba parası yiyen Allah'ın dingili, Türkiye'nin aranan mimarlarından olmuştu.

'Hiç bulaşmamalıydım, bırakacaktım tembel hayvanın teki olarak ölecekti... Kabahat bende...' Tekrar dikkatini konuşulanlara verdi.

Toplantı bittiğinde şok içindeydi. Patronlarının toplantıyı bitirmeden önce söylediği son söz proje teslimini üç hafta içerisinde istediğiydi. Sonra odadan kaçarcasına çıkmıştı. Herkes toparlanırken, Altuğ da karşısında kendisi kadar olmasa da biraz şaşkın bir vaziyette oturuyordu.

"Üç hafta hızlıymış... Neyse hallederiz bir şekilde. Benim ekibim kalabalık zaten seninkini bilmiyorum ama. Hemen çalışmalara başlayalım. Numaram var mı sende?"

BİTMEYEN AŞK ESKİZLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin