Özlemek - 23. Bölüm

6.6K 424 201
                                    

12 YIL SONRA

"Birer tane daha alalım biz."

Ufuk garson kıza göz kırpmamak için kendini zor tuttu. Kız kendisine öyle sırıtırken, içinde aşırı derecede ona iş atma isteği duyuyordu.

"Yemin ediyorum alnıma 'delirmiş bir gerzek' yazıp öyle dolaşacağım artık." diyerek başını masaya gömdü Altuğ. Ufuk onun on altılık ergen haline bakıp güldü.

"Nişantaşı'nda öyle şeyler yazıp dolaşmasan iyi olur. En azından benim yanımda."

"Ezgi'yi öptüm diyorum sana Ufuk! Onun evlenmesine sayılı günler kalmış ve ben salak gibi hala medet umduğum için onu öptüm... Sanki tekrar benim olacakmış gibi. Neyime güveniyordum ki?"

"E kız işi bırakmış, bence bırakmasın diye son çare olarak öpmek çok mantıklı... Benim anlamadığım kısım sen onu öptüğün halde, o nasıl işi bırakmayı başardı? Sen onu öptükten sonra eteğini yukarı sıyırıp külotunu çıkarıyor olmalıydı..."

Altuğ Ufuk'a ters ters baktı.

"Tamam be! İki dakika seni eğlendiremiyoruz."

"Eğlenecek havamda değilim, cidden. Çok kötüyüm, böyle göründüğüme bakma. Daha önce hiçbir şey konusunda bu kadar pişman olduğumu hatırlamıyorum ben hayatım boyunca."

"Burcu da çok kötüymüş, Dilara söyledi bana... Acele ettin be oğlum, Ezgi gene hayatından çıkıp gidecek, gittiğinde sen tekrar eski sen olacaksın. Daha önceleri de hep öyle olmadı mı? Üç sene önceki partiyi unuttun mu? Etilerdeki gece kulübünde olan. Sadece on dakika ayak üstü sohbet etmiştiniz ve sen neredeyse on hafta boyunca onu sayıklamıştın. Sonra da çevrende ne kadar kız varsa hepsiyle takılıp anca atlatmayı başarmıştın."

"Atlattığımı sanıyordum..."

"Ama Burcu'yu bulduğunda işler bambaşkaydı. Onunla beraber hayatını düzene sokmuştun. Resmen evinin erkeği olmayı başarıyordun lan! Ben seni öyle göreceğime hiç inanmazdım. Ne kadar mutluydunuz... Şimdi durduk yere kızı bırakmışsın gibi oldu. Ara, özür dile, barışın, bak gerçekten unutacaksın Ezgi'yi, o sadece geçmişten kalan bir saplantı sende. Yarım kaldığına inandığın bir şey. Ama hayır, yarım bırakılmış bir şey yok ortada, siz anlaşamadınız ve isteyerek ayrıldınız. Kendini suçlamayı bırak bu yüzden. Bu tamamen senin hatan değil. O da seni bıraktı, kendi isteğiyle. İlişki yürümedi ve bitti, bu kadar basit."

Altuğ sıkıntıyla başını fazlasıyla işlek Teşvikiye Caddesi'ne çevirdi. Saat akşamüstü dört buçuk falandı ve etraf oldukça kalabalıktı. Nedense gözü hep kol kola mutlu mesut yürüyen çiftlere gidiyordu. Kendisi de Burcu'yla beraber el ele tutuşup sokaklarda aylak aylak gezip alışveriş yapmayı severdi. Öyle ağzı kulaklarına varacak kadar gülmesini sağlayacak kadar mutlu olmuyordu ama idare ediyordu işte. Belki de Ufuk haklıydı. Sadece sonunda ölmüşten beter hale geldiği bir halüsinasyon ve sonu hüsranla biten bir öpüşme macerasına dayanarak Ezgi'yi asla unutamayacağı yargısına varmamalıydı.

Fakat o gece hissetmişti bunu. Ezgi'yi hiç unutamadığını ve asla unutamayacağını o yirmi iki yaşındaki düşsel Ezgi'yi tutkuyla öperken anlamıştı.

Gömmeyi denemeliydi... Unutamıyorsa, atlatamıyorsa, bu aşkı kalbinin en derinliklerine gömüp, oraya hapsedip bir daha çıkarmamalıydı. Artık Ezgi yoktu hayatında. Bir daha da gelmeyecekti.

"Ece mi o? Ana! S*ktir lan! Ece mi o? Anaaaa! Valla o!"

Ufuk oturduğu yerin yanında kafeyi çevreleyen tahta korkuluklardan eğilmiş yolun karşısında duran sarışın kadına bakıyordu. Altuğ onun heyecanlı tepkisini duyamayacak kadar dalıp gitmişti ne yazık ki.

BİTMEYEN AŞK ESKİZLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin