BUGÜN
Çakıl'ın Burak'la beraber söylediği şarkı tüm barın içini doldururken Altuğ söyleyenlere değil, sadece bas gitarı çalmakta olan sevgilisine bakıyordu. Bayadır Ezgilerin konserine gelmiyordu. Deli gibi proje yapmakla uğraştığı için onu ekiyordu. Bir de baharın gelmesi ve havaların yavaştan güzelleşmeye başlamasıyla biraz daha kendi arkadaşlarının takıldığı barlara gider olmuştu. İlk dönemin başlarında onlarla arası bozuk olduğu için pek takılamamıştı kendi grubuyla. Ama sömestrden sonra arayı biraz düzeltince, şimdi onlara da vakit ayırır olmuştu. Gece hayatınca sevdiği kavram oydu hala. Ezgilerin grubu da iyiydi ama üç saat boyunca onların bu ağır müziğini dinlemeyi çok sevmiyordu. Gece kulüplerine gitsin, bir locası olsun, patlayana kadar içsin ve dans etsin istiyordu. Böyle yerlerde bira ve votkadan başka içki içene başka bir dünyadan gelmiş gibi bakılıyordu.
Haliyle Ezgi de öyle yerleri sevmediği için bu aralar gece hayatlarında biraz ayrı takılıyorlardı. Ezgi zaten bir kez gelmişti Altuğ'la beraber... O gün de dövme iddiasını kaybetmesinin bedelini ödemişti. Zevkli ve heyecanlı bir bedel olmuştu o gerçi. Ve de fazlasıyla zorlu. Altuğ'un istediği gibi tuvaletlerde yapamamışlardı ama depoda işi pişirmeyi başarmışlardı.
O günün anısı aklına gelince sinsice sırıttı. Birasından bir yudum aldıktan sonra bir tane de kuruyemiş attı ağzına. Oturduğu yerde kendisi Ezgi'yi görebiliyordu fakat Ezgi onu göremiyordu. Baştan ayağa inceledi sevgilisini. Uzun uzun baktı. Zamanında defalarca onun kendisinin tipi olmadığını söylemişti. Aslında Altuğ'un pek tipi yoktu. Anlaşabildiği her kadını fiziksel olarak da sevmeyi başarabilirdi.
Ezgi'yle pek anlaşamasa da onu seviyordu. Hem fiziksel olarak, hem de duygusal olarak.
Onu her türlü seviyordu...
"Bakıyorum gözlerini alamıyorsun?" Pelin'in sesini duymasıyla başını sağına çevirdi. Ezgi'ye öyle bir dalıp gitmişti ki, Pelin'in yanına geldiğini görmemişti bile. Gülümseyerek ona baktı.
"Aşk bana yakışmıyor değil mi? Eğreti duruyor üstümde." Dedi. Pelin barmenin kendisine uzattığı birayı aldıktan sonra Altuğ'a dönerek "Aşk herkese yakışır. Önemli olan senin nasıl baş ettiğin... Edebiliyor musun?" diye sordu. Altuğ da düşünceli bir şekilde tekrar Ezgi'ye baktı.
"Baş edemiyorum sanırım. O kadar çok kez elime yüzüme bulaştırdım ki, saysam inanmazsın... Ezgi de saman alevi gibi. Bir anda parlıyor, sonra hemen normale dönüyor ama olan olmuş oluyor tabii çoktan. Biz böyle iyiyiz sanırım."
Pelin tek kaşını kaldırıp, 'siz bilirsiniz' dercesine omzunu silkti. Birasından büyük bir yudum aldıktan sonra o da sahneden tarafa döndü. Altuğ da tekrar Ezgi'ye kitlendi.
Ezgi'ye öyle bir dalıp gitti ki gene, Pelin'in kendisine kıskançlık dolu bakışlar attığını görememişti. O sadece Ezgi'ye odaklamıştı kendisini. Bir an önce şu konser bitse de onu kollarımın arasına alsam diye düşünüyordu.
***
Saat gece üç buçuğu gösterdiğinde anca sahneden indiler. Ezgi hemen eşyalarını toparlayıp kulise bıraktıktan sonra Altuğ'a kavuşmak için koşarak barın içine geri döndü. Kalabalıkta etrafına bakınarak onu bulmaya çalıştı. Onu Pelin'in ve Sarper'le sohbet ederken bulunca mutlu olmuştu. Sarper, Altuğ'a karşı en ılımlı olmayandı. Eğer karşı karşıya durup konuşabiliyorlarsa, bu bir mucizeydi. Demek ki artık tamamdı. Altuğ bütün arkadaşlarıyla anlaşabiliyordu.
Hızlı adımlarla onların yanına gidip Altuğ'a arkasından yaklaştı ve kollarını onun beline doladı. Başını da onun koltukaltından çıkarıp gözlerini Altuğ'a çevirdi. Altuğ da gülümseyerek kolunu hemen onun omzuna koydu ve Ezgi'yi yanına çekti. Önce alnına, sonra dudaklarına bir öpücük bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİTMEYEN AŞK ESKİZLERİ
Romanceİki yakın arkadaş; gotik prenses Ezgi ve onun güneş saçlısı Ece... İkisinin birbirine uzak tarzlarına ve yaşantılarına rağmen birleşen hayatları, sevinçleri ve aşkları... Aşkları demişken; Altuğ ve Yusuf-namı diğer, Yanlış Yaptık Yusuf- Aslında iki...