Çözüm - 62. Bölüm

5.3K 411 57
                                    

BUGÜN

"Hadi Ezgi hadi, biraz daha hızlı yürüsen ölür müsün ya? Hamile olan sen misin ben miyim belli değil."

"Esas sen koşturmaya devam edersen valla çocuğu şurada, yerde bırakıp gideceksin. Hayır nedir bu acelemiz anlamıyorum? Ne işimiz var bu iğrenç yerde? aşımıza bir şey gelse kaçamayacağız."

"Şikayet etme de, yürü hadi."

Ece koluna girmiş olduğu Ezgi'yi biraz daha çekiştirerek kaldırımın aşağısına doğru inen merdivenlere götürdü. Merdivenlerden inip boyaları dökülmüş eski bir binanın içine girdiler. İçerisi basit bir kafe gibi görünüyordu. Birkaç masada bazı müşteriler kahve, tarot ve iskambil falı baktırıyorlardı.

Ece içgüdüsel olarak saçları çalı süpürgesine benzeyen kadının yanına doğru ilerledi. Ezgi de etrafı inceleye inceleye onu takip etti. Duvarlarda çok ilginç şeyler asılıydı. İlk anda bakıldığında sıradan bir kafe gibi görünüyordu ama dikkatli bakıldığında sanki ruhani bir yermiş gibiydi burası.

"Biz Rüya Hanım'a gelmiştik." dedi fısıltıyla sanki yasa dışı bir şey istiyormuçasına. Kadın Ece'yi ve Ezgi'yi şöyle bir süzdükten sonra "Kahveleriniz nasıl olsun?" diye sordu.

Ece "Orta olsun benimkisi." derken, Ezgi ona döndü. "Sen kahve içmesen o hamile halinle?"

"Olur mu öyle şey Ezgi!?"

"Ay sanki gerçekten kahveden bakıyorlar... Tövbe Yarabbi'm ya... Benimki de orta olsun."

Çalı süpürgesi saçlı kadın kahveleri hazırlamaya gidince kızlar da bir köşede bir masaya oturdular. Ezgi ürpermiş gibi kollarını okşadı. Bahar gelmesine gelmişti ama anlaşılan buraya gelmemişti. Bu kafe hala kışı yaşıyor gibi soğuktu.

"Rüya hangisi?" diye sordu diğer masalarda fal bakan kadınlara bakarak.

"Rüya burada değildir kızım. O çok başka." Dedi Ece. Ezgi iyice gerildiğini hissetti.

"Buranın tuhaf bir enerjisi var sanki, hissettin mi ya? Sen anlarsın öyle şeylerden? Ne deniyor uzak doğu felsefelerinde buna?"

Ezgi Ece'yi duymazlıktan gelerek arkasına yaslandı. Gerçekten buranın enerjisi bir tuhaftı. İnsan çok mutluysa onu çok mutlu edecek, mutsuzsa da dertten öldürecek bir havası vardı.

Bir süre sonra kahveleri geldiğinde Ece hızlı hızlı içip bardağını kapattı. Hatta alyansını da üstüne koydu.

"Nasıl olsa yarınki randevuda cinsiyeti öğreneceksin Ece, neden geldik buraya? Ben çok rahatsız oldum buradan."

"Ya kızım saçmalama, niye geriliyorsun? İlk gelen biz değiliz. Son da olmayacağız."

"İnşallah... Ölürsek bizden sonra kimse gelmez bence."

"Of Ezgi!.. Uçtun iyice."

İkide bir kahvesinin soğuyup soğumadığını kontrol ederken süpürge saçlı kadın gelip "Rüya Hanım sizi bekliyor." Deyince Ece hemen yerinden fırladı. Ezgi ona 'Aman dikkatli ol' diye tembihleyemeden diğer kadınla beraber bir yerlerden içeri girdi ve gözden kayboldu.

Ezgi onu beklerken gerim gerim gerildiğini hissediyordu... Şu fal baktırma işinden çok da emin değildi. Sanki etrafta bu tuhaf enerjiyi sağlayan üç harfliler falan var gibi hissediyordu. Bu da iyice rahatsız olmasına neden oluyordu. Ece'yi en baştan bu işten caydırmalıydı. Tamamen saçmalıktı. Fal baktırıp geçmişinin zırvalıklarını, şu anki halet-i ruhiyesini ya da geleceği hakkındaki asla gerçekleşmeyecek olan saçmalıkları dinlemek istemiyordu.

BİTMEYEN AŞK ESKİZLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin