BUGÜN
"Altuğ?"
"Hı?"
Ezgi'nin soru soracak şekilde adını seslenmesine rağmen, onun vücudunu öpmeyi kesmedi Altuğ. Az önceki ifşadan sonra Ezgi'yi tekrar odaya sokmuştu. Balkonun kapısını kapatıp, perdeleri çekmişti. Bu kadar kavga ve harala gürele ardından şimdi barışma zamanıydı!
"Ya Eliz gördüyse?"
"Eee?"
"Gene kalbi kırılacak."
"Şimdi görmemiş olsa bile zaten öğrenecek! Bunu isteyen sendin Ezgi, şimdi şikayet etme hiç. Konsantre ol!"
Emir verirken başını Ezgi'nin başının hizasına getirip onun gözlerinin içine baktı. Tam tekrar Ezgi'yi eğilip öpecekken geri çekildi.
"Aslında... Beni yeterince tartıştık, istersen seni de tartışalım biraz ha? Ne dersin?"
Ezgi gelen soru karşısında bir hayli şaşırdı.
"Neyden bahsediyorsun?"
"Şu piyanist şantörünüzü diyorum, ben Eliz'le sadece konuşuyordum, sen onunla baya dans mans ettin gözümün önünde. Çok eğlendiniz... Bilemiyorum yani..."
Ezgi'nin bir anda yüzü aydınlandı.
"Yoksa sen beni kıskandın mı çocuk?"
Altuğ senkronik bir şekilde anında suratını astı.
"Bu konuya tekrar girmeyelim istersen. Sadece sen bana hesap sordun, ben de sana soruyorum."
"Volkan benim kaç senelik arkadaşım Altuğ. Ben onun en yakın arkadaşıyla çıkıyordum ayrıca... O sadece benim keyfimi yerine getirmeye çalışıyordu. Yani senin yapman gerekeni yapıyordu!"
"Demek öyle..."
"Öyle!"
"Ben keyfini yerine getirmiyor muyum karanlıklar prensesi, hı?" derken eğilip başını Ezgi'nin boynuna gömdü tekrar. Ezgi'nin dudaklarından bir inilti kaçtı. Ellerini Altuğ'un saçlarından geçirip onun başını daha çok kendisine doğru bastırdı.
"Aşağı dönmeliyiz Altuğ, insanlar deli gibi dedikodu yapıyor olmalılar."
"Ne güzel işte, burada seninle birlikte olduğumu biliyorlar."
"Yukarı çıkmak yasaktı çocuk. Ece çok kızmıştır. Şimdi bizi gören başkaları da çıkmaya kalkışacak. Herkes gidene kadar bekleyelim."
Altuğ oflaya puflaya Ezgi'nin üzerinden kalktı. Aynanı önüne geçip üstünü başını düzeltti hemen. Ezgi onu durdurmayı hiç istememişti aslında. Şu an aşırı derecede Altuğ'a açlık duyuyordu. Nedense kavga ettikten sonra böyle oluyordu... Ama Ece de gerçekten çok kızacaktı...
"Ben bir tuvalete giriyorum." Ezgi hızla tuvalete daldı. Düzgün ve kuvvetli bir ışık altında bozulan makyajını düzeltmeliydi. Tuvalet aynasının tepesindeki ışığı açarak siyah göz makyajını düzeltti. Bir anda gözü partiden önce lavabo tezgahına bırakmış olduğu kutuya gitti. Birkaç saniye içerisinde yüzünde büyük bir gülümseme oluştu. Ve bu gülümseme yerini sinsi bir sırıtışa bıraktı. Altuğ Bey gecenin sonuna kadar beklemek zorundaydı, ama kendisi değildi...
Bir dakika sonra tuvaletten çıktığında hala sırıtıyordu. Elinde külotun kumandası vardı. "Hadi dönelim." dedi Altuğ'a.
Merdivenlerden inip bandın üzerinden geçtiler. Daha evin antresinde bile insanlar Ezgi ve Altuğ'a bakmaya başladı. Ezgi bu gecenin biraz zor geçeceğinin farkındaydı. Aslında şu an en büyük korkusu Eliz'di. Diğerleri dedikodularını yapacaklardı ve birkaç güne unutulup gidecekti bu gerçek. Zaten okul bitiyordu artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİTMEYEN AŞK ESKİZLERİ
Romanceİki yakın arkadaş; gotik prenses Ezgi ve onun güneş saçlısı Ece... İkisinin birbirine uzak tarzlarına ve yaşantılarına rağmen birleşen hayatları, sevinçleri ve aşkları... Aşkları demişken; Altuğ ve Yusuf-namı diğer, Yanlış Yaptık Yusuf- Aslında iki...