BUGÜN
"Ece yavaş yesene ya, boğulacaksın, sen kuş lokmasıyla yersin normalde. Ne oldu sana yahu?" Ezgi şaşkınca, karşındaki öğle yemeğini hayvanlar gibi yiyen Ece'ye baktı.
"Bilmiyorum ya nedense çok aç hissediyorum bugün. Kahvaltı da edemedim sabah."
Ezgi gülerek onu izlerken "Anlıyorum." Diye mırıldandı. Kendi boş çorba kasesini kenara itip pilav tabağını önüne çekti. Tam o anda, şu aralar 'dünyada en sevmediğim ama aşık olduğum insanlar' listesinin en başındaki—ve listedeki tek—kişi arkadaşlarıyla gülüşe gülüşe kantine girdi.
Bir an için onunla göz göze geldikten sonra, onun kahkahası, Ezgi'nin gözlerindeki siniri görmesiyle dudaklarında donarken, Ezgi de yemeğine döndü. Ezgi'nin bakışları tekrar çılgınca yemek yiyen Ece'ye gitti.
"Ay valla kıtlıktan çıkmış gibisin Ece... Miden mi delindi, n'oldu? İçinden bir can daha mı çıktı?"
Ece Ezgi'nin dediklerine fazla kafa yormadı. Bir kulağından girip öbüründen çıktı sözler. Şu an isteyen istediği kadar dalga geçebilirdi. Ece'nin tek ilişkisi yemeğiyleydi.
Ezgi kendi pilavına dönmüşken, parfüm kokusunu yirmi beş metrekarelik alana yayan Ediz havalı bir şekilde kızların masasının önüne geldi. Gülümseyerek ablasına baktıktan sonra bakışlarını Ece'ye çevirdi. Ece ağzı dolu bir şekilde Ediz'e başıyla selam verdikten sonra tekrar yemeğine döndü. Ediz de ona bakarken şaşkınca kaşlarını çattı.
"Hayırdır Ediz?" deyip göz kırptı Ezgi. Ediz elindeki defteri masaya bırakıp ablasının yanına oturdu.
Bu çocuk nedense bir olgunlaşmıştı, bir şey olmuştu. Bunun en büyük kanıtı da Eliz'le daha az kavga ediyor olmasıydı. Erman Bey bile hala bu duruma alışamamıştı. Eliz sürekli ikiz kardeşine çatarken Ediz hep alttan alıp, hep susuyordu.
Bu durumun diğer bir kanıtı da Ezgi'ye karşı tavırlarının değişmesiydi. Son zamanlarda Eliz'den çok Ezgi'yle takılıyordu, özellikle evde falan... Fikir olarak onunla uyuşuyordu. Saçma sapan konuşmalar yoktu artık. Ezgi bu durumda Altuğ'un etkisi olduğunu düşünüyordu biraz. Ediz bütün yaz boyunca Altuğ ile takılmıştı. Altuğ da görünenin aksine isteyince olgun düşünmeyi başarabilen bir çocuk olduğundan Ediz'e biraz etki etmiş olmalıydı.
Tabii bir de aşk acısı vardı... Ezgi'yi Ediz'e karşı yumuşatan yegane şey onun için üzülmesiydi. Bu sene ilk defa geçen ay, Ediz ilk gerçek kalp kırıklığını yaşamıştı. Kendi bölümünden bir kızdan hoşlanıyordu fakat kız ona fazlasıyla ümit verip, bir hafta içinde başkasıyla çıkmaya başlayınca, Ediz de mahvolmuştu. Eliz akıllısı tesellide pek başarılı olmadığından iş Ezgi'ye düşmüştü.
Tabii teselliden kasıtlarının Ezgi'nin odasında sigara ve alkol tüketimi olduğundan kimsenin haberi yoktu.
"Of Allah'ım kim soktu beni bu bölüme ya, lanet olsun, valla lanet olsun ya!"
Ece ağzında yemek olmasına rağmen eliyle ağzını kapatarak "Oğlum dünyanın en adı güzel bölümünde okuyorsun bence, hala neyinden şikayet ediyorsun? Mezun olduğunda çok güzel işler yapacaksın bence. Bak görürsün. Ece demişti dersin." Dedi homur homur.
Ediz, Ece'nin ağzında yemek varkenki konuşmasının taklidini yaparak "Ecöö dömöşti derim tabii." Diye dalga geçti. Ezgi de gülerken kardeşine katılmak zorunda kaldı. Bir insan ağzında yemek varken konuşunca ancak bu kadar komik olabilirdi.
"Sanem'i gördüm gene, bütün tadım kaçtı. Bir an önce bitsin şu okul diyorum ama biteceği yok gibi. Bir de uzarsa hiç kurtuluşum yok ya."
Ezgi başını onun omzuna koyup eliyle Ediz'in göğsüne pat pat vurdu. "Üzülme ya, biter biter. Çoğu gitti azı kaldı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİTMEYEN AŞK ESKİZLERİ
Romantizmİki yakın arkadaş; gotik prenses Ezgi ve onun güneş saçlısı Ece... İkisinin birbirine uzak tarzlarına ve yaşantılarına rağmen birleşen hayatları, sevinçleri ve aşkları... Aşkları demişken; Altuğ ve Yusuf-namı diğer, Yanlış Yaptık Yusuf- Aslında iki...