BUGÜN
Bira şişesini bir kez daha kafasına dikti. Boğazdan geçen gemileri izlemek için korkulukların üzerine oturmuştu. Bacakları iç taraftaydı. Biraz daha heyecan yaratabilmek adına bacaklarını kaldırıp deniz tarafından sarkıttı. O kadar gergindi ki...
Parti başlayıp kalabalıklaştığından beri Altuğ'a dokunamamıştı bile. Bu gece Altuğ'un tüm arkadaşları buradaydı. Kendi arkadaşları da buradaydı. Hani artık son zamanlarda toplumda beraber görüldüklerinde; ayaküstü beş dakika sohbet etme seviyesine gelmişlerdi ama şimdi Altuğ'u göremiyordu bile. Gördüğü nadir anlarda da zaten çileden çıkıyordu. Çünkü Altuğ hep yanında en az iki kızla birlikte oluyordu. Kollarını onlara dolamış, hararetli bir sohbet içindeydi hep. Hem de bol kahkahalısından...
Artık kıskançlık sınırlarını fena zorluyordu. Bu şekilde dayanmak çok zordu. Bu denli aşıkken sevdiği adamın başkalarıyla flört etmesini izlemek, hele de buna izin veriyor olmak kendisini çok ucuz hissettiriyordu.
"Prenses ne yapıyorsun ya, düşeceksin şimdi." Volkan'ın sesini duymasıyla arkasını döndü. Gülümseyerek Volkan'a baktı.
"O bacaklarını bu tarafa al, yoksa oturmam." dedi Volkan. Ezgi kıkırdayarak bacaklarını tekrar iç tarafa aldı. Volkan da poposunu korkuluklara yaslayarak Ezgi'ye katıldı.
"Ee, seni bu kadar dertlendiren nedir?" diye sordu Ezgi'nin derbeder halini görünce Volkan.
"Genel olarak hayatın gidişatı diyebilirim. Yalan söylemekten nefret ediyorum."
"Söyleme o zaman."
"Mecbur kalıyorum ama... İsteyerek söylemiyorum. Of valla sıkıldım Volkan ya!"
"Bugün kiminle konuştum biliyor musun?"
"Böyle muzip bir tınıyla bunu diyorsan kesin Cihan'la konuştun. Ne yapıyormuş?"
Cihan Ezgi'nin ağustos 2011'de ayrılmış; beraber en uzun ilişkisini yaşamış olduğu çocuktu. İlk birlikte olduğu sevgilisiydi. Volkan'la da onun sayesinde tanışmıştı.
"Yazın Interrail'a gitmek istiyormuş, yanına adam arıyor. Ondan aradı beni de. Yeni grubumuzu duymuş. Haliyle grubu sorarken muhabbet senden açıldı."
Ezgi neşeyle gülümsedi. Ne konuştuklarını merak ediyordu. Cihan'ı gerçekten çok sevmişti. Altuğ kadar olmasa da diğer bütün aşklarından daha büyük bir aşk beslemişti ona.
"Haftaya gelecekmiş konsere."
"Şaka yapıyorsun?! Harbiden mi? Ben onu bir buçuk seneden fazladır görmüyorum ya. Gelsin!"
"'Sevgilisi var mı' diye sordu ha... Bildiğim kadarıyla yok dedim. Bilemiyorum yani, hazırlıklı ol. Her türlü flört atağı gelebilir... 'Facebook'una bakıyorum sürekli, gittikçe daha güzel oluyor' falan dedi. Sen söz konusu olunca hala ergen ergen konuşuyor ya. İlk aşkı olarak büyük iz bıraktın adamda."
Ezgi bu 'her türlü flört atağı gelebilir' fikrini sevmişti. Madem Altuğ flört ediyordu, kendisi de edebilirdi, öyle değil mi? Cihan'ı çok özlemişti ve onunla sohbet etmeyi gerçekten istiyordu. Birazcık cilve yapmanın hiç sakıncası yoktu. Hele de dışarıdan bu kadar bekar görünürken...
"O zamanlar ne güzeldi ya... ÖSS derdi vardı başımızda ama gene de deli gibi eğleniyorduk. Dershaneyi çok özlüyorum."
"Ben de ya... Üniversiteden çok baydım, bildiğin gibi değil. Bir an önce mezun olmak istiyorum."
"Ben de..."
İkisi de bir anda o günlerin anısına dalınca sessizleştiler. İçkilerinden yudumlar alırken suratlarında buruk bir gülümsemeyle dershane zamanlarını düşündüler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİTMEYEN AŞK ESKİZLERİ
Roman d'amourİki yakın arkadaş; gotik prenses Ezgi ve onun güneş saçlısı Ece... İkisinin birbirine uzak tarzlarına ve yaşantılarına rağmen birleşen hayatları, sevinçleri ve aşkları... Aşkları demişken; Altuğ ve Yusuf-namı diğer, Yanlış Yaptık Yusuf- Aslında iki...