12 Yıl Sonra
Ezgi bugünün bitmesi içinden Allah'a yalvarmaktan helak olmuştu. Bir yanında Süleyman Bey, öbür yanında Altuğ, koskoca araziyi köşe bucak gezmişlerdi. Arazi gezilerinden bir şikayeti yoktu ama Altuğ'un yanında koca karılar gibi 'Şu şöyle olur, bu böyle olur, şunu şu şekilde yaparız, bunu bu şekilde yaparız' diye vıdı vıdı konuşmasından fena baymıştı.
Ezgi ise üç beş fikir belirtmek ve onay vermek dışında doğru dürüst hiçbir şey yapamamıştı. Her geçen dakikada morali daha çok bozuluyordu. Güya bu projeyi kabul ederken Altuğ'un altında çalışmayacağını düşünerek kabul etmişti. Ama şu an Altuğ'un altında çalışan yeni yetme mimarlardan farkı yoktu. İki adım gerileyip arkada not alan yeni mezun mimar kızın yanında yürüse tam olacaktı. Süleyman Bey'le Altuğ'un arasında ateş hattında kalmıştı resmen.
"Sen ne diyorsun Ezgi havuz fikrine?" Altuğ'un adını söylediğini duymasıyla birlikte, kulaklarını kaldırarak dikkat kesilen köpekler gibi doğruldu. Ama dikkatini vermek için geç kalmıştı. İçinden Altuğ'a küfürler ederken konuşmayı kaçırmıştı. Acaba havuzu ne şekilde yapmayı önermişti?
'Anasını satayım her boku o yaptı o planladı zaten, ne düşündüyse ona da he deyip geçeyim.' Diye düşündü içinden.
"Olur, bence de güzel bir fikir." Kendi ses tonuna gülesi gelmişti Ezgi'nin. Bir kafasında halesi, bir de sırtında kanatları eksikti maşallah. Başını çevirip Altuğ'a baktığında onun tuhaf tuhaf kendisini süzdüğünü gördü. Acaba dinlemediğini sezmiş miydi? Aslında sezmiş olsa iyi olurdu. Bütün gündür münasebetsizce Ezgi'ye konuşma hakkı bırakmadan bik bik bik konuştuğunu fark ederdi belki.
"Senin şu üzerine köprü yaptıkları süs havuzlarını pek sevmediğini sanıyordum. Yaptığın projeleri hep yakından takip ettim. Hiç öyle karmaşık şekilli havuzlar da yapmamışsın. Buna da karşı çıkarsın diye düşünmüştüm ben ama..."
Ezgi önüne dönerek suratını astı. Faka basmak böyle oluyordu herhalde. 'Bu ilk ve son' diye düşündü. Bir daha kendisini çok iyi tanıyan bir mimarla çalışmayacaktı. Hele hele de eski sevgilisi olan bir mimarla bir daha asla!
"Bu siteye olur, evler müstakil olduğu için havuza daha çok yer ayırabiliriz." Dedi ortalığı toparlayabilmek adına. Ne kadar inandırıcı olmuştu orası meçhuldü tabii.
"Tamam, pekala. Not alıyorsun değil mi Seda?" Altuğ çalışanı ile konuşuyor olmanın verdiği havayla ciddileşmişti hemen. Zavallı Seda ise "Evet efendim." Diye titrek bir sesle cevap vermişti Altuğ'a.
Ezgi, Beatles'ın Love Me Do şarkısının melodisini duyduğu an heyecanla olduğu yerde durdu. Altuğ ile göz göze geldi bir an için. Love Me Do'nun onlarda bir anısı vardı. Ve Ezgi bu anıyı daha anca şu an hatırlamıştı. Seneler öncesinde kalmış o ufacık anı şimdi kocaman olmuştu burada. 'Keşke zil sesimi değiştirseydim, lanet olsun hiç aklıma gelmedi ki' dedi içinden kendi kendine. Hemen bakışlarını Altuğ'dan kaçırarak çantasından telefonunu çıkardı. Ekranda yazan 'Uyuz Terzi' yazısını gördüğü an gözlerini devirdi. "İzninizle." Diyerek onlardan biraz uzaklaştı.
"Efendim Tuna?!"
"Kız sen ne yaptığını sanıyorsun!? Benden habersiz duvağını nasıl değiştirirsin!!??"
Telefonun öbür ucundaki modacısı öyle bir bağırmıştı ki, telefonu kulağından on santim uzaklaştırmak zorunda kaldı. Hatta Süleyman Bey, Altuğ, Seda ve diğer iki çalışan da duymuş olacaktı ki bütün kafalar kendisine dönmüştü.
"Tuna, manyak gibi bağırmazsan sevineceğim. Dünkü provada yoktun, ne yapayım? Ben de Seher'e duvağı biraz daha kısa tutmasını söyledim. Sen evlenmiyorsun, ben evleniyorum. Tabii ki de benim istediğim gibi olacak!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİTMEYEN AŞK ESKİZLERİ
عاطفيةİki yakın arkadaş; gotik prenses Ezgi ve onun güneş saçlısı Ece... İkisinin birbirine uzak tarzlarına ve yaşantılarına rağmen birleşen hayatları, sevinçleri ve aşkları... Aşkları demişken; Altuğ ve Yusuf-namı diğer, Yanlış Yaptık Yusuf- Aslında iki...