İki Kumru, İki Keçi - 60. Bölüm

5.4K 444 59
                                    

BUGÜN

"Ezgi!.. Ezgi! Kes ağlamayı! Valla ben de ağlayacağım! Şimdi ben de ağlayacağım! Ya n'olur ya! Makyajım akmasın... Ezgiiii!"

Ece Ezgi'ye yalvarmaktan helak olmuştu ama Ezgi ağlamasını durduramıyordu. Hala Yusuf'la Ece'nin evleniyor olduğuna inanamıyordu. Evleniyorlardı! En yakın arkadaşı, biricik bebişi, Türkiye'ye geldiğinde bulduğu ilk sevgilisi ile evleniyordu! Hem de dört aylık hamileydi.

"Tamam tamam. Duruyorum, kızma. Şimdi annenle ablan da gelip kızar falan... Çok güzel oldun ya! Ay bakmaya kıyamıyorum Ece..."

"Ya ya sorma. Kocaman karnım ve ben çok güzel olduk."

"Kocaman dediğin şey minicik küçücük bir şey kızım, dalga mı geçiyorsun ya? Leblebi yutmuş solucan gibisin resmen. Kesin erkek olacak bak diyorum."

"Offf! O konuyu hiç açma... İkimiz de meraktan ölmek üzereyiz. Yusuf ne zaman bu konu açılsa bundan başka bir şey düşünemiyor. Ve bugün bizim evlenmemiz lazım. O yüzden hiç açmayalım bu konuyu."

Üç hafta içinde düğün hazırlıklarını tamamlayabilmek adına kontrole gidememişlerdi. Aslında cinsiyet öğrenme zamanı gelmişti. Dördüncü ayı biraz geçmişti bile. Ece'nin karnı sadece çok yemiş gibi şiş görünüyordu. Onun dışında hızlı kilo almıyordu. Bozulan bir şey yoktu.

Sedef kapıyı aralayıp içeri girdiğinde onun peşinden annesinin elini tutmakta olan Deniz de içeri girdi.

Ezgi ufaklığı görür görmez yüzü aydınlandı. "Gel buraya çabuk! Ben seni nasıl özledim biliyor musun?" diye çağırarak gidip Deniz'i kucağına aldı hemen.

Sedef de Ece'nin yanına gidip onu baştan aşağı inceledi.

"Bu anı hatırlıyorum..." diye mırıldandı gülümseyerek. Ece de başıyla ablasını onayladı. Üç sene önce bu durum tam tersiydi... Sedef bir gelinlikle otururken, Ece böyle ona bakıyordu.

"Bir Gürsel'le evlenmek çok güzel... Emin olabilirsin." Deyip göz kırptı Sedef şakacı bir tavırla. Ezgi de, Ece de bu söz üzerine kıkırdadılar.

"Annem nerede? Hala içeriyle mi uğraşıyor? Çok güzel oldu zaten her şey, uğraşmasın daha, çok yoruldu."

"Annemden ziyade baban heyecanlı, bir görsen, simetri hastası gibi her şeyi elleyip duruyor evin içinde. Serkan abiyi hiç öyle görmemiştim. Bunalıma girmesin adam seni evlendirip ya?"

"Girmez ya. Bir şey olmaz ona..."

***

Yusuf hapishaneye düşmüş bir mahkûm gibi odanın içinde volta atıp duruyordu. Mehmet, Serhat, Mustafa, Ömer oturdukları yerden onu izliyorlardı.

"Başı dönen var mı? Benim biraz dönmeye başladı." dedi Ömer.

"Galatasaray-Bursaspor son maçında iki takımın yirmi iki oyuncusunun tüm maçta yaptığı kadar kilometre yaptı, saydım ben." dedi Serhat alaycı bir şekilde kollarını kavuştururken.

Yusuf durup kendisine gülerek bakan dört erkeğe de sinirli bakışlar yolladı.

"Sağ olun! Çok güzel destek oluyorsunuz. Zaten batmışım, bir de siz vurun. Vurun buyurun!"

"Aaa! Evleneceğin gün ağzından çıkan sözlere bak, valla duyan yanlış anlayacak." Dedi Mehmet. Aslında kardeşinin neyi kastettiğini biliyordu. Düğünlerini Ecelerin yalısında yapıyorlardı. Çünkü Yusuf Bey ısrarla tüm giderleri ödeyeceğim diye tutturunca yer bulamamışlardı. En sonunda otel ve ev arasında bir seçim yapmaları gerekmişti. Ece de evi seçmişti. Ve Yusuf'la sıkı bir kavga ettikten sonra giderlerin yarısını ödeme hakkına ulaşmayı başarmıştı. Serkan Bey bir tanecik kızına onun istediği yerde düğün yapamadığı için biraz sıkılmıştı. Yusuf da bunun farkındaydı. O yüzden sürekli diken üstündeydi Serkan Bey'e karşı. Zaten Ece hamileydi!

BİTMEYEN AŞK ESKİZLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin