Güzel Bir Gün - 40. Bölüm

5.7K 418 67
                                    

BUGÜN

"Amcasının bi tanesi!" Yusuf bir kez eğilerek daha bol sulu bir şekilde Deniz'in tombiş yanaklarından birini öptü. Deniz gülücükler saçarak etrafta uçuşan martılara doğru uzanırken Yusuf'un kucağındaki bebeği sıkı sıkı tutuyordu. Çocuk daha bir yaşını doldurmamasına rağmen inanılmaz kuvvetliydi. Bir anlık dikkatsizliğine gelse kucağından fırlayıp denize uçardı maazallah...

"Küçük kafalı!" Dişlerinin arasından çıkan haşin bir sevgi sözcüğünden sonra bu kez de yeğeninin yumuşacık saçlarından öptü. Onu hafif hafif sallamaya devam ederken kışın yaklaştığı şu günlerde buldukları son yazdan kalma güneşin tadını çıkardı.

Ufaklığın yorulup, uyuklar bir hal almaya başladığını görünce onu yavaşça pusetine oturttu. Deniz amcasının kolları arasından ayrıldığı için biraz surat asarken alt dudağı titredi. Yusuf da ona aynı üzgün ifadeyle bakıp pusetin kemerini bağlarken "Birazdan ayrılacağız minik böceğim. Annenin işi bitince seni alacak. Biliyorum ben de ayrılmak istemiyorum ama..." derken bir anda elleriyle yüzünü kapatıp Deniz'in o çok sevdiği ama kendisine çok saçma sapan gelen saklanma oyununu yapmaya başladı.

"Hani neredeymiş Küçük Deniz?! Hani neredeymiş!" deyip Deniz'e şen kahkahalar attırmayı başarınca kendisi de onunla beraber güldü. Tam ağzının içinde "Ne hallere düştüm ya..." diye mırıldanırken yanında ciyaklayan bir kız sesi ile çömeldiği yerde irkildi.

"İnanmıyoruuum! Çok tatlı Derya! Şuna baksana! Yanaklara bak!" Çiçekli, mini elbiseli oldukça güzel ve seksi bir kız, Deniz'in pusetine doğru eğilip kırmızı ojeli işaret parmağıyla onun minik burnuna dokunurken Yusuf da ayaklandı. Meraklı gözlerle yanına gelen iki kızı süzüp ne kadar tehlike arz ettiklerini tahmin etmeye çalıştı.

Fakat kızları süzerken bakışları az önce pusete doğru eğilen kızın ince uzun çıplak bacaklarında takılıp kaldı.

"Ay çok şeker bu çocuk! Adı ne?" diye sordu adı Derya olan diğer kız arkadaşının üzerinden biraz eğilerek Deniz'e bakarken. "Adı Deniz..." dedi Yusuf kendinden emin, tok ve etkileyici bir sesle... Kızın pusete doğru sarkan uzun sarı saçları Deniz'in hemen ilgisini çekmişti. Küçük tombik ellerini kızın saçlarını uçlarına doğru uzatarak gülünce kızlar da kendi aralarında gülüşerek gene ilginç ilginç sesler çıkardılar.

İlk eğilen kız "Sizin oğlunuz mu? Size benziyor." Derken başını çevirip gülen gözleriyle Yusuf'a baktı. Sonra Deniz'e baktı. Sonra tekrar Yusuf'a baktı. Yusuf'un cevap vermesine fırsat vermeden "Ama siz baba olmak için fazla genç duruyorsunuz." Dedi cilveli bir ses tonuyla.

Yusuf keyifli bir şekilde gülümseyip, kıza doğru eğilerek açıklama yapacakken arkasından duyduğu bir geniz temizleme sesiyle surat ifadesi bir milisaniye içinde değişti.

"Amcası!" dedi Ece Yusuf'un arkasından yanına geçerken. Kızın bakışları Ece'ye kaydı. Ece de kıza manidar bir bakışla gülümsedi. "Ben de yengesiyim." Diye ekledi.

Yusuf hızla başını Ece'ye çevirip 'ne yapıyorsun' der gibi bir ifadeyle kafasını öne eğdi ve gözlerini belertti. Normalde her fırsatta "Teyzesiyim! Teyzesiyim!" diye çığlık çığlığa bağırıp öne çıkan kız şimdi ne hikmetse birden yengesi mi oluvermişti Deniz'in?

"Yeğeniniz çok şeker! Nazar değmesin... Maşallah diyelim." Dedi kız ayaklanırken. Son kez Deniz'in yumuşak saçlarını sevip ikiliye iyi günler diledikten sonra yanlarından ayrıldılar.

Kızlar yeterli derecede uzaklaşır uzaklaşmaz Ece elindeki kağıt helvalardan birini Yusuf'un suratına çarpar gibi ona uzattı. Ardından omzunu silkerek Yusuf'un yüzüne bile bakmadan puseti banklardan birinin yanına çekip oturdu.

BİTMEYEN AŞK ESKİZLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin