Savaş ve Barış - 7. Bölüm

8.7K 420 129
                                    

BUGÜN

Sabah erken bir saatte uyanıp, kahvaltı bile etmeden hazırlanıp çıktılar. Ezgi Altuğ'un 'kızlardan arakladıklarım' adlı koleksiyonundan kendisine en uygun olan kıyafetleri bulmak için baya bi çaba sarf etmişti. Bu adeta artık çantasında kıyafet taşımaya başlaması gerektiğinin resmiydi. Okula giderken giydiği en renkli kıyafetler bunlar olmuştu. Koyu renk, dar paça ve tasarım harikası olduğu her yerinden belli olan-ve seksilikten ölen-bir kot pantolon, üzerine de Altuğ'a ait olan ve kendisine kocamaaan gelen kapüşonlu sweatshirt giymişti. O kızlara ait kıyafetlerin olduğu yığından kendi üzerine göre hiçbir şey bulamamıştı, o yüzden Altuğ'un sweatshirtüne mecbur kalmıştı... Sutyenlerin hiçbirini de üzerine uyduramamıştı. Ya çok büyüklerdi ya da küçük... Zaten çoğu kullanılmış olduğu için Ezgi'yi hiç cezbetmemişti.

Ezgi, Altuğ'un arabasını defalarca kez görmüştü ama haliyle ilk defa binme fırsatı buluyordu. Kırmızı bir BMW Z4'ü vardı. Okulun en dikkat çeken arabalarından biriydi. Arabası, Ezgi'nin Altuğ ile ilgili iç geçirerek baktığı tek ayrıntıydı. Şimdi garaja girdiklerinde de kendini tutamayıp dudaklarından bir hayranlık nidası kaçırdı. Bunu duyan Altuğ alayla "Ne o? Yoksa karanlıklar prensesinin de aşkla baktığı bir şeyler mi görüyorum?" dedi. Ezgi de 'Hah Altuğ geri gelmiş! Ben de dünden beri nerede bu çocuk diyordum.' Diye düşündü içinden. O züppe lafları uzun süredir ondan duyamayınca 'Belki de Yusuf onun suratına vurunca kafasında yanlış bir noktaya denk geldi' diye bile düşünmüştü. Neyse ki sorun olmadığını görmüştü... Hala tahtalar sağlamdı.

Şans Meleğim - Kenan Doğulu

https://www.youtube.com/watch?v=H_h5MT4szko

Arabaya bindikten sonra "Arabalara özel bir ilgim var diyemem pek ama hızı ve adrenalini severim. O yüzden böyle hız yapabilen şeylere iç geçirerek bakıyorum." Diye cevap verdi Altuğ'a. Altuğ motoru çalıştırdığı an radyo devreye girdi ve Ezgi şarkıyı duyar duymaz suratını buruşturdu.

Tarabya'dan Santral'e çok yol vardı...

"O zaman kemerini bağla. Yollar boşsa, biz de uçarız." Garaj kapısı açılınca geri geri hızlı bir şekilde dışarı çıkıp arabayı sola kaydırdı. Ön lastiklere çığlık attırarak mıcırların üzerinde patinaj yaptı. Sonra anında gazı vererek bahçeden çıkmak üzere kapıya gitti.

'Acaba bu hareketlerle beni etkilediğini mi sanıyor?' diye düşündü bir an için Ezgi. Aslında biraz etkilenmişti. Hani normalde sokakta yürürken yanında giden araba, böyle gaz verip havalı bir şekilde geçtiğinde içindeki çocuğun ne kadar geri zekalı olduğunu düşünürdü. Ama araba güzel olunca biraz heyecan hoşuna gitmişti. Yani Altuğ'dan değil, arabadan etkileniyordu.

Hava soğuk olmasına rağmen arabanın üstünü açarak sahilden yola koyuldular. Şimdilik trafik akıyordu. Altuğ da fazla abartmadan hız yapıyordu. Ne de olsa sahil yolunda uçarak gitmek zordu. Ezgi ellerini kucağında birleştirmiş, hatta parmaklarını birbirine kenetlemişti. Kanalı değiştirmemek için kendini zor tutuyordu. Eğer şu araba Altuğ'dan başka birine ait olsaydı, kanalı değiştirmek için bir saniye bile düşünmezdi. Ama cesaret edemiyordu işte. Bir de üstüne üstlük Altuğ yanında keyifle şarkıya eşlik ediyordu. Gözlerini devirerek başını sağa çevirdi ve binaları incelemeye çalıştı. Ama şarkı cidden çok sinir bozucuydu ve zor dayanıyordu.

En sonunda dayanamadı ve parmakları kanal değiştirme tuşuna gitti. Ezbere bildiği Rock Fm 94,5'i açarak bir oh çekti. Alice In Chains'in, Would şarkısını duyunca derin bir oh çekti. Sabah sabah ötekisi bütün devrelerini yakmıştı. Bu ise bir sigara yakmış gibi kendisine getirmişti Ezgi'yi.

BİTMEYEN AŞK ESKİZLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin