Ve Aşk Gitti Bizden - 26. Bölüm

4.9K 421 105
                                    

12 YIL SONRA

Kafe restorandan resmen kapıyı çarparak çıktı. Annesine sadece yirmi dakika katlanabilmişti. Yirmi dakika! En son çıkarken babasından özür dileyip "Kusura bakma ama boşandığın için üzüldüğümü söyleyemeyeceğim, geç bile kaldın. Umarım bundan sonra her şey daha güzel olur." deyip, öylece çıkıp gitmişti. Ediz bu aile toplantısına gelmemişti bile. Eliz desen şaşkındı ama artık yaşları gereği bu konunun üzerine gidip kurcalamıyordu. Sonuçta annesi de babası da koskoca insanlardı...

Ezgi babasına kızıyordu, çünkü zamanında dayanamayıp her şeyi anlattığında babasının annesinden boşanmasını beklemişti. Babası ise Ezgi'yi şoka uğratacak şeyler söyleyip olayı kestirip atmıştı. Şimdi seneler sonra 'anlaşamayarak' boşanmaları çok saçmaydı. O zaman aklı neredeydi? Bu saatten sonra yeni bir düzen kurması çok zor olacaktı. Annesi zaten umurunda değildi de, babası için endişeleniyordu. Eğer seneler önce boşanmış olsaydı, şimdiye belki tekrar evlenmiş olacaktı ve rahat bir hayatı, yeni bir düzeni olacaktı.

"Neyse buna da şükür." diye mırıldandı arabasına binerken. Hemen gazlayıp evinin yolunu tutturdu.

Ozan bugün de yoktu. Günlerden cumartesi olmasına rağmen çalışmak için okula gitmişti. Zaten Ezgi de onu görmek istediğine emin değildi. Hala dün geceki kavgadan ötürü kendine gelebilmiş değildi. Dün gece ilk defa gerçekten 'evlenmek için acele mi ediyorum' diye düşünmüştü. Ezgi hiçbir zaman evlenmeye meyilli bir insan olmamıştı ama çocuk istediği gerçeğini göz önünde bularak böyle bir karara varmıştı. Evlenmeliydi... Ozan'ı seviyordu. Ozan da onu seviyordu, değer veriyordu. Sırf annesi ve çocuk konusunda anlaşamıyorlar diye...

"Salak herif!" diye mırıldandı. Ozan'ın dün geceki 'Annem konusunda yanılıyorsundur, öyle olmadığına eminim, annem seni seviyor' nutukları aklına gelmişti. Aslında uyurken bile aklından çıkmamış, bununla ilgili kabuslar görmüştü. Evlenince Nadide Hanım'la aynı evde oturduğuna dair falan korkunç kabuslar...

***

Dolaptan çıkardığı çikolatalı fındık kreması kavanozu ve çekmeceden aldığı tatlı kaşığı ile birlikte salondaki televizyonun karşısına geçti. Sinirini yatıştırmak adına yapabileceği en iyi şey buydu. Bir de şimdi Friends'in en güzel ve en komik bölümlerinden birini açarsa hiçbir şeyi kalmazdı.

Yarım saat sonra az buçuk yatışmayı başardı. Aniden kapının çalması ise boş bulunup irkildi. Elindeki yarısı boş kavanozu ayaklarını uzattığı sehpaya bırakıp kalktı. Kapının önündeki boy aynasında ağzında çikolata olup olmadığını kontrol ettikten sonra saçlarını düzeltti ve kapıyı açtı.

Nadide cadısı tam karşısında duruyordu.

Üstelik çok da sinirli görünüyordu.

"Sen kim oluyorsun da, beni oğluma şikayet ediyorsun?" Nadide Hanım o berbat sesiyle çemkirerek Ezgi'yi itmek suretiyle içeri daldı. Ezgi ayakkabılığa doğru savrulurken şok içinde salona dalan Nadide Hanım'ın arkasından baktı. Tamamen bilinçsizce kapıyı kapatıp yavaşça onun arkasından ilerledi.

"Ozan'a sana karşı saplantılı olduğumu, düğünle ilgili her şeye benim karar verdiğimi, vazoyu benim aldığımı söylemişsin! Bunu nasıl söylersin?!"

"Bunların hiçbiri yalan değil Nadide Hanım, farkındaysanız?"

"Tabii ki de düğünle ilgili her şeye ben karar vereceğim! Çünkü senin o küçük beynin, düğün denen davetin nasıl verileceğine dair en ufak bir bilgiye sahip değil! Ayrıca benim bir tane oğlum var, o evlenirken her şeyin nasıl olacağına karar vermek benim en doğal hakkım! Ayrıca vazo konusunu Ozan'a söylememen gerekiyordu. Ve de sana karşı saplantılı değilim Ezgi, senden haz etmiyorum. Bunu da Ozan'a söylemek sana düşmezdi."

BİTMEYEN AŞK ESKİZLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin