Veda Busesi - 67. ve 68. Bölümler (FİNAL)

12.3K 598 317
                                    

BUGÜN

'Türk Hava Yolları TK1823 sefer sayılı Paris yolcularının güvenlik kontrolünden geçmeleri önemle rica olunur.'

Altuğ anonsu duyabilmek için kulaklığının tekini kulağından çıkardı. Sonra telefonunun saatine baktı. Daha uçağına çok vardı ama o bir ümit dakikaları sayıyordu. Duyduğu her anonsu kendi anonsu sanıyordu.

Aslında pasaporttan geçip gidip biraz dış hatlarda alışveriş yapabilirdi. Bu kafasını dağıtırdı ama cesaret de edemiyordu. İstanbul'da geçireceği son dakikalarını, sadece onu düşünmeye ayırmak istiyordu. Aynı zamanda gitmek de istiyordu. Çok karışıktı bu durum.

İstemeye istemeye ayaklarını dış hatlara doğru sürükledi. Pasaport kontrolünden geçtikten sonra adımlarını Starbucks'a yönlendirdi. Saat gecenin on biriydi ve onun uykusu gelmişti bile. Dün gece doğru dürüst uyuyamamıştı çünkü. Sabah da erkenden Ufuk'un mezuniyet törenine gitmişti. Herkesle tek tek önceden vedalaşıp alana yalnız gelmişti. Böylece etrafında kimse olmadan sadece Ezgi'yi düşünebilecekti çünkü.

Klaus Meine kulağında 'Eğer tüm yolu baştan itibaren tekrar gitseydik, aşkımızı öldüren şeyleri değiştirmeye çalışırdım. Evet, gururunu incittim ve neler yaşadığını biliyorum. Bana bir şans vermelisin, bu son olamaz... Seni hala seviyorum, aşkına ihtiyacım var... Seni hala seviyorum, seni hala seviyorum bebeğim' derken, zaten Ezgi'den başka bir şey düşünmesine imkan yoktu. O Ezgi'yi hala seviyordu, hep sevmişti. Bu çalan da Ezgi'nin çok sevdiği rock şarkılarından biriydi... Yani bu parça her şeyiyle Ezgi'yi hatırlatıyordu...

Kahvesinin hazır olmasını beklerken şarkıyı sürekli başa alıp mırıldanarak söylemeye devam etti. Uçağa binip ardından Londra'ya ayak bastığı an onun adını bile anmamaya kendi kendine yemin etmişti. Son saatlerinin tadını böyle çıkarıyordu.

Adam kahvesini verdiğinde, pek insan kalabalığının olmadığı sakin bir taraflara giderek banklardan birine oturdu ve tablet bilgisayarını çantasından çıkardı. Daha açar açmaz ekranda en son açık bıraktığı fotoğraf karşısına çıkınca bir iki saniye fotoğrafa baktı. Ezgi'yle beraber çektirdiği milyonlarca güzel fotoğraftan biriydi. Gene fazla bakamayıp ekranı kapattı. Bu sefer de dinlemek için Guns'n Roses'ın This I Love'ını açtı. Gözlerini kapatıp poposunu oturduğu yerde kaydırdı ve başını arkaya yasladı.

"Kimi kandırıyorsun ki? Ömrünün geri kalanı boyunca rock müzik dinleyeceksin ve her rock çalışında Ezgi'yi düşüneceksin. Cambridge'de de onu unutamayacaksın."

Beyninde duyduğu sesle bir an da gözlerini açtı. Yanında oturup kendisine gülümseyen adamı görünce resmen oturduğu yerden havaya zıpladı. Gözleri şaşkınlıkla büyürken deyim yerindeyse götü uçukluyordu.

Bu herif nereden çıkmıştı böyle? Yoktan var olmuştu herhalde çünkü geldiğini hiç görmemişti. Etrafı da bomboştu. Bi de pişmiş kelle gibi sırıtıyordu herif. Şaka gibiydi.

Kulaklığının tekini çıkarıp doğruldu. Çünkü bu adamda bir tuhaflık vardı... Adam ciddi şekilde...

Kendisine benziyordu!

"I hoped she'd never leave me

Please god you must believe me

I've searched the universe

And found myself

Within' her eyes"

Şimdi de adam ezbere şarkıyı söylüyordu.

"Kafayı yiyorum galiba." Diye söylenerek ensesini ovaladı.

"Yok yok yemiyorsun. İlk Ezgi geldiğinde ben de senin gibi düşünmüştüm. Ama mümkünmüş. Zaten araştırdım ben bu boyutlar arası yolculuğu, mümkün diyorlar. Hatta benim yaşıma geldiğinde haberlerde görürsün, birkaç seneye bulmuş olacağız deyip deyip duruyorlar. Ama biz gizli bir şekilde bilim adamlarından önce keşfettik bile."

BİTMEYEN AŞK ESKİZLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin