67

709 79 67
                                    

🌌

[56. bölümden on yedi sene bir ay sonra]

Tony Stark kendi çalışma odasındaydı. Ellerini belinin arkasında birleştirmiş geniş odanın içinde yavaşça dolaşıyordu. Tüm hayatını özetleyen bir anı odasıydı burası aslında. En azından Tony öyle düşünüyordu.

Hayatının ilk yarısını çok yanlış geçirmişti. Umursamaz davranarak, etrafındaki insanları uzaklaştırarak, yaptığı eylemlerin sonucunu düşünmeyerek... En önemlisi kızının varlığını bilmeyerek! Hayatı öylesine boş geçmişti ki, hayatının ilk yarısını hatırlamaya çalıştığından her şey fazlasıyla renksiz ve duygudan uzaktı.

Diğer yarısı ise cennetin ta kendisi idi. Kraliçesinin, kızının, nefes alma sebebinin varlığını öğrendiğinde o renksiz ve duygusuz hayatı gerçek bir hayat gibi hissettirmeye başlamıştı. Gözünün alamayacağı kadar rengi kucaklamış ve tatmadığı duyguları tatmıştı. Nasıl baba olunacağını öğrenmişti. İyi bir baba ve adam. Kızı sayesinde gerçekten nefes aldığını hissetmişti. Onun yanında iken aldığı nefes bile farklıydı. Gülüşüyle dünyası aydınlanıyordu, gecenin en karanlık saatinde olsa bile!

Tony evrenin en şanslı babası olduğuna dair karşısına çıkan herkes ile iddiaya girebilirdi. Öyle olduğunu biliyordu. Leda'nın kendi kızı olduğu için en şanslı babaydı. Bazen onun gibi harika bir kız çocuğuna sahip olmayı hak etmediğini düşünüyordu ama sahipti ve bunun tadını çıkarmaya odaklanması, bu şansının karşılığı olarak ona en iyi hayatı vermesi gerektiğine karar veriyordu.

Ayrıca hayatının en iyi kısmı Leda'nın kendisine verebileceği en büyük hediyeyle de sanki mümkünmüş gibi daha da güzelleşmişti. Daha doğrusu hediyeler. En iyi kucaklaşmaları ve en iyi öpücükleri veren iki torunu ile Leda onu evrenin en şanslı babası yapmışken bir de en şanslı büyükbaba hitabını da kendisine kazandırmıştı.

Yaşlı yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı. Bakışları çalışma odasının duvarlarında idi. Masanın hemen arkasında, tam orta duvarda kendi başarıları bulunuyordu.

Tabii Tony için önemli olanlar bu duvarda değildi. Adımları sola doğru döndüğünde Leda'nın hafifçe kameraya gülümsediği, ilk mezuniyetinde çekilmiş bir fotoğrafı vardı. Altında ise ilk diploması. Diplomaların sonu gelmeyecekmişçesine koca duvarı kaplıyordu zaten. Sertifikaları da öyle. Ödülleri, icatları, çalışmaları, yazdığı makaleleri... Leda'nın başarı dolu hayatı Tony'nin en çok vakit geçirdiği odayı süslüyordu. Tüm o çerçevelenmiş belgelerin arasında hayatının en önemli evrelerinin fotoğrafları da vardı. İlk mezuniyeti, ailesi olan ekip ve babası ile kutladığı ilk doğum günü, ilk zırh giyişi, bulunduğu ilk Stark Expo açılışı, Revlis'le oynadığı unutulmaz anlar, evlendiği gün, Bucky'le ve hamileliğinden birkaç kare, elbette babasıyla ve birlikte yaptığı zırhlar üzerinde çalışırken çekilmiş onlarca fotoğraf. Hepsine gururla ve tarifi olmayan bir mutlulukla bakıyordu Tony.

Gülümsemesi daha da genişlerken arkasını döndü. Karşı duvarda ise torunlarının başarıları vardı. Leda'nın bebekliğini, çocukluğunu göremediği için yaşadığı üzüntüyü ona unutturan ve o açığı kapatan ikizlerdi. Duvarı o ikisinin bebeklik fotoğrafları, çocukken çizdikleri resimler, büyükbabalarına yazdıkları sevgi dolu özel mektuplar, diplomaları, gelecek için hayallerini açıklayan çalışmalarının orijinal belgeleriyle doluydu.

Tony özenle çerçevelenmiş her bir belgeye ve fotoğrafa baktığında o anlar gözünde kolayca canlanıyordu. O an hissettiği inanılmaz duygular yeniden bedenini sarabiliyordu.

"Kahramanım?"

Tony anılarında canlanan o güzel gülümsemeyi görerek kollarını çalışma odasına giren, muhteşem bir kadın olmuş kızına açtı.

Barnes | My Precious Gem 🌌Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin