18

4.7K 354 234
                                    

🌌

Tüm olayların ardından güzel bir duş ve iyi bir uyku Leda Stark'ı kendisine getirmiş, bir savaşı daha başarıyla geri püskürtmelerinin ardından huzura ulaştığını hissetmişti.

"Günaydın, kraliçem."

Kızının sol kolu üzerinde yatmış olan Tony gözlerini ovarak sırt üstü döndüğünde Leda onun yanağına sulu bir öpücük bırakmıştı.

Dün gece Tony'nin yaptığı uzun konuşmadan sonra, bu konuşma Asgard'a gidişiyle ilgili değil fakat Leda onun hakkında konuşmaktan daha memnun olabilirdi çünkü babası tüm gece boyunca artık eskisi kadar birlikte uymadıkları hakkında konuşmuştu ve karanlık çöktüğünde ise kazanan taraf olarak kızıyla uyumuştu. Leda büyümüştü, kendisi ise yaşlanıyordu ve Bucky'i öğrendikten sonra her an yuvayı terk edecek bir yavru gibi kızının peşinden koşma isteğine karşı koyamıyordu. Leda'nın bir ilişkisinin olmasını istemiyordu. Stark kulesini terk etmesini ya da kalbine kendisi dışında, bir de Peter hariç, birini almasını da istemiyordu.

Tony'nin yüzüne yerleşen üzgün ya da kızgın, belki de biraz düşünceli ifâdeden, ki Leda daha gözlerini yeni açmıştı ve bu da inceleme/analiz etme yeteneklerine odaklanmasını zorlaştıran bir ayrıntı idi, hiçbir şey anlamayarak derin bir nefes aldı.

"Bugün ne yapıyoruz?" diye sorguladı. Aşırı boğuk çıkan sesini umursamayarak yatakta yüz üstü dönüp yastığına gömülmüştü. "Açıkçası ben pek bir şey yapmak istemiyorum ama senin plânın vardır."

Tony yatağın içinde dönüp duran kızını bir süre izledi. Leda'yı bu şekilde gördüğü zamanlar oldukça nadirdi. Fazlasıyla yorgun bir şekilde, ki Leda'nın yorulma ihtimali epey düşüktü, aşırı boğuk bir ses ve dağınık saçlarıyla yataktan çıkmak istemediği zamanlardan birindeydi. Böyle zamanlarda onu yataktan çıkarmak ve bir şeyler yaptırmak zor olurdu ama Tony'nin en sevdiği zamanlar da genelde buydu. Kızıyla tüm gün film izler ve saatlerce ona sarılırdı.

Bu sıralar ihtiyacı olan tek şey kızının bu nadir zamanına denk gelmek olan Tony yataktan çıkarak güzel bir kahvaltı hazırlayacağını, kendisi gelene kadar birkaç film seçip ardından biraz daha uyuklamasını söyledi.

"Bana uyar."

Diyen Leda film seçme işini hiç de umursamadı ve yastığa daha da gömülerek gözlerini kapattı. Tony onun bu hâllerini seviyordu ama Leda üzerinde bir ağırlık varmışçasına tüm gün yatmak konusunda kararsızdı. Bazen aylaklık etmekten memnun oluyordu. Bazen ise boşa vakit geçirdiğini düşünüyordu. Dudaklarından sağlam bir küfür çıkıp sessiz odayı doldurduğunda düşünmek yerine uyuklamaya devam etmesi gerektiğine karar vererek kaslarının gevşemesine izin verdi ancak henüz birkaç dakika geçmeden odaya biri girdi. Babası olmadığını biliyordu. Hafifçe atılan adımlar ve sesli nefes alışverişlerini duyarak gelenin Peter olduğunu anlarken kalkmaya tenezzül etmedi.

"Leda?" Peter yatağın ucuna yavaşça oturup beyaz çarşafa yayılan altın sarısı tutamları kenara çekti. "Uyanık mısın, kardeşim?"

"Maalesef."

"Uh, ölü günündesin!"

Leda Stark'ın ne kadar çok çalıştığını, bir dakika bile boş durmaktan haz etmediğini herkes biliyordu fakat çok nadir de olsa yatakta kalmak istediği zamanlar olurdu. O zamanlar da Peter şoka uğrayıp buna 'ölü gün' diyordu çünkü Leda Stark'ın aylaklık etmesi onun için gerçek kıyametin en yıkıcı habercisiydi!

"Hı-Hm."

"Pekâlâ, seni rahatsız etmeyeceğim ama bir mektubun var. Onu getirdim."

"Mektup mu?" diye sorguladı, Leda. "Teknoloji çağındayız! Hangi geri kafalı piç mektup yollar ki? Yoksa, hükümet tarafından yargılanacak mıyım? Yine! Mahkeme mektubu mu o? Eğer öyleyse o mahkemeyi ateşe vereceğim. Sikerim böyle işi! Bu kaçıncı yargıla-"

Barnes | My Precious Gem 🌌Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin