🌌
Genç kadın, tüm dikkatini laboratuvarındaki cihazların geliştirilmesine vermiş yaşıtına ilerledi. Dış dünya ile iletişimi tamamen kesmiş gözüküyor. Yanı başına gelmesine rağmen onu fark etmemişti.
"Hey."
"Oh, Bast aşkına!" Yerinden sıçrayan diğer genç kadın renk yelpazesi üzerinde epey çalışılmış, netliği kusursuz olan holograma döndü. "Beni böyle korkutmaktan ne zaman vazgeçeceksin?"
"Seni korkutmak için hiçbir çabam yok." Leda, kendi laboratuvarında gezerken hologramı da hareketlendi. "Kendini cihazlara çok kaptırıyorsun."
"Bunu bana bir Stark mı söylüyor?"
"Bebeğim, ben birçok işi aynı anda yapabiliyorum. Yeni bir icat üzerinde çalışırken senin için piyonada eşsiz bir parça çalabilirim."
"Çok isterim. Bir gün hologramını değil, gerçeğini laboratuvarıma getirmelisin. Böylece bana marifetlerini gösterirsin."
"Bu hafta içinde orada olacağım, Shuri ve marifetlerimi sana çok yakından göstereceğim."
En son bir araya gelmelerinin üzerinden hatırı sayılır derece zaman geçmişti. Wakanda'dan, doğrusu laboratuvarından pek çıkmayan Shuri için güzel bir haberdi.
"Konuşacak, tartışacak ve tasarlayacak o kadar çok şey var ki... Ne kadar kalacaksın?"
"Aslında en fazla beş gün." Shuri'nin etrafında dolaşan hologram ellerini iki yana açarak omuz silkti. "Umarım, hepsini kısıtlı zamana sığdırırız çünkü benim de konuşmak, tartışmak ve tasarlamak istediklerim var."
Shuri yeniden ve yeniden geliştirdiği uzaktan etkileşimli Kimoyo Topları'nın olduğu masadan kalkıp hologramın karşısına dikildi.
"Haberleri izledim. Beladan yeni kurtulduğunu gördüm. Biraz dinlenirsin diye düşünmüştüm."
"Az önce belirttiğin gibi; ben bir Stark'ım. Biz dinlenmenin kelime anlamını bilmeyiz."
Leda sandalyesine kurulurken hologramı da Shuri'nin etrafında dolaşarak onun sandalyesine kuruldu. Yüzünde sakin ancak bir o kadar da kararsız bir ifade geziniyordu. Eh, Wakanda'ya gidecek olma nedeni de kararsızlığı sayılırdı.
İnsanların ihanetine ve nefretine mâruz kalmasına rağmen onlara yardım eli uzatmak isteyişine engel olamıyordu. Bulduğu tedaviyi kendisine saklayacak değildi, hem de dünyada tek umudu Leda Stark olarak gören birçok insan bulunurken. Her gün mesaj kutusuna düşen metinlerin ve Stark kulesine gelen mektupların ardı arkası kesilmiyordu. Basın toplantısından dünyaya armağan ettiği her eylemini geri çekmişti. Teknolojinin gerilemesi önemli değil ancak bulduğu tedaviyi paylaşmama fikri beyninin en ücra köşesinden çıkıp düşüncelerini ele geçirmişti. Ne mantıksal ne de duygusal olarak bunu yapamazdı. Bundan dolayı Stark kulesini bir tedavi merkezi hâline getirmek istiyordu. Hastalarının tedavi sürecinde kalıp daha rahat gözlemlenebileceği bir nokta olacaktı. Aynı zamanda tedavinin başka bir bölgede de bulunmasından yanaydı. Böylece milyonlarca cana mal olan bu hastalığı dünyadan silmek için biraz daha ivme kazanmış olacaktı.
Tabii, tedavinin emanet edileceği güvenilir kişilere de ihtiyacı vardı. Mesela Wakanda'nın ilk Uluslararası Sosyal Yardım Merkezi gibi. Şüphesiz Kral T'Challa güvenilir idi. Merkezi yöneten Nakia ve elbette yakın dostu Shuri de öyle.
"Biri mi geldi?"
Shuri, Leda'nın hologramı aniden sola döndüğünden dolayı bunu sorgulamıştı. Genç kadının bakışlarının aşkla dolu oluşuna bakılır ise birinin geldiği, gelen kişinin de Bucky olduğu açıktı. Zaten Leda'nın onaylaması ve daha sonra konuşabileceklerini söylemesi geç olmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Barnes | My Precious Gem 🌌
FanfictionAvengers kulesine bir Stark yetiyordu. Zekâsıyla, egosuyla, şikayetleriyle ve durmayan çenesiyle bazen fazla bile gelmekteydi. Onun kadar zorlu bir insan, kendi genini taşıyan birinden başkası olamaz. ☄ Metal kollu adam, kalbinin sınırlarını hırçın...