52

3K 258 245
                                    

🌌

"Bunlar da ne?"

Rhodey, kulenin yıkılmış olduğu ve onun yerine bu donanımlı üsse geldikleri gerçeğine alışamamış iken kendileriyle ilgilenen iki robotun şokunu atlatmak zorunda kalmıştı. Yürüyemeyecek olmasının verdiği sıkıntıyla nasıl baş edeceğini de bilmiyordu. Dostundan, Tony'den bir haber yoktu ve Leda medikale giden tüm yolları kapatmıştı. Şimdi ise robotlardan biri hissiz bacaklarına bir şey yerleştiriyordu.

"Kemiklerinizi destekleyecek bir mekanizma. Patron tasarladı."

"Leda'dan mı bahsediyorsun?" Sevdiği kadının konusu geçtiği an o tarafa dikkat kesilen Bucky kaşlarını çattı. "Bir dakika bile olsun medikalden çıkmaz iken bunu ne ara yaptı?"

"Medikalde iken taslağı hazırlayıp benim işletim sistemime iletti, Bay Barnes. Ben de taslağa göre parçaları birleştirdim." diye açıklayan Jocasta ekledi. "Ayrıca Bay Banner'ın yaşadığı karmaşayı da sonlandıran oydu. Proje 66D6 ile Hulk'un baskınlığını bir süre engelledi."

"Proje 66D6'da ne?"

"Ah..." Wanda parmakları arasında oynattığı kızıl sisleri durdurdu. "Uzun hikâye."

Bruce merak içinde yeniden sordu. Hulk'un baskınlığını engellemek kendisi için hayalden farksızdı. Leda'nın bunu uzaktan başarmış olması kulağa gerçekdışı geliyordu. Natasha, Bruce'a bakarken ağrıyan göğsüne yaslanmış Orina'nın başını okşayarak kalkmasını sağladı. Ne olduğunu öğrenmek istiyordu ve bu ciddi bir konuşma olacaktı, Orina'nın duymasını istemediği şekilde bir konuşma.

"Bizim konuşmamız gereken şeyler var, birtanem." diyerek kızını kucağından indirdi. "Neden Revlis ile oynamaya gitmiyorsun?"

"Anne!"

Orina minik elleriyle Natasha'nın ağzını kapattı. Bir anlığına gözleri salonda gezindi. Leda teyzesi burada olmayabilirdi ama o her daim konuşulanları bir şekilde duyardı.

"Revlis'ten bahsetme. Teyzemi üzebilirsin!"

"Neden?" Natasha, kızının kısık sesine karşı şaşırarak Leda'ya herkesten daha fazla yakın olan Bucky'e baktı. "Revlis'e ne oldu?"

Bucky omuzlarını düşürdü. Tek istediği şey sevdiği kadının yanında olabilmekti fakat o herkesi kendinden uzaklaştırmayı ya da doğrusu, kendisini herkesten uzaklaştırmayı başarıyordu.

"Uzun hikâye."

Görünüşe bakılırsa Bucky'nin de konuşası yoktu. Nefes almak bile kendisine zor geliyordu. Yapmak istediği tek şey duvarı tekmelemekti. Medikale açılan bir delik oluşturmak ve Leda'ya ulaşmak. Onu görmeliydi. Nasıl olduğunu bilmeliydi. Gözlerinin içine bakmalıydı ve ona her şeyin iyi olduğunu söylemeliydi.

"Your savior is here!"*

Bucky genişleyen gözleriyle asansöre döndüğünde Tony'nin kolunun altına girmiş Leda'yı gördü ve ciğerlerindeki sıkıntı dolu hava boşaldı. Kahverengi gözlerinin kızarmış olması önemli değildi. Ayaktaydı. Dağılmamıştı. Gülüyordu, gerçek bir şekilde.

Sonunda birlikte olduklarını bu tabloyu görmenin sevincini hissedebilen Leda huzurla gülmeye devam etti. Bakışları herbirinin üzerinde dikkatle gezindi. Mekanizmayı doğru sıkması için Jocasta'ya laf atmayı da ihmâl etmedi. Babasını boş kalmış tekli koltuğa oturttu. Ark reaktörünün olması gereken yere taktığı, adamın organlarının durumunu kontrol etmesine yarayan manyetik rezonans görüntüleme çipini sistemle ilişkilendirdikten sonra Bucky'e ilerledi. Odaya çıkarak uyumak istiyordu ancak biraz burada kalmak, aile üyelerinin iyi olduğunu görmek hoşuna gidiyordu.

Barnes | My Precious Gem 🌌Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin