46

3.3K 260 227
                                    

🌌

"Neden kimliğini itiraf ettin?"

Bucky Barnes, yanında oturduğu sevdiği kadının hâlâ yumruklarını sıkıyor olmasına rağmen sakin, aslında pek de sakin değildi ve korkutucu bir tınıyla harmanlanmıştı, çıkan sesi eşliğinde sol tarafa döndü.

Sorunun muhattabı olan Peter ise basın toplantısının gerginliğini Leda kadar taşıyan diğer kişi olarak bacağını sallamayı kesip kardeşine döndü.

"Kimliğimi ailemi koruma amacıyla saklıyordum ve şimdi de, yine ailemi koruma amacıyla itiraf ettim." Peter arabada biraz öne eğilip Leda'ya daha rahat bakabildi. "Orada seni korumalıydım, kardeşim çünkü yeterince üzüldün, çabaladın ve savaştın. Artık kendini düşünme vaktin geldi."

Leda bunun üzerine hiçbir şey söylemedi. Tepki de vermedi. Haklı bulduğundan değildi. Peki, belki de buluyordu çünkü dünya için yapabileceklerinin en üst seviyesindeydi. Gerçekten kendisini düşünme vakti gelmişti. Kendisini ve çocuğunu? Evet. Daha dikkatli olmasının da vakti gelmişti. Bu nedenle sessiz kaldı. Happy'nin kullandığı arabanın yaklaşık yarım saat içinde kuleye ulaşacağını biliyordu. Derin bir nefes aldı ve Bucky'nin metal koluna başını koyarak gözlerini kapattı. İstediği yegâne şey buydu. Sessizlik ve huzur. Henüz yirmi beş yaşında olmasına rağmen bu kadar çöküşte olması, dibe batması ruhunu daraltıyordu.

Bucky metal kolundaki ağırlığa baktı. Altın sarısı saçların soğuk kolunu ısıtışını hissediyordu ve bu içini de ısıtıyordu ama yorgunluğun getirdiği uykunun kadının gerginliğine çare olamayışı kendisini huzursuz ediyordu. Bedenine yaslanmış bedendeki kasların bu kadar gergin olması hiç iyi değildi. Bucky gerginliği biraz olsun dağıtmak amacıyla gerçek elini kadının saçlarına yönlendirdi. Saç diplerinde parmak uçlarını gezdirdi yavaşça. Yumuşak tutamlar aracın açık olan camından içeri dolan esintinin yönüyle Bucky'nin bileğine dolanıyordu. Bu yumuşak dolanış da adamı gülümsetiyordu. Ufak bir ayrıntıydı ama yine de çok güzeldi. Parmak uçları ensesine doğru inip saçların dağılmasına sebep oldu. Oysa basın toplantısına girmeden önce kadının saçlarını yapan kendisi idi. Aslında bu yapmayı sevdiği şeylerden biriydi. Leda'nın saçlarını yapmak, oynamak, dokunmak, hissetmek, hatta koklamak tanrının Bucky'e bir hediyesiydi ve Bucky de hediyenin farkında olarak hâkkını vermeye çalışıyordu.

"Patron, sisteme yönlendirilen yeni bir mesajınız var. Kim tarafından olduğu bilinmiyor ancak önceki mesaj ve yeni mesajın içeriği karşılaştırıldığında kesin olarak Matthew Lcopre'dan geldiğini söyleyebilirim."

Leda, Bucky tarafından kullanılmaz hâle getirilen nano-teknoloji zırhının yerine kullanmak için başka bir zırh taşımaya başlamıştı ancak bu sefer onu derisinin altında saklamıyordu. Kırılan sağ bileğindeki alçıyı söküp kemiklerin kaynaması için Bruce'un çalışma odasını yerle bir etmişti. İstediğini elde ederek tedavisini hızlandırmış, hemen ardından kol saati gibi iki bileğinde de bulunan mekanizmayı kuşanmıştı. Şimdi de o mekanizmadan şoför koltuğunun arkasına yansıyan bir hologram duruyordu.

Açılmak için hazır bekleyen mesaja kısa süreliğine bakan Bucky, Peter'la göz göze geldi. Leda için duydukları ortak endişe görülmeye değerdi.

Leda ufak bir hareketle sağ bileğindeki mekanizmaya dokunarak hologramı kapattı. Tabii bu sırada mesajı kuleye geçince hatırlatmasını isteyerek oldukça yaratıcı birkaç küfür etmeyi de unutmamıştı.

Bucky mesajı görmek için acele etmiyor oluşuna inanmakta zorlandı ancak bir yanı memnundu da. En azından arabada bir olay yaşanmayacaktı. Bu sırada bakışları Leda'nın sağ bileğine takılmıştı. O kadar olay arasında kırdığı bileğin, hâlâ vicdan azabı çekerek kendisini suçluyordu, ne zaman ve nasıl iyileştiğini anlamaya çalıştı fakat bunu gerçekten merak ettiğinden değil, Matthew Lcopre'un mesajını düşünmemek adına yapıyordu. Zaten bu kadar hızlı iyileşmenin tek açıklaması Leda'nın Bruce ile yaptığı deneylere dayanıyordu.

Barnes | My Precious Gem 🌌Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin