🌌
"Nasıl?"
Leda'nın kaşları hafifçe havalandı. Zihin taşına sahip bir android olan Vision'un bile hatırlamadığı bu ayrıntının Wanda tarafından hatırlanıyor olması olayları anlamdırmak ve arkasındaki kişiyi bulmak için önem teşkil ediyordu.
"Emin değilim... Cihazı çalıştırdıklarında beyin fonksiyonlarımı kontrol etmeye çalıştım." İnce parmaklarını şakaklarında gezdirdi. "Bana öğrettiğin gibi."
Wanda Maximoff olağanüstü güçlerini hâlâ keşfetme yolunda olduğundan dolayı her daim yeni şeyler öğrenme isteğiyle çevresindekilerle sohbet etmekteydi. En çok da Leda Stark ile. Onun mentalist yetenekleri Wanda'nın da işine yaramaktaydı. İnsanları okumak, anlamak ve manipüle etmek zordur ancak Leda bunu kolayca yapabiliyordu. Çevresel etkenler, karşısına aldığı insanın içinde yaşadığı kalıplar asla kendisine engel oluşturmuyordu. Konuşması, kelime seçimi ve vurgularıyla insanların zihnine hükmediyor oluşu inanılmazdı. Bazen konuşmasına bile gerek kalmıyordu. Kısaca Wanda'nın güçleriyle yaptıklarını o varoluşuyla hallediyordu. Bu sebepten ötürü Wanda ondan birkaç şey öğrenmişti. Kendi zihnine hükmetmek bunların başında yer alıyordu. Başında yer almasına rağmen en zor kısım da bu idi çünkü Leda kendi zihnini o kadar iyi kullanmaktaydı ki, Wanda ona yetişememişti. Leda kalp ritmini kısa süreliğine durdururken ya da çektiği acıyı hafiflettirken Wanda henüz düşüncelerine yön veriyordu ama öğrenme sürecinin zorluğu onu daha da güçlendirmişti ve sonunda başarıya ulaşmıştı. Tam da Leda'nın öğrettiği gibi zihninin tüm eylemlerini kontrol edebilmişti.
"Hangi cihazı?"
"Senin cihazın, Leda. Yok etmen gerektiğini söylediğim cihaz."
Leda başını iki yana sallarken göğsüne acı veren bir nefes aldı. Bunun mümkün olmadığını daha ne kadar tekrarlayacağından emin değildi. Mümkün olduysa bir kanıt gösterilmeliydi. Anlamdırmaya çalışmak sinir sistemini yıpratıyordu.
"Sana imkânsız gibi geldiğini biliyorum."
"Anlamıyorsun, Wanda."
"Gör-"
"Bak, bir şekilde cihazın yapım aşamalarına ve teknik bilgilerine ulaştıklarını varsayalım. Sistemi kopyalayarak ya da bir şekilde kuleye giriş sağlayarak... Bu mümkün değil. Kusursuz bir koruma programım ve dört tane yapay zekâm var ama bir şekilde olduğunu varsayalım, tamam mı?
Yine de o cihazı çalıştıramazlar! O cihaz... O icat benim. Çalıştırmak için bana ihtiyaçları var ç-"
"Sorun da burada!" diyerek Leda'nın sözünü kesti. "Sana ihtiyaçları olduğunu biliyorum. İcadını korumak için hangi önlemleri aldığını öğrendim ama Leda... Orada- içeride sen de vardın."
"Ne?"
"İçerideydin. İcadının tam yanında duruyordun. Onu sen çalıştırdın."
Durumun mümkün olmadığını hırsla anlattığı sırada yüzünde yer edinen o sert ifade aniden dondu. Wanda, elleri arasında duran ellerin bir anlığına titrediğini hissetti. Genç Stark'ın dudakları cevap vermek için açıldı ancak sesi çıkmamıştı. Ne söyleyebileceği konusunda karar veremezken her daim olduğu gibi zihni ihtimaller ile dolmuştu.
"Bekle- ne? N-Na-" Gözlerini sıkıca kapatarak alnına saplanan acıdan kurtulmaya çalışırcasına başını iki yana salladı. "Nasıl?!"
"Bilmiyorum, Leda ama oradaydın."
"Klon mu? Şekil değiştiren? Ya da Skrull?"
"Skrull da ne?"
Leda'nın bu duruma inanmadığı hareketlerinden anlaşılıyordu. Tedirgin edici bir gülümseme vardı yüzünde. Her an ortalığı dağıtabilecek gibi görünüyordu. Wanda bir anda söylediğinden dolayı kendisini suçlu hissetti. Gördüklerini ilk olarak diğerleriyle paylaşıp sonrasında Leda'ya anlatması gerektiğini yeni akıl ediyordu ve düşünmeden hareket ettiği için pişmanlık çekmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Barnes | My Precious Gem 🌌
FanfictionAvengers kulesine bir Stark yetiyordu. Zekâsıyla, egosuyla, şikayetleriyle ve durmayan çenesiyle bazen fazla bile gelmekteydi. Onun kadar zorlu bir insan, kendi genini taşıyan birinden başkası olamaz. ☄ Metal kollu adam, kalbinin sınırlarını hırçın...