🌌
"Patron, Bay Barnes ile iletişimim koptu."
Leda Stark, Avengers kulesinde bulunan ofisinin geniş camlarının önüne çektiği sandalyesine oturarak acıyan başını ovmayı sürdürdüğü sırada verilen bilgiyle kaşlarını çattı.
"Bekle- ne? Bucky kulede değil mi?"
Orina nedeniyle günler sonra uyuduğu uykudan kalktığı sırada Bucky'nin odada olup olmadığına dikkat etmemiş, uykusuna dönemeyeceğini bildiğinden dolayı da onu düşünmeksizin ofisine inmişti. Clint'in de hiçbir şey söylememesinden dolayı konudan habersizdi.
"Hayır, patron. Revlis'i zehirleyen John Kebsan'ın peşine düşmek adına kuleden ayrılmıştı."
"Bunu bana daha erken rapor etmen gerekirdi, Friday."
"Bay Barnes görevi sırasında bir sorunla karşılaşmadı. John Kebsan'ı ve önemli birkaç bilgi buldu. Buldukları şu an kuleye ulaştı ancak kendisi görev yerini terk etmek üzereyken bulunduğu binaya tanımlanamayan bir konumdan yapısı bozulmuş elektromanyetik dalgalar yönlendirildi."
Oturmakta olduğu sandalyeden bir hışımla kalkan Leda geniş camların ona sunduğu göz kamaştırıcı manzaradan uzaklaştı.
"Proje 66D6'nın sebep olduğu dalgalar mı?"
"Evet, patron."
Aceleyle asansöre ilerleyen Leda'nın küfürleri sessizliğini koruyan katta yankılandı. İcatın biri tarafından üretildiği ihtimali ortaya çıktığından beri endişe duyduğu şeylerden biri Bucky'nin bu durumla karşı karşıya kalmasıydı. Önceden zihni programlanan birinin yeniden bunu yaşamasına sebep olabilirdi ve artık Bucky sadece ailesi gibi gördüğü ekibin bir parçası değil, aynı zamanda sevdiği adamdı.
Doğrusu Proje 66D6'yı yaratırken onu göz önünde bulundurmuştu. Uygun frekanstaki elektromanyetik dalgaları yönlendirmek için ince bir ayar, ek olarak Leda'nın kendisine özgü çalışma prensibinin sebep olduğu bazı komplike işlemlerin çözülmesi gerekiyor. Bu zor bir işlemdi ve seneler önce Bucky'nin zihnine yönlendirdiği özel beyin dalgalarını aşmak da eşit miktarda zorluydu ama Proje 66D6'yı kullanmayı bilmeyen birinin elleride her şey olabilirdi.
İhtimallerin fazlalığı kadının başındaki acıyı arttırırken sonunda icatının yanına ulaşmayı başarmıştı.
"Bucky'nin konumu?"
"Kuleye giriş yaptı, patron."
"Durumu?"
"Kulenin girişinde yapılan otomatik kontrolde iyi gözüküyordu. Görev yerine yönlendirilen dalgalar oldukça kısa sürdü. Etkilendiğinden emin değilim, patron."
"Yeterince ihtimal var, Friday. Daha fazlasını üretmene ihtiyacım yok!"
Bucky'i endişe duyduğu şekilde görmeyi hayal bile etmek istemeyen Leda önlemini almak zorunda olduğunu bildiğinden dolayı icatını çalıştırmak için gerekli işlemleri yapmaya koyulduğu sırada çalışma katında duran asansörü duydu. Retina taraması yapmak üzere iken başını kaldırıp açılan kapıya baktı.
"Bucky?"
"Who the hell is Bucky?"*
Leda'nın nefesi boğazında takıldı. Gözleri izlemekten her daim zevk aldığı mavi irisleri ele geçiren boşluğu fark ederek genişlemişti ve o boşluğa, sertleşen yüz hatlarına bakılır ise endişe duyduğu ihtimali durdurmak için geç kalmıştı. Yine de retina taramasını gerçekleştirerek en az hasarla bu duruma son verebilirdi ancak Bucky aralarında bulunan kısa mesafeyi hızla aşarak boynuna yapışmıştı. Ayakları zeminden ayrılırken onunla mücadele etmek istemediğinden dolayı tek yaptığı şey ağırlığını Bucky'e karşı kullanarak bacaklarını havaya kaldırmak ve kusursuz bir dönüşle metal kolu büküp boynunu kurtarmak oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Barnes | My Precious Gem 🌌
FanfictionAvengers kulesine bir Stark yetiyordu. Zekâsıyla, egosuyla, şikayetleriyle ve durmayan çenesiyle bazen fazla bile gelmekteydi. Onun kadar zorlu bir insan, kendi genini taşıyan birinden başkası olamaz. ☄ Metal kollu adam, kalbinin sınırlarını hırçın...