🌌
"O mekanizmanın oraya ait olmadığının farkında mısın?"
"Bu benim tasarımım, çocuk! Benden iyi bilmene imkân yok."
"Yirmi beş yaşında olup hâlâ kraliçeden çocuğa düşebilmenin nasıl mümkün olduğunu anlamakta zorlanıyorum ama o mekanizmayı F5 kısmına yerleştirirsen iticiler çalışmaz. Onun yeri P9 olmalı."
"İstediğin yaşa gelebilirsin ama her zaman çocuğa düşeceksin. Aynı zamanda onun yeri P9 olursa elektirik akımı oluşmaz."
"Oluşur."
Diyerek mekanizmaya uzandı. Yeni zırhlarının, kaçıncı Mark olduğu hakkında fikirleri bile yoktu, birleşmek için beklediği geniş çalışma masası etrafında dönmek zorunda kalarak P9 bölümüne gelmişti.
"Hayır, oluşmaz."
"Evet, oluşur."
"Büyükler konuşuyor, çocuk. Tasarımıma müdahele etme." Mekanizmayı kızının elinden alarak kaynak makinesini açtı. "Sana haklı olduğumu kanıtlayayım. Aslında, haklı olduğumu hâli hazırda biliyor olmalısın ama inatçının tekisin."
"İnatçı mıyım? Acaba bu huyumu kimden almış olabilirim?!"
"Bilmiyorum. Benim kadar kusursuz bir baban varken ve harika huylarımı kendine alabilme şansına sahip iken hangi aptaldan bu huyu edindiğin hakkında bir fikrim yok."
"Elbette yoktur. O aptalı her gün aynada gördüğünü bilseydin, sanırım delirirdin."
"Ben inatçı değilim. Sadece her daim haklıyım."
"İticiler çalışmadığında ve sen kocaman zırh ile yeryüzünde koşmak zorunda kaldığında sana el sallayacağımdan emin olabilirsin, baba."
"Beni o hâlde bırakmayacağını herkes biliyor, kraliçem. İnan bana! Tüm dünya biliyor. Gerekir ise derinin altında bulunan mekanizmayı söküp zırhını bana verirsin. Tabii, bunu sakın yapma ama blöf de yapma. İşe yaramıyor."
Gözlerini abartılı bir biçimde deviren genç kadın, babasının haklı olduğunu biliyor ve bu nedenle cevap veremiyordu. Babasına herhangi bir şey olduğu zaman 'Ben demiştim!' diye böbürlenmeyi beceremez, anında yardıma koşardı. En büyük zaafına karşı alaycı tavrını takınamıyordu ama şikayetçi de değildi.
"Oh." İç geçirerek çalışma masasına baktı. "Beş ay boyunca bu bebeklerden uzak kaldığıma inanamıyorum. Tüm bu tedavi ve proje işleri beni yormaya başladı. Robotların ve zırhların değerini daha iyi anlamama sebep oluyor çünkü insanlar beni öldürüyor!"
Tony Stark, kızının yorumuna karşı kahkaha attı ama ona katılıyordu da. Beş ay uzun bir süreçti ve beraber atışmayı, zırh tasarlamayı özlemişti. Bu nedenle kızının büyümesini istemiyor, bazı geceler zamanı durdurmanın ya da DNA'yı değiştirip büyümeyi kesmenin mümkün olup olmadığını düşünüyordu. Bu saçma düşüncelerini, ki saçma olduğunu kabullenmek pek Tony Stark'ın yapacağı bir şey değil ama gerçek bu idi, dile getirmiyordu.
"Yaklaşık bir ay sonra ikinci etap başlayacak ve yine, maalesef beş ay kadar yüzünü görmek imkânsız olacak." diye homurdanan Tony yüzünde asılı kalan kahkaha belirtilerini silerek ekledi. "Bir de şu şey var."
"Şu şey?"
"Şu şey işte."
"Baba..."
Tony'nin elinden minik tornavidayı alarak bedenin kendisine dönmesini sağladı. Elleri babasının omuzlarına çıktı ve yüzünde bulunan yumuşak, sakin gülümsemeyle konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Barnes | My Precious Gem 🌌
FanfictionAvengers kulesine bir Stark yetiyordu. Zekâsıyla, egosuyla, şikayetleriyle ve durmayan çenesiyle bazen fazla bile gelmekteydi. Onun kadar zorlu bir insan, kendi genini taşıyan birinden başkası olamaz. ☄ Metal kollu adam, kalbinin sınırlarını hırçın...