23

4.5K 360 296
                                    

🌌

Siyah ceketi düzelten ve ufak cepte duran yeşil mendili çıkarıp yerine koyu mavi olanı yerleştiren Leda, genç adamın yanağına sulu bir öpücük bıraktıktan sonra babasına döndü. Koltuğun sırt kısmında duran çizgili kravata uzandı. Henüz birkaç dakika önce seçip oraya koyan da kendisiydi! Babasının boynu boyunca ellerini hareket ettirerek kravatı olması gerektiği gibi yerleştirdikten sonra bağlamak için uzun kısmı dolamaya başladı. Bu sırada hâlinden memnun idi fakat takılmadan edemedi.

"Ben olmadan hiçbir şey yapamıyor musunuz, beyler?"

"Gerçek şu ki..." diyerek basın açıklamasında konuşmaktaymış gibi bir tavır takınan Tony gömleğini düzelten elleri tuttu. "Yapabiliyoruz."

"Ama yapamıyormuş gibi davranarak bizimle ilgilenmeni sağlamak hoşumuza gidiyor." diye açıkladı, Peter.

"Bu çok duygusaldı! Ama beni kandırıyorsunuz, öyle mi?"

İki adam da aynı anda itiraz ederken Peter, Leda'ya arkasından sarıldı. Tony ise tutmakta olduğu elleri öperek sadece onu sevdiklerini söyledi.

"Bende sizi seviyorum!"

Uzun süreli bir aile kucaklaşmasının ardından son düzeltmeleri yapmak için ayrıldılar. Peter'ın üniversite mezuniyeti önemliydi ve her biri bugün için heyecanlıydı. Altı kez diploma alıp, altı tane farklı mezuniyete katılan Leda kendi mezuniyetleri için heyecanlanmamıştı ama kardeşi için olduğu yerde zıplamak üzereydi, ki şu anda saçlarını yapmıyor olmasaydı zıplardı.

"Bay Stark, konuşmamı okudunuz mu?"

"Okudum, evlât. Hiçbir sorun yok. Harika bir konuşma olacak!"

"Sen ne düşünüyorsun, kardeşim?"

"Ben mezuniyet konuşmalarından anlamam ama ortalığı yıkacağına eminim."

"Ciddi olamazsın!"

Dalgalı saçlarının arasına minik bir örgü kondurmakta olan, ki bu modeli Thor'dan çalmıştı, genç kadın Friday'ın ayna işlevi görmesi adına oluşturduğu hologramdan Peter'a bakarak omuz silkti.

"Sadece ilk diplomamı aldığım zaman konuşma yaptım. O zamanlar pek umrumda değildi, bu nedenle berbat bir konuşmaydı. Kısaydı da."

"Hadi ama! Bunu inanmamı bekleme."

"Ciddiyim. Her şeyi yapabilen birinden berbat bir şey beklemiyor kimse, farkındayım ama öyleydi."

"Kendine haksızlık etme." diye araya girdi, Tony. "Kısa ve öz bir konuşma yapmıştın."

"Evet, herneyse. Bana göre berbattı. On altı yaşında mezun oldum, hiçbir şey umrumda değildi. Zaten diplomayı da yakmak istiyordum."

"Yakmak yerine pasta yemeye gitmiştik." diyerek eski günleri yâd eden Tony, oğluna biraz özgüven aşılamak için gülerek döndü.

Hayatında en değer verdiği iki adamın güzel konuşmalarını yüzündeki geniş gülümsemeyle dinleyen kadın aynı zamanda örgüyü bitirip ucuna beyaz renkli lastik bir toka tutturuyordu.

Saçlarıyla işini bitirdikten sonra, ki kardeşini önemsemiyor olsa kesinlikle bu kadar uğraşmaz idi, ayağa kalkarak koyu mavi elbisesinin pilelerini düzeltti. Bucky ile olan randevusundan sonra böyle bir durumda elbise giymeseydi doğru olmazdı. Aynı zamanda bu Peter'ın ricasıydı, onu asla kıramazdı.

"Kraliçem?"

"Efendim?"

Tony'nin göz kırpması üzerine, bunu çok komik bir şekilde yapıyordu ve Leda ona kıkırdamadan edemedi, ne demek istediğini anladı. Ayna işlevi gören hologramı kapattıktan sonra ters dönen, babasının sekiz sene önce beraber kutladıkları ilk doğum gününde verdiği, kolyesini düzeltirken mini bar tezgâhına koyduğu dosyayı aldı. İkilinin yanına ilerlediğinde babası sol elini beline dolayarak kendisini yanına çekti. Peter yan yana durarak muzur bir şekilde sırıtan Stark'lara şüpheyle baktı.

Barnes | My Precious Gem 🌌Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin