7

5.4K 454 157
                                    

🌌

Bucky'nin beklenmedik itirafının üzerinden altı gün geçmişti.

İlk iki gün, beyninde tartışmakta olan insan topluluğu sayesinde kontrolden çıktığı ama kendisini çalışma katında oyalamayı başardığı evre olmuştu. Tüm ilgisini icata vererek hem sesleri susturmuş hem de öfkesini işine vererek epey ilerleme kaydetmişti. İcatının son dokunuşları dışında hiçbir eksiği kalmamış, amacına ulaşmıştı.

Sonraki üç gün, tüm olayı masaya yatırarak en ince ayrıntısına kadar düşündüğü evre olmuştu. Artık mantıklı hareket edebiliyor, ihtimalleri verimli şekilde değerlendirebiliyordu. Elbette bu süreçte birçok şey düşünmüştü. Bucky ile geçirdiği tüm zaman dilimlerine anlam kazandırmaya çalışarak farklı bir açıdan bakmak için çabalamıştı. Onu anlıyordu. Ne hissettiğini biliyordu. Bu hareketi ondan asla beklemezdi ama olduğu için öfkeli değildi. Artık değildi. Bu zamana kadar görememe nedeni, bu hareketi ondan beklememesiydi ama olmuştu ve bir karar vermesi gerekiyordu.

İşte bugün, altıncı günde yaptığı şey; içki şişesinin dibini görerek karar vermeye çalışmaktı.

O kadar fazla düşünmenin getirdiği bir baş ağrısıyla birlikte, ilaç almayı red ederek salonda oturmuş ve geniş koltuğun tamamını işgal edip aylaklık ediyordu.

Leda sevginin ne demek olduğunu bilmeyen biri değildi. Gerçi eskiden öyleydi ancak şimdi üzerinde dolaşan aşık bakışların farkındaydı. Stark Endüstrileri'ne girdiği an çoğu erkeğin başını döndürdüğünün bilincinde muzur bir sırıtış takınıyordu ama şu anda var olan fark, aşık bakışların sahibinin ailesi gibi gördüğü insanlardan biri olmasıydı.

İçkisinden son yudumu alarak şişeyi diğer birkaç şişenin yanına gelişigüzel attıktan sonra elleriyle sertçe yüzünü ovuşturdu. Belki de uyumak kendisine iyi gelecekti ancak tıpkı ilaç almayı red ettiği gibi, uyumakta tercihleri arasında yer almıyordu.

"Tony'e olan benzerliğin beni korkutuyor."

Diyerek salonun ortasına kadar yürüyen Wanda ellerini kırmızı ceketinin ceplerinden çıkararak yeni bir içki açan dostuna gülümsedi.

"O benim babam." derken dirseklerinden destek alarak oturuşunu düzeltti. "Benzemem oldukça doğal."

"Bu kadar değil."

Yerde duran içkileri gösterdiğinde aldığı tepki abartılı bir göz devirmeden fazlası değildi ancak Leda, Wanda'nın gelişinden memnun olmuştu çünkü biriyle konuşmaya ihtiyacı vardı ve Bucky hakkında konuşabileceği tek kişi oydu. Sonuçta onun en büyük korkusunu görmüştü. Her şeyden haberdardı.

"İtiraf etti, değil mi?"

Birbirine bastırılan dudakların ardından sadece onaylayan boğuk bir mırıltı duyuldu. Odağını bulmakta zorlanan yorgun bakışları, Wanda'nın yanına koşan beyaz köpeğinin üzerinde dalgınca gezindikten sonra yakıcı sıvıdan bir yudum aldı.

"Ne düşünüyorsun?"

Birçok şey düşünmesine rağmen içlerinden yanıt niteliği taşıyanını bulamadığı için susmaya devam ederek Wanda'nın hafif dokunuşlarla Revlis'i sevmesini izledi. O an, Wanda'nın gördüklerinden dolayı ne düşündüğünü merak ederek bunu sorgulamaya karar verdi ve kendisine yöneltilen soruyu iade etti.

"Dehşete düştüğümü biliyorsun, oldukça şaşırdım. Bunu beklemiyordum."

Leda da beklememişti. Bu nedenle başını sallayarak onay verdi. Bu sırada yeterince sevilerek hevesini alan Revlis ayak ucuna yatmak için koltuğa çıkmıştı.

"Ama onun korkusunu hissettim, Leda. Eskiden sadece görüyordum ama şimdi hissediyorum da."

Yumuşak bir ses tonu kullanıyordu çünkü Leda'nın yaşadığı karmaşayı salona girdiği an hissetmişti ve ona yardım etmek istiyordu. Bazı şeyleri çözümlemesine katkısı olabilirdi. Leda'yı anlıyordu ama Bucky'i de anlıyordu ve belki de onları destekleyecek ilk kişiydi.

"Onun aşkını ve korkusunu hissettim. Bu çok yıkıcıydı. Vision'u nasıl sevdiğimi biliyorsun ama Bucky'nin sevgisi... Onun yakıcı aşkı, beni bile aşıyordu. Büyük bir huzurla dolmuştum. Onun sevgisi gerçek. Tamamiyle. İnan b-"

"Onun sevgisinin gerçek olmadığını düşünmedim hiç. Şu anda emin olduğum tek şey, onun sevgisi... Biliyorsun, Bucky'i herkesten iyi tanırım. Gözlerine baktığım an aynı şeyi hissettim."

"O hâlde sorun ne? Yaş farkı mı?"

"Yaş, önemsediğim bir ayrıntı değil. S-"

"Bucky ile olma fikri garip mi geliyor yoksa diğerlerinin ne düşüneceği mi seni geriyor? Babanın y-"

"Ben aşk kadını değilim." İçkisinden yeni bir yudum alırken bakışları yakıcı sıvının üzerine sabitlenmişti. "Makinelerle ilgilenirim. Tehlikeli icatlar peşinde koşup işlerimi hallederim. İlişki ya da gelecek hayali kuran biri değilim. Bilirsin, ben ve makinelerim... Hepsi bu!"

"Uh..." Wanda'nın dudaklarından ufak bir kıkırtı kaçtı. "Bucky, ölüm makinesi olmasından sürekli şikayet ederdi ama şu işe bak! O bir makine ve sen de bir mühendissin. Harika birleşim!"

🌌

🌌

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Barnes | My Precious Gem 🌌Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin