70

659 60 57
                                    

🌌

[56. bölümden onlarca sene sonra]

"Büyükbabamız Tony Stark, annemiz Leda Stark Barnes ve babamız Bucky Barnes olmak üzere kahramanlarla dolu ailemizin savaşmaya değer buldukları bu dünyayı düzeltmek ve hâlâ savaşmaya değer olduğunu göstermekti amacımız."

Bronya Barnes ve Doherty Barnes değiştirdikleri, baştan dizayn ettikleri tertemiz dünyaya projelerinin başlangıcında dünyayı bir süreliğine terk eden tüm insanlarla beraber geri dönmüşlerdi. Hayallerinin, gelecek için başlattıkları projelerinin başarıya ulaşmasının mutluluğu eşliğinde başları dik, göğüsleri kabarık biçimde röportaj yapıyorlardı.

Yeniden inşa ettikleri Avengers kulesinin önündeydiler. Anneleri Leda'nın bir zamanlar yıkmak zorunda kaldığı kuleydi. Aynısı yeniden göğe yükseltmişlerdi çünkü burası her şeyin başlangıcı idi. Eğer Leda bu kuleyi hackleyip Tony'nin karşısına geçmeseydi, ona kızı olduğunu söylemeseydi ikizlerin varlığı söz konusu bile olmazdı.

Avengers kulesinin önünde kendi teknolojileri eşliğinde canlı yayınla tüm dünyaya seslerini duyurmuşlardı. Annelerinin kaderini biraz olsun yaşamış; projelerini yürütürken dünyaya yaptıkları konusunda birçok iftiraya ve teoriye maruz kalmışlardı. Tabii Leda Stark ve Bucky Barnes'ın çocukları olduğunuz zaman pes etmek gibi bir seçeneğiniz olmuyordu.

"Tüm dünya adına teşekkürlerimi sunarım."

Hayatlarında karşılaştıkları en nazik muhabir ayağa kalkarak onları alkışlama inceliği gösterdiğinde arkasında bulunan kalabalık temiz bir dünya için ikizlere coşkuyla tezahüratlar yapmaya başlamıştı.

Canlı yayın sona erdiğinde kapanan hologramın ardında henüz hâlâ boş olan bölgede sadece ikizler ve Friday'ın robot hâli vardı.

"Bronya." dedi, Doherty tam yanında duran ikizine. "Sence annem ve babam... Bizimle gurur duyuyor mudur?"

Barnes soyadını taşıyor olsalarda aynı zamanda birer Stark'lardı. Ve Stark soyunun ortak sorunu, gurur duyulmasını istemek idi.*

"Elbette." diye cevapladı, Bronya. "Bu da nereden çıktı?"

"Son zamanlarda sürekli onları görüyorum."

"Onları özledin?"

"Sadece onları değil. Büyükbabamı, amcalarımı, tüm o büyük 'Avengers' ailemizi."

"Ben de özledim. Hem de çok."

Bronya ve Doherty birbirlerine sarıldı. Birlikte doğdukları gibi hayatlarında bir an olsun ayrılmamışlardı. Her daim sırt sırta verdiklerinden yine aynısını yapıp birbirlerine destek oluyorlardı.

"Friday kaydı başlat."

Aniden annelerinin sesini duyduklarında yerlerinden sıçradılar.

"Elbette, patron."

Friday'ın gözünden çıkan ışık demetiyle karşılarında beliren holograma bakarken hâlâ birbirlerine sarılıyorlardı çünkü ayrılamayacak kadar şaşkınlıklardı.

"Cidden onlardan gurur duyduğumuzdan şüpheleneceklerini düşünüyor musunuz?" diye sordu, Leda.

Tony ve Leda bilmem kaçıncı zırhları üzerinde çalışırken Bucky de yegâne mücevherinin dağılmış saçları eşliğinde çalışmasını zevkle izliyor, ihtiyaç duyduğu parçaları ona uzatıyordu.

"Stark soyunun ortak sorunu, gurur duyulmasını istemek." diye cevapladı, Tony.

"Onlar Barnes."

"Kapa çeneni, Husky. Ben kraliçemle konuşuyorum!"

"Harika, yeniden Husky'e düştüm demek."

"Merak etme, aşkım. Benim de çocuğa düşmem yakındır." diyerek Bucky'nin elini tuttu, Leda. "Her daim gurur duyduğumuzu söylüyoruz. Söylemeye de devam edeceğiz. Neden aksini düşünsünler ki?"

"Söyleyemediğimiz zamanlar da olacak."

Tony'nin bunu söylemesi üzerine Leda işini bıraktı. Düşünmek istediği son şey olmak bir yana dursun listeye bile girmeyecek olan gerçeği kabullenmek istemeyerek nefesini vermişti ama Leda gerçekçi bir insandı ve kabullenmek zorunda kalmıştı.

"Friday kaydı başlat."

"Elbette, patron."

Leda elini hâli hazırda tutmakta olduğu kocasını çekip aynı zamanda babasına uzanarak Friday'ın karşısına, hayatında değer verdiği en önemli dört, Doherty'nin varlığıyla sayı dörde çıkmıştı elbette, erkekten ikisinin arasına geçti.

"Bronya ve Doherty. Kalbimin iki parçası kızım ve oğlum." diye başladı, Leda. "Bunu düşüneceğinize ihtimal vermiyorum ancak eğer bir gün sizden gurur duyup duymadığımız konusunda şüphe ederseniz ya da bunu söylemek için orada olamazsak; kimin çocukları olduğunuzu hatırlayın. Siz çok değerlisiniz. Başarınızda ya da başarısızlığınızda, sadece varlığınızla bile sizinle gurur duyuyorum."

"Aslında kimin torunu olduklarını hatırlamaları yeterli çünkü benim kadar mükemmelsiniz. Ve dâhi. Zaten bunu biliyor olmanız lazım." dedi Tony kamerayı, daha doğrusu ikizleri işaret ederek. "Sizinle gurur duyuyorum. Ve siz de benim torunum olduğunuz için gurur duymalısınız. Sonuçta herkes mükemmel Tony Stark-"

"Tony." diyerek gözlerini devirdi, Bucky.

"Babanızı dinlemeyin. Belki onun metal kolunu koparsaydım burada olmazdı- Belki hâlâ koparabilirim de ama konumuz bu değil. Sizinle gurur duyuyorum." Kararlılıkla ve keskin bir sesle tekrarladı. "Ve sizi 3000 kez seviyorum. 1500-1500 paylaşırsınız."

"Beni ne kadar seviyorsun?" diye sorgulamadan edemedi, Leda.

"Söyleyemem. Neden söyleyemem, biliyor musun?" Kızını Bucky'nin yanından çekip kendi kolunun altına alarak uzaklaşırken devam etti. "Çünkü biz bağlıyız."

"Benim yegâne kızım ve yegâne oğlum." Bucky, iki Stark'ın ardından gülerek bakarken kameranın karşısına çekip kollarını göğsünde birleştirdi. "Sizinle gurur duyuyorum. Sizinle gerçekten çok fazla gurur duyuyorum. Anneniz beni normal bir insan yaptı. Beni kurtardı, ruhuma dokundu. Siz ise beni iyi bir insan yaptınız. Benim için, bizim için bu kelimelerle açıklamaya çalıştıklarımızdan daha anlamlısınız."

Bucky'nin yüzünde bir gülümseme belirdi. Duyduğu gururu yansıtan kocaman bir gülümseme.

"Sizi çok seviyorum."

"Tüm kalbimizle." diyerek kocasının ardından bağırdı, Leda.

"Sizi çok seviyoruz." Yegâne mücevherinin gülüşü eşliğinde tekrar etti, Bucky. "Tüm kalbimizle."

İkizler duran holograma hüzünle gülümsedi. Gözlerinden akan yaşlar mutluluktandı kuşkusuz. Biraz da özlemden.

"Biz de sizi çok seviyoruz..."

Hologram kapandığında ikizlerin bakışları Avengers ve bu dünya için savaşan tüm kahramanların adına yaptıkları devasa heykele çevrildi. Avengers kulesinin hemen önünde, tüm ailesinin anısına yaptıkları heykel! Tıpkı hologramda olduğu gibi duruyorlardı. Tony Stark tam ortada idi. Sağında orijinal altılı sıralanmışken iken solunda kraliçesi, onun yanında ise Bucky Barnes vardı. İkizler bu hikayenin kahramanı olan anneleri Leda'ya bakıp hafif bir baş hareketiyle onu selamladılar.

Tony Stark'ın kraliçesi, Bucky Barnes'ın sevdiği kadın ve Avengers'ın genç Stark'ı... Bu onun hikayesi.

Avengers'ın her üyesi için özel bir yere sahip, kendisini kahraman olarak görmeyen ama öyle olan, herkesi kurtaran ve başka bir evrende kitap karakteri olarak birçok kişinin kalbine dokunmuş Leda Stark'ın hikayesi idi.

🌌

*Stark | My Queen 6. bölüm.

End Game özel bölümünü yarın, yani 08.05.2023'de, atacağım. Düşüncelerinizi okumaktan da büyük bir zevk alırım. Bekliyorum.

Barnes | My Precious Gem 🌌Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin