🌌
Leda biraz önyargılı davrandığını kabul ederek kendisine kızmıştı çünkü beklediğinin aksine Rusya'da iyi karşılanmış, halk ile olumlu bir iletişim kurmuştu. Tabii, arka planda dönen işler oldukça çirkindi ve Leda önyargılı davranma konusunda sonuna kadar haklıydı çünkü nazik bir tavırla kendilerini akşam yemeğine davet eden Rusya'nın savaş askerî komutanı Viktor Bonrevda'nın plânı çok farklıymış. Nazik tavırlarının ve sözde akşam yemeği davetinin altında Amerika'yı çökertecek, kendi ülkelerini dünyanın devi hâline getirecek bir savaş makinesini yapmak adına Leda Stark'ı esir alma düşüncesi yatıyormuş.
Leda Stark, yaklaşık üç düzine askerin silahının hedefiydi ve tek bir kasının seğirmesi bile delik deşik olmasına yol açardı. Elbette bu umursadığı bir ayrıntı değildi. Öfke ile doluydu ve kahverengi gözlerini karartan tehditkâr bakışları nedeniyle birkaç asker tedirgin olmuş, yanlış insana çarptıklarını fark etmişti fakat bunu fark etmek için geç kalmışlardı.
Leda'nın zırhını aktif hâle getirerek odada bulunan herkesi öldürmesine engel olan tek şey Bucky'nin varlığı idi çünkü yanlış bir hareketi onun da canına mal olurdu ve bu Leda'nın almaktan korktuğu bir risk idi. Bucky'i korumaya almadan hareket edemeyeceğini biliyordu. Onun küçümsenmeyecek yetenekleri vardı, donanımlı bir asker ve iyi bir kahramandı ama Leda onun için endişeleniyor, tam da bu nedenle hareket etmeksizin öfkeyle komutana bakıyordu.
"Bu makineyi yapacaksınız, Bayan Stark." diyen komutan Viktor kadına yaklaştı. "Ve bunun için iki yol olduğunu da biliyorsunuz."
Cümlenin devamını getirmemiş olsada ya güzellik ile ya da çirkinleşerek işi hâlledeceğini imâ ettiğini herkes biliyordu.
Leda kendisine yaklaşan komutana bakışlarını çevirirken hemen arkasında duran Bucky'nin de öfke dolu, gürültülü nefes alışverişlerini işitiyordu. Onun varlığı ile kendi öfkesini kontrol altında tutuyor, bu da komutanın boğazına yapışmasına engel oluyordu ama alaycı gülüşünü takınmasına engel değildi.
"Bu zamana kadar kaç tane kişinin beni böyle esir alarak bir şeyler yapmamı istediğini biliyor musun, komutan? Hepsine ne olduğunu biliyor musun?"
"Umrumda değil, seni orospu. Ya-"
"Sakın!" Hırıltılı bir sesle komutana doğru bir adım attı, Bucky. "Ona öyle seslenme."
"Tek bir adım daha at ve senin cesedini şömine önüne süs olarak yerleştireyim, kış piçi!" diyerek işaret parmağını tehditkâr bir şekilde Bucky'nin göğsüne vurdu. "Uh, üzgünüm. Kış Askeri yoktu. Sadece Çavuş Barnes'ti, değil mi?"
Leda, Bucky için endişelendiğinden dolayı hareket etmezken Bucky de Leda için endişe ettiğinden dolayı atakta bulunmuyordu. Komutan Viktor, yeniden sevdiği kadına dönerken bir şey yapamamanın verdiği çaresizlik ile yüzünü buruşturdu.
"Hepsine ne olduğunu biliyor musun?!" diye tekrarladı, Leda. "Senin sadece askerlerin ve basit AK-47'lerin var. Eski düşmanlarımın büyük robotları ve daha iyi ekipmanları vardı. Senden daha güçlülerdi ama bu hepsini cehenneme gönderdiğim gerçeğini değiştirmiyor."
"Kendinizi çok büyük görüyorsunuz, Bayan Stark. Her şeyi yapabileceğinizi sanıyorsunuz ama beni öldüremezsiniz."
"Neden? Deadpool musun? Lütfen, öyle ol ve böylece sana yüzlerce farklı biçimde işkence edebileyim."
"Yeter!" diye bağıran komutan Leda'nın boğazına yapıştı. "Tüm bu alaycı tavrın sadece sinirimi bozuyor!"
"Biliyor musun?" Oksijeni kesilmiş olsada güldü. "Bunu yüzlerce defa duydum ama biz Stark'lar zaten alaycı tavırlarımız ve insanların sinirlerini bozmakla tanınıyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Barnes | My Precious Gem 🌌
FanfictionAvengers kulesine bir Stark yetiyordu. Zekâsıyla, egosuyla, şikayetleriyle ve durmayan çenesiyle bazen fazla bile gelmekteydi. Onun kadar zorlu bir insan, kendi genini taşıyan birinden başkası olamaz. ☄ Metal kollu adam, kalbinin sınırlarını hırçın...