Ölmek için ruhun bedenden ayrılmasına gerek var mıdır? Ruhu hala bedenindeyken ölemez mi insan?ACI
Kimseye ihtiyacı olmadığını söyleyen kadınlar vardır. Kendi ayakları üzerinde durabilen, yaşadığı acı ne olursa olsun göğüsleyebilen dik duruşlu kadınlar. O kadınlar aslında o göğüslerinin altında duman altı bir dünya saklarlar. Zehirlenmiş, kararmış, kokmuş.. Belki ölü bir ruha sahiptirler ama dışarı ya hep güler ve sorun olmadığını söylerler. Çünkü kimseye muhtaç olmadıklarını göstermek isterler.
Ah o kadınlar, tapılası kalplerine mutluluk üflemek istediğim kadınlar. Etrafımda görmek istediğim güçlü ve bana yalnız olmadığımı hissettiren kadınlar..
"Dik başlı!" diye söylenen bir ses duydum ensemde hissettiğim acıyla halsiz vücudum kendine gelirken. Gözlerimin üzerinde hissettiğim ağırlık onları açmama engel oluyordu. Kolumda da bir sızı vardı ama ne olduğunu bilmiyordum. Başım ağrıyordu. Midem hala bulanıyordu.
"Söyledim çalışmana gerek yok diye, dinlemedi. Bende ısrar etmedim." dedi Emir. Sesini yeni ayırt edebilmiştim. "Laf dinlemiyor anne, bu yaşımdan sonra çocuk bakıcılığımı yapacağım?" Ben çocuk değilim diye haykırdı iç sesim. Senin bakıcılığına ihtiyacım yok.
"Başka kızlara bakıcılık etmeyi biliyorsun ama." dedi imalı bir kısık sesle Fatma Teyze. "Anneni aptal mı sanıyorsun?"
Emir'in ufladığını işittim. Ardından kısa bir sessizlik oluştu. "Kıza araştırmak istediği konularda yardım et. Tek başına yollama bir yerlere. Ve bana her şeyi haber ver." dedi Fatma Teyze. Sesi kızgın çıkıyordu. Onu ilk defa Emir'e karşı böyle konuşurken görüyordum.
"Bir bu eksikti. Onca işimin arasında benden istediğin şeye bak Sultanım. Bak gözünü seveyim, ver bizim adamlardan birini yanına. Nereye istiyorsa gitsin onunla."
Duyduğum şeyler kalbimi incitmişti. Bu kadar istenmeyecek kadar kötü müyüm ben sahi? Neden herkes baş belasıymışım gibi davranıyor bana? Gerçi insanların hayatının ortasına çökmüş kendi problemlerimle günlerini ellerinden çalmıştım.
"Sana kızla ilgilen dedim Emir. O kadar. Son günlerimde onun mutlu olduğunu görmek istiyorum." diyen Fatma Teyze'nin sesi sinirli ve titrek çıkmıştı.
"Kes şunu!" diye bağırdı Emir. Dışarıya karşı esip kavuran adam annesine karşı naif biri iken şu an ilk kez bağırdığını duymuştum. "Ölmeyeceksin! Şunu söylemeyi kes." dediğinde Fatma Teyze ses vermedi. Ardından akülü arabasının sesi duyuldu ve kapanan bir kapı sesi.
Odada yalnız kalmıştım sanırım. Artık zorla da olsa toparlanıp gözlerimi aralayabilirdim. İnleyerek doğruldum ve hala kapalı olan gözlerimi kısık bir şekilde açtım. Karşımda gördüğüm gölge istemsizce tekrar gözlerimi kapatıp açmama sebep olduğunda bu kişinin Emir olduğunu gördüm. Gitmemişti.
"Uyandın demek." dedi duygudan yoksun sesi ile.
"Hıhı." dedim ensemi ovuştururken. Serum takılıydı kolumda. Sanırım bayılmıştım. "Bana bakıcılık yapmana ihtiyacım yok. İşim biter bitmez buradan defolup gideceğim merak etme. Yakın zamanda kurtulursun benden." dedim yüzüne bakmadan. Açık pencereden dışarıyı inceliyordum. İçeri dolan ışık gözlerimi acıtsa da Emir'e bakmak istemiyordum. Söyledikleri koymuştu elbette.
Cevap vermedi. Her zaman ki gibi sözlerimi umursamadı bile.
"Ne haltlar karıştırıyordun orda?" diye sorduğunda derin bir nefes aldım. Dönmemiştim bile. "Bana cevap ver. Orada ölebilirdin." dedi ayağa kalkarken. "Ne kardeşi? Ne Necdet'i?" diye sorduğunda yine cevap vermedim. Onu onun silahı ile vuracaktım.
![](https://img.wattpad.com/cover/350358580-288-k523621.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ İNTİKAM
ActionBabasına atılan iftira sonucu küçük yaşta ailesi dağılan bir kızın, yıllar sonra babasının suçsuz olduğunu kanıtlamak ve kayıp kardeşini bulmak için girdiği sırlarla dolu girdabın içinde yaşadıklarını anlatan bir hikaye. Peki ya bu hikayenin içeris...