✾ 71.

46 5 0
                                    



İTİFAF

Güvenmek; birisine teslim olmanın en bariz yoluydu. Korumasızım, tüm duvarlarımı yıktım, tüm kurallarımı attım demekti.

Aşırı kontrolcü hatta bazen paranoyak birisiydim. İnsanlara asla güvenmem her işimi kendim yapıp kendimi sağlama alırdım. Tek bir konu hariç her konu da halen öyleydim aslında. Tek açık verdiğim yer ise Emir'di. Ona kalbimi vermiştim. En çok ona güvenmiş, teslim olup ateşe açık hale gelmiştim.

Aldığım tek bir kurşunda yıkılacak kadar savunmasızdım. Çırılçıplak seviyordum onu. Hiç bir korumam olmadan. Bu yüzdendi ona bu kadar kırgın oluşum. Onca yaşanılandan sonra güvendiğim ilk insandı.

Yine ona güvenerek çıkmıştım bu yolculuğa. Dünyanın öbür ucu denilebilecek bir yere gidiyordum. Amerika'ya..

Kaç saattir uçaktaydık bilmiyordum. Şiddetli bir şekilde başım ağrıyordu. Özel bir bölmedeydik ve Emir ve benden başka kimse yoktu. Emir sarhoşluğunun geçmeyen etkisiyle hala uyuyordu.

Kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi böyle bir yolculuğa çıkacağım. Neden bu kadar heyecanlıydım bilmiyorum ama içim içime sığmıyordu. Yeni yerler görme isteği değildi bu, tarifsiz başka bir şeydi. Sanki çok daha önce orada olmam gerekiyormuş gibi hissediyordum. Sanki bir bekleyenim varmış gibi. ama bu hisler anlamsızdı. Hayatta olan tek varlığımın Amerika'da olmasına hiç ihtimal vermiyordum.

Uçağın camından yeryüzünü izlerken zihnimde dolaşan düşünceleri aklımdan savurup muazzam görüntüsünün tadını çıkarmak istedim. Aslında ilk defa uçağa bindiğim için tedirgindim. Sanki her an yere çakılacakmışız gibi bir his damarlarımda dolaşsa da bu mükemmel manzaraya değerdi.

Utku'yu bulduğum zaman kesinlikle onu da gezilere çıkaracaktım. Bunun için öncelikle güzel bir gelecek hazırlamam gerekiyordu. Şu an 13 yaşındaydı. Ergenliğe girmeye başlamış olmalıydı. Hatta belki hafifte yüzünde tüylenmeler başlamıştır derken beyaz teninin üzerinde minik tüyler geldi gözümün önüne. Yüzünü hayal etmek istesem de başaramadım. Sadece çenesi canlandı zihnimde. İçim bir ateş gibi kavrulsa da ona kavuşacağım gün aklıma geldikçe kalbim tekliyordu.

"Dur!" diye inleyen Emir'in sesi kulaklarıma geldiğinde kaşlarım çatıldı ve bakışlarım ona döndü. Uyuyordu hala. Kıvrılmış bir halde acı çekiyor gibi görünüyordu.

Afallayıp kalkarak yanına ilerledim. Alnı ve boynu ter içerisindeydi. Rahatsız bir şekilde sayıklamaya devam ediyordu fakat ne dediği anlaşılmıyordu. Acı içinde kısık kısık inlediğini işitince yanına eğildim.

"Emir.." diye fısıldadım kısık sesimle. Korkutmak istemiyordum.

"Vurma!" diye bağırdı kıpırdanırken. Akıl almaz halde sayıklıyordu.

"Emir.." dedim tekrardan hafif sallayarak. Yüzü bembeyaz görünüyordu.

"Aseeelll!" diye bağırarak bir anda doğrulduğunda ben kaskatı kesilip kalırken nefes nefese elini göğsüne koydu. Beklemeyip tamamen yaklaşarak elimi diğer elinin üzerine koydum.

"Geçti.." dedi sıkıca kavrarken. "Kötü bir rüyaydı sadece, geçti Emir." dediğimde uykulu gözlerini bana çevirdi. Ter alnından süzülüp yanağına inerek çenesine doğru yol aldı. Göğsü inip kalkıyordu.

"Hah.." dedi rahatlamış gibi bir anda beni kendisine çektiğinde. Kollarını etrafıma dolayıp derin bir nefes verdi. "Şükür.. İyisin."

"İyiyim." dedim mesafelice fakat sarılmasını engellemedim. Zaten özlemiştim. "Çok mu kötüydü?" diye sordum samimi bir sesle.

TEHLİKELİ İNTİKAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin