DÖVMEGüneş dağların arkasından kendini belli ederken kızılla mavinin aşkı muazzam bir görüntü oluşturuyordu. Birbirlerinden ayrılmak istemezcesine birbirlerine bulanmışlar renkleri karışarak bir cümbüş oluşturmuştu.
Gerçek aşkta böyle değil miydi zaten?
Canın karışırdı sevdiğin adama. Her yönüyle ayrılmaz bir bütün olurdunuz.
Mayamızda vardı aşk; kiminin canına can katıyordu, kiminin canına zeval getiriyordu.
Bahçeden içeri giren Emir'in aracını görünce bir adım geri çekildim. Park etmesini beklerken gözlerimi kısıp bakındım. Saatlerdir nereye gittiğini düşünüyordum. Aklım onda kalmıştı fakat kalbimdeki sızıya rağmen aklımdaki görüntüyü atamıyordum.
Allah kimsenin başına vermesin diyeceğim cinsten bir durumun içindeydim. Hazmedemiyordum. Emir'in başkalarına dokunduğunu düşündükçe kanım çekiliyordu sanki, yılanlar koparıyordu etimi. Kıskançlık değildi bu. Kesinlikle değildi. Daha farklı ve içten gelen yoğun bir duyguydu.
Emir arabadan inip eve doğru yürümeye başlayınca geri çekildim. Aynaya bir göz attığımda gözlerimin şiştiğini gördüm. Loş ortamda belli değildi ama kan kırmızısı olduklarından da emindim. İç çekerek yatağın içine girdim ve arkamı döndüm.
Ayak seslerini işitmeye başladığımda ürpermeye başlayan içimi derin nefes alarak yatıştırmak istedim. Açılan kapıdan içeri gelen Emir anahtarı yavaşça aynanın önüne bıraktı. Dolap sesi geldi. Sonrasında bir iç çekiş. Ardından birkaç adımda yanımda belirdi.
Bir süre örtmedi üzerini. Tepkisizce beklemeye devam ettim.
"Uyumamışsın." dediğinde açılan gözlerimi kırpıştırdım. Yanıma bile yaklaşmamıştı nasıl anlamıştı ki? "Nasıl anladığımı düşünüyorsundur şimdi.." dedi uzatarak. Tekrar gözlerimi kırpıştırdım. Aklımdan geçenleri okuyordu sanki. "Kendini sıkıyorsun ve sık nefes alıyorsun, anlamam için bu ikisi yeterli bile."
Tepkisiz kalıp konuşmadım. Bundan kaçamayacağımı biliyordum. Yarın kalktığımda ne olacaktı? Düzelebilecek miydim? Yoksa böyle saçma bir ruh haliyle rahatsızlık mı verecektim? ,
"Peki.." dedi kabullenerek. Sonra alay eder gibi tıslayarak güldü. "Gerçekten, kendime inanamıyorum. Bir gün bir kadın için bu kadar fedakarlık yapacağım aklıma gelmezdi.. Özellikle de küçük bir kadın için."
Derin bir sessizlik oluştu. Elim istemsizce boynumdaki kız kulesi kolyeme gitti. Sıkıca kavrayıp iç çekerken gözlerimi kapadım. Uyumalıydım.
"Uyumalısın." dedi yine aklımı okuyor gibi. "Senin içindeki hırs geçene kadar söz sana yaklaşmayacağım."
Odayı bir telefon sesi kapladığında Emir'in sözü bitmişti. Bu saatte hayır için aranmazdı. Daha güneş gökte yerini bile tam almamıştı.
"Has.." diyen Emir aniden kalkıp telefonu eline aldı. Birkaç adımda banyoya girerek sessiz konuşmaya başladı. Kapı aralık kalmıştı. Merakıma yenik düşüp kalkarak ne olduğunu anlamak istedim.
"Hemen anlat." dedi Emir karşıdakine telaşla. Karşıdakinin uzun konuşmasının ardından "Devlet mi?" diye sordu endişeyle. "Hassiktir şimdi şapa oturduk." dediğinde duvara bir yumruk atarak irkilmeme sebep oldu.
"Başka bir detay, herhangi bir isim yok mu?" diye sorduğunda burnundan şiddetle nefes verdi. "Tamam, kahretsin tamam! En ufak bir şey öğrenirsen ara beni." dediğinde hemen atılıp yatağa koştum. Üzerimi örterken Emir'in kapıyı açtığını işittim. Kalbim küt küt atıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ İNTİKAM
ActionBabasına atılan iftira sonucu küçük yaşta ailesi dağılan bir kızın, yıllar sonra babasının suçsuz olduğunu kanıtlamak ve kayıp kardeşini bulmak için girdiği sırlarla dolu girdabın içinde yaşadıklarını anlatan bir hikaye. Peki ya bu hikayenin içeris...