BASKIN(Yazardan)
"Sen kendi canını bir çocuğu kalbine bağlayacak kadar ölümden korkan bir adam olsan, böyle sıkıntılı bir zamanda çiftlik evine gitmeyi planlar mısın Uygar?" diye sordu Emir kalçasını arabaya dayamış Asel'i beklerken. Aklını kurcalayan çok şey vardı.
"Bir şeyden mi huylandın?"
"Sadece içimde bir huzursuzluk var Uygar."
"Asel için endişelendiğindendir. Kuruntu yapıyorsun. Çok işten çıktık bundan da çıkarız biliyorsun."
"Mantıksız geliyor. Onlar uzun zamandır olayın içerisinde olduğu için göremiyor gibi hissediyorum. Böyle dışarıdan dinleyip bakınca bir tuhaflık olduğunu seziyorsun."
"Toplantıda söyleseydin o zaman kardeşim düşüncelerini. Risk etmeye değer mi?"
"Hayır. Geri dönüş yok artık. Bir an önce sonlanması gereken bir mesele bu. Duymadın mı kızın anlattıklarını? Siktiğimin herifi hayatını çocuğun hayatına bağlamış. Sadece tuhaflık var diyorum. Asel'in yanından asla ayrılmayacağım. İşler yolunda gitmez ve bir sıkıntı çıkarsa Uygar onu oradan alıp götüreceğim."
"Bunu asla kabul etmez biliyorsun. Arkasında bırakmaz arkadaşlarını."
"Ona soracağımı mı düşündün?" diye sordu Emir. O an aklında Asel'i etkisiz hale getirip kaçırmak vardı. Onu tehlikeye bir kez daha atamazdı. Belki ömür boyu affetmezdi Asel onu ama söz konusu kardeşi bile olsa onun için önemli olan Asel'di. Bencildi. Kendini düşündüğünü biliyordu ama başka bir ihtimal düşünemiyordu.
Aselin evden çıktığını görünce toparlandı Emir. "Dediklerimi unutma. Bir bokluk var bu işte. Eğer sıkıntı çıkarsa ben Asel'i götüreceğim kardeşim. Gerisi sende." diyerek Asel'e doğru ilerlemeye başladı.
Simsiyah giyinmişti Asel. Siyahta bir şapka takmıştı. Ona doyasıya ne zaman bakabileceğini düşündü. Öldüğünü sandığı sevgilisi geri dönmüştü ama onla doyasıya vakit geçirememişti. Bu işlerden bir kurtulsun onu, Asel'i alıp gidecekti buralardan. Uzun bir tatile ihtiyaçları vardı.
***
Uzun zaman... .Çok uzun zamandır bekliyordum ben bu anı. Yol arabanın altında kayıp giderken her geçen saniye kardeşime daha da çok yaklaşıyordum. İçimdeki heyecan bazen ürpertiye dönüşse de soğukkanlılığımı korumaya çalışıyordum.
Emir ve Uygar sessizdi. Emir'in stresini aldığı nefesten bile anlayabiliyordum. Onun yanımda olması bana ayrı bir güven veriyordu. Attığım adımlar sanki yere daha sağlam basıyordu. O varken dünya bana başka görünüyordu. Sanki düşüncelerimi okuyormuşçasına arkasını döndü. Elini uzatarak elimi tuttu.
"İyi misin Bal kızım?"
"Hıhı..." dedim iç çekerek. "Sadece biraz gergin hissediyorum."
"Merak etme. Kardeşini alıp döneceğiz. Kimsenin burnu bile kanamayacak." demişti ama sesinde stres vardı. Emir hatta ilk kez bu kadar stresliydi.
"Biliyorum. Sen varsın çünkü." dedim gülümseyerek.
"Gençler geldik galiba." dedi Uygar arabayı durdururken. "Öndekiler durdu çünkü."
"Evet. Yürüyerek devam edeceğiz." diyerek derin bir nefes alıp indim arabadan. "Hadi bakalım."
Aracın kenarında diğerlerini beklerken Emir geldi yanıma. Sıkıca tuttu elime güven vermek ister gibi. Konuşmadı. Ortamda sessizlik hakimdi. Sonra Hakanlar'ın aracı belirdi. Araçtan inen Hakan gözlüklerini çıkararak bize yaklaştı. Süleyman da onunlaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ İNTİKAM
ActionBabasına atılan iftira sonucu küçük yaşta ailesi dağılan bir kızın, yıllar sonra babasının suçsuz olduğunu kanıtlamak ve kayıp kardeşini bulmak için girdiği sırlarla dolu girdabın içinde yaşadıklarını anlatan bir hikaye. Peki ya bu hikayenin içeris...