"Ne bileyim?" dedim çocuk gibi omuzlarımı kaldırarak. "Azıcık safım galiba." diyerek konuyu kapatmak istedim. Konuşmak istemiyordum daha fazla. Şafağın ne halt olduğunu bilmeden hareket etmem zaten anlamsızdı.
"Gel buraya.." dedi Emir kollarını kocaman açarak. Dudaklarımı düz bir çizgi haline getirip girdim kollarının arasına. Başım göğsüne yaslanırken doladı kollarını etrafıma. Çenesini başıma koydu ve birkaç kez sürttü. "Tam bir çocuksun." dedi mırıldanarak. "Seni bir gün Galata'ya çıkaracağım. Sen de orada Galata'nın yalnızlığını görür ve evrende tek olmadığını anlarsın."
"Güzel Galata.." dedim fısıldayarak. "Onca kalabalığın içinde gerçekten çok yalnız olmalı.." Gözlerimi kapadım ve kokusunu içime çektim.
Başıma bir öpücük kondurduğunda "Güzel Kız Kulesi.." dedi mırıldanarak. "Galata hep yanında olacak." dediğinde başımı kaldırıp gözlerinin içine baktım. Yüzümüz birbirine o kadar yakındı ki içimdeki buzların eridiğini hissettim. Başımı hafif uzatarak çenesinin altından öptüm ve yavaşça geri çekildim.
"Yaramazlık yapıyorsun." dedi gülüp gülmediği tam belli değilken. "Bu koca adamı delirteceksin bir gün." dediğinde gülümsedim.
"Koca adam, hiç bilmediğim yönlerimi ortaya çıkarttı." dedim itiraf ederek. "İçimde bu kadar tutkulu bir kız olduğunu bilmiyordum. Sanki yıllardır seni beklemişim gibi." dediğimde dudaklarını alnıma bastırdı ve uzunca öptü.
"O tutkulu kızın daha ne yönlerini görmek istediğimi bir bilsen." dediğinde gözlerim irice açılırken "Hii!" dedim ve hafif geri çekilmeye çalıştım. Kollarını etrafımdan çekmezken göğsüne bir tane geçirdim.
"Sapık!" dedim kaşlarımı çatıp.
"Ben mi?" dedi sırıtarak alayla. "Yerimde olup da sana dayanabilecek tek bir erkek bile tanımıyorum." dedi itiraf ederek. Karın boşluğumda havai fişekler patlıyor gibi heyecanlı hissettim. Bacaklarım karıncalandı ve yüzüm yandı.
Başımı tekrar göğsüne doğru eğerken "Sanırım utandım." dedim. Emir tıslayarak gülerken başımı kaldırmamasını umuyordum.
"Hem fazla cesursun hem fazla utangaç. Seni anlamıyorum." dediğinde işaret parmağımı kolunda gezdirdim.
"Konu bana gelince işler değişiyor sanırım." dedim kısık bir sesle. "Senin için öyle olmayabilir ama bir anda biri ile bu kadar yakın olmak benim için devrim gibi. " dediğimde bi duraksadı.
Kolları hafif gevşerken "Ne demek o?" diye sorduğunda aklımda görmek istemediğim o görüntü canlandı.
"Ya hatırlasana!" dedim kızmayla karışık. "Evde ilk karşılaşmamız hiç hoş olmamıştı." dediğimde sesim kızgınlığımı belli ederek çıkmıştı. Buna kızmaya hakkım yoktu. O zamanlar birbirimizle alakamız bile yoktu fakat şu an hoşlandığım adamın o görüntüsünü hatırlıyor olmak istemezdim. Keşke hafızamdan kazımak gibi bir fırsatım olsaydı. Aklıma geldikçe kanım çekiliyordu, tıpkı şu an olduğu gibi. Kızgın bir boğaydım sanki.
"Ha.." dedi afallayarak. "O anı yaşamanı istemezdim fakat.." derken lafını tamamlattırmadan çekilip göğsüne vurdum bir tane. Şaşkınlıkla bana bakarken nefesi kesildi.
"Adi herif!"
"Bal kızım ben.." derken kaşları çatılsa da sert davranmıyordu.
"Bana bal kızım deme!" dedim kızarak ve ayağa kalktım. "O haliniz aklıma geldikçe midem bulanıyor. Kim bilir kaç kızla neler yaptın sen! Gidiyorum ben." diye bağırarak hızla eve doğru ilerledim.
Üzerimdeki onun hırkasını çekip yere attım ve kapıdan içeri girdim. Kalbim acıyordu. Daha önce hiç acımadığı kadar belki de.
Emir'le yakınlaştığımızdan beri ilk kez işin bu yanının gerçeklerini fark etmiştim. Kızmaya hakkım yoktu belki ama onu paylaşma hissi, benden önce başkalarının ona dokunmuş olması, daha ben onun gözlerine uzun bile bakamazken başkalarının.. uf ne bileyim işte.. Kıskandım. Hem de deliye dönecek kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ İNTİKAM
ActionBabasına atılan iftira sonucu küçük yaşta ailesi dağılan bir kızın, yıllar sonra babasının suçsuz olduğunu kanıtlamak ve kayıp kardeşini bulmak için girdiği sırlarla dolu girdabın içinde yaşadıklarını anlatan bir hikaye. Peki ya bu hikayenin içeris...