Bugün çok bölüm gelecek sabah bir bölüm daha attım okumayı unutmayın ^,^
•••
Gök gürledi, mavi yıldırım ışığı odanın içine vurdu. Kalbim tekledi odacıklarına kan doldu.
"Bana izin verme." dedi sanki acı çekiyor gibi çıkan kısık sesi ile. "Sakın bana izin verme Balkız." Kaşlarının ortasında düz bir çizgi oluşmuştu. Loş ortamda bile yoğunluğunu kaybetmeyen mavi gözleri ışıltısını geri çekiyordu.
"Ne-neden bahsediyorsun?" diye sordum zorlukla. Bakışları dudaklarıma kaydığında sağlıklı düşünebilmem mümkün değildi. Parfümsüz, erkeksi kokusu ciğerlerime dolup sanki aklımı alıyordu.
"Ne demek istediğimi çok iyi biliyorsun." dedi hiç istifini bozmadan. Aramızda tehlikeli bir etkileşim vardı ve içimdeki küçük kız ilk kez yaşadığı bu yoğun duyguların etkisiyle içerde sarhoş olmuştu.
"Emir seni anlamıyorum." dedim hafif kıpırdanarak ama kemikli ve kuvvetli kolunun arasından çıkmak pek mümkün değildi. Belki de çıkmak istemiyordum bilmiyorum.
"Yaramaz ve uyanık bir Balkız. Her şey dudaklarımdan dökülsün istiyorsun. Anlıyorsun ama beni zorluyorsun." dediğinde sıcak nefesi yüzüme çarptı. Fısıltılı çıkan sesi içimde ateşler yakarken o ateşlerin içinde Emir'in olduğunu hissediyordum. Gün geçtikçe büyüyen bu ateş söndürülemez bir hal alıyor beni kara ve zehirli dumanlarının içine çekiyordu. "Hem de çok zorluyorsun.." dediğinde gözlerini kapadı ve yüzünü bana doğru yaklaştırmaya başladı.
Bedenim bu soğukta alev alıp cayır cayır yanarken saniyelik o anda istemsizce bende gözlerimi kapadım. Emir'in yeni çıkan sakalları yüzüme batarken dudaklarını tam dudağımın kenarında hissettim.
Öyle nazik, öyle tutkulu öpmüştü ki bir an dudaklarını hiç çekmeyecek sanmama sebep olmuştu. İşin aslı bende o an hiç bitmesin istemiştim.
Kor parçası gibi hissettiren dudakları dokunduğu yeri sıcağından sanki eritmiş, uyuşturmuştu. Şok geçirir gibi kilitlenip kalmış ve kapalı gözlerimi dahi aralayamamıştım.
Emir'in dudakları çekilirken sakalları hala yüzüme batıyordu. Öylece duraksadı. Ne dokundu ne uzaklaştı. Kısa bir süre sadece bekledi. Açmadım gözlerimi. Açsam olacaklardan korkuyordum, onun o mavi gözlerindeki ateşi görmeye gücüm yetmezdi. Buna izin veremezdim.
Ruhum zihnimden ayrı hareket edip sanki dudaklarımdan farklı kelimeler dökecekmiş gibi hissettirirken dilimi ısırarak kendime engel olmak istedim.
Belimdeki elini saçlarıma daldırdığında yüzümü boyun girintisine bastırdı. Aldığı derin nefes çaresizlik kokuyordu.
"Aramızdaki şey her ne ise çok tehlikeli Balkız.." diye fısıldadı kulağıma. Kalbim kaburgamı kırıp çıkacakmış gibi atarken bedenim kokusuyla sarhoş olmuştu sanki. Mantıklı düşünemiyordum ve ruhumun gizli duvarlarında akıl almaz kelimeler yankılanıyordu. İç sesim mantığımı ürperten emirler veriyordu.
Sarıl! Öp! Kokla!
"Seninle ben," derken duraksadı. Yüzüme değen adem elmasının inip çıkışından anlamıştım yutkunduğunu. Yakınlığı aklımı ele geçirmişti. "Seninle ben.. karanlıkta yanan bir çift kor parçasıyız sadece. Dışarıdan güzel gözüksek de içten içe kavruluyoruz.. Kül olacağız.." Sesindeki ilk kez duyduğum o masum ton kalbimin üzerine peri tozları serpiyordu..
O an hiç beklemediğim ve daha önce yapmadığım bir şey yaptım. Ruhumun ve iç sesimin emirlerine yenik düşüp mantığımı bıraktım. Benden bağımsızca aralandı dudaklarım. Ruhum zihnimi ele geçirmiş en yoğun duygularla hükmediyordu. "Eğer.. eğer değecekse yandığım adam kor parçası olup kavrulmama.." Yutkundum. Dudaklarım kurumuştu. ".. eğer sensen yangınımı paylaştığım adam.. Kül olalım.."
İrice açıldı gözlerim dudaklarımdan dökülen bu kelimelere karşı. Bedenim soğuk terler boşaltmış, sırılsıklam olmuştum. Ben miydim o sözlerin sahibi sahiden?
Nasıl bu kadar açık sözlü olabilirdim? Nasıl Emir gibi bir adama kapılabilirdim? Bambaşka kulvarların insanı..
Emir'in tepkisizliği içimde büyüyen bir girdap oluştururken bir anda parmakları çenemi kavradı. Yüzünü yüzüme getirdiğinde kendisini sıkıyor, tutuyor gibi bir hali vardı. Acı çeken yüzü kırışık bir hal almış olmasına rağmen nefes kesici görünmeye devam ediyordu.
"Sikeyim! Bu nasıl bir sınavdır?"Kendi kendine konuşurken tısladı. Gözleri dudaklarıma düştü. Gözlerini kapadı. Gözlerimi kapadım. Ateşin çığlığı kulaklarımızı doldururken nefes almayı dahi unutmuştum.
Dudaklarının dudaklarıma yakınlığını sıcaklığından anladığım o an içim erirken kapının çalmasıyla sıçrayıp sendeleyerek yan tarafa düştüm. Emir hızla toparlanıp yerinden kalktığında kaşları çatılmıştı.
"Birini mi bekliyorduk Emir? Kim bu?" diye sorarken titremişti sesim. Yoksa bizi bulmuşlar mıydı?
"Bilmiyorum." diye fısıldadı o da benim gibi. Ardından korktuğumu anlamış olacak ki kapıya aldırmadan gelip bedenimi kollarının arasına aldı. "Merak etme, seni asla kimseye vermem." dediğinde bir ses kafamızdaki soru işaretlerini dağıtmaya yeterli oldu.
"Emir? Hayatım, içerde misin?"
Bu, bu kız sesi..
İkimizin dudaklarından da aynı isim aynı anda döküldü.
"Ebru.."
•••
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ İNTİKAM
ActionBabasına atılan iftira sonucu küçük yaşta ailesi dağılan bir kızın, yıllar sonra babasının suçsuz olduğunu kanıtlamak ve kayıp kardeşini bulmak için girdiği sırlarla dolu girdabın içinde yaşadıklarını anlatan bir hikaye. Peki ya bu hikayenin içeris...