✾ 97.

37 3 1
                                    

Bazı anlar vardır. Kalp atmayı unutur. Zaman geçmeyi unutur. Sanki ağır çekimde ilerliyormuş gibi hissedersiniz. İşte tam da öyle bir anda alaya alınmış bir ifadeyle bana yavaş yavaş gelen kardeşim gözlerimin içine bakıyordu.  Üstelik silahını bana doğrultmuş gözü kara bir haldeyken ben neyle baş etmeye çalışacağımı bilmiyordum.

Aramızda yarım metre mesafe kala durdu. "Merhaba ablacık." dediğinde silahın ucuyla kafasını kaşıdı. "Artık adamlarına susun mu desen? Yoksa ben mi sustursam?" dediğinde yutkunmayı unutmuştum. Boğazım kurumuş gözlerim irileşmişken kendimi çaresiz hissettim. Kafamı Emir'e çevirip gözlerine baktığımda anlamsız bir ifade gördüm. Bu duruma şaşırmamıştı.

"Utku.." dedim tekrar bakışlarımı kardeşime çevirirken. "Ben, ben senin ablanım." dediğimde sesim titremişti. Utku boş boş bakıp seslice kahkaha attı.

"Sen şimdi yıllardır beni de arıyorsundur. Gözüne uyku bile girmemiştir." diye alay ederken tekrar kahkaha attı. O an anlamıştım kardeşimin masumca büyütülmediğini. Bana karşı doldurulup kin besletildiğini. Zaten onu saf bir halde bulmayı beklemek aptallıktı ama elinde silahla görmeyi asla beklemiyordum. O daha küçücüktü.

"Biraz insancıl davran Utku." diye bastırarak konuşan Hakan beni şaşırtmıştı. "Her ne olursa olsun o senin ablan. İndir o silahı." diye konusurken sesi git gide yükselmişti. "İndirsin değil mi baba?" diye bağırdığında baba kısmını bastırmıştı.

Kimdi? Babası kimdi?

"Ihımm.." diye boğazını temizleyen Kadir göbeğini ovuşturdu.

"Hakan burada ne bok dönüyor?" diye dayanamayıp araya giren Emir dişlerinin arasından konusuyordu. Onun şu an sinir patlaması yaşadığını ve içinde kor bir ateş olduğunu biliyordum.  "Ne babası ulan?"

"Ben söyleyeyim." dedi Utku hala alaycı bir ifade ile. "Ben terk edilip siktir çekilmiş bir çocuk olmuş olabilirim ama Kardeşiniz sandığınız Hakan'ın babası Kadir." dediğinde kalbim tekledi. Hakan'ın bu herifin oğlu olduğuna mı şaşırayım, kardeşimin bu tavırlarına mı bilememiştim.  Başımda hissettiğim bir uyuşma gözlerimin kararmasına sebep olurken ayaklarımın titrediğini hissettim ve bir anda kendimi yerde buldum.

"Asel!" diyerek beni belimden tutan Emir kimseye aldırış etmeden yanımdaydı. Her zaman olduğu gibi benimleydi.

"Emir.. kalbim acıyor." diye ona fısıldayarak konuştuğumda gözlerim dolmuştu.  Onun gözlerindeki o öfkeyi görmemem imkansızdı. Dünyayı yakabilecek gibi görünüyordu.

"Güçlü ol balkızım." dedi kulağıma fısıldayarak. "Buradan her şeyi halledip birlikte çıkacağız."

"Baba! bana bir söz verdin." dedi Hakan Kadir'e doğru ilerlerken. "Onlara bir ders vereceğim. Kimle uğraştıklarını görecekler sonra bırakacağım dedin. Ben yeterince derslerini aldıklarını düşünüyorum."

En başından beri her şeyi biliyorlardı. Attığım adımı bile biliyorlardı. Hakan benden eskiydi. Bu teşkilatın içine nasıl sızmıştı?

"Evet öyle dediğimi biliyorum." dedi Kadir. Bu durumdan fazlasıyla zevk aldığını görebiliyordum. "Ama bu kızın babasını tanıyorum.Eğer ona çektiyse.." dedi parmağıyla beni işaret ederek. "Beni öldürmeden vazgeçmeyecektir. Nasıl bırakabilirim ki onları?"

"Seni öldüremeyeceklerini biliyorsun." dedi Hakan imalıca çıkışarak. Şu an bizi kurtarmaya mı çalışıyordu?

"Senin merhametine ihtiyacımız yok." diye bağırdım ama sesim titremişti. İçimdeki öfke acımdan büyüktü. Hakan göz ucuyla bana baktı ama hemen bakışlarını kaçırdı.

TEHLİKELİ İNTİKAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin