Uzun bir bölümle geldim :) Keyifli okumalar ^,^
•
Kül olmadan bilir miydi insan yanmanın zorluğunu? Ateş hep dışarıdan göründüğü kadar güzel miydi?
Kül olmak için önce laza ateşlerinin içinde yanmak gerekti. O zaman ruhunuzun günahlarından arınıp en ufak rüzgarda bile uçuşabilecek bir kül halini alabilirdiniz.
Bizim gibiler ateşi uzaktan izleyemezdi, biz ateşin içinde doğmuştuk. Cennetin ilahi yüzü günahlarımız yüzünden bize uzaktı. Ama biz bu günah çukurunun içine itilmiştik.
Emir zaten şehrin dışında olan evden oldukça uzaklaşmıştı. Sapa, toprak bir yola girmiştik. Bir cesedi yok etmek uğruna olabildiğince uzaklaşıyorduk. Bu korkunçtu, akıl almaz derecede korkunçtu hem de. Birkaç dakika sonra olacaklar içimde fırtınalar koparıyor, gemilerimi batırıyordu.
Soğukkanlı olmaya çalışıyordum. Tüm bu olanların sorumlusu benken şımarık bir kız gibi davranıp krizlere giremezdim. Benim içim zaten kriz bahçesiydi. Sadece endişeliydim ve bunu bastıramıyordum.
Emir elini kana bulamıştı. Bu kadar düzenli ve başarılı bir hayatı varken birisini öldürmüştü. O artık bir katildi ve bunun tek sorumlusu bendim.
Yeni doğan güneşin keskin ışıkları yüzüme düşerken gözlerimi kısma ihtiyacı hissettim. Konuşmuyordu, konuşmuyordum. Bakmıyordu, bakmıyordum. O soğukkanlılığını yüzünden bir an olsun eksilmiyordu bundan adım kadar emindim fakat içinde dönen duyguları kestiremiyordum.
Emir, o kadar kararsızdı ki.. O kadar çekiniyordu ki aramızda olabileceklerden.. Dengesini yitirmişti. Ne uzaklaşabiliyordu ne yakınlaşabiliyor.. Ne kalmama izin veriyordu ne gitmeme.. Bir girdabın içinde hiçliğe çekiliyorduk sanki.
Arabayı geniş bir arazide durduran Emir, el frenini çekerek geriye yaslandı. Ellerini başının arkasına verdiğinde derin bir nefes aldı ve sertçe verdi. Huzursuzdu.
"Korkuyor musun?" diye sordu yüzüme bakmadan. Sesinin altında yatan o ima bedenimi sarstı. Yardıma ihtiyacı vardı, en az benim kadar hem de. Çok yalnızdı ve artık birilerinin onunla olduğunu bilmesini istiyordu. Bunu görebiliyordum.
"Unuttun mu? Ben korkmam." dediğimde dudağı yana kıvrıldı.
"Doğru ya.." dedi burnunu kaşırken. Sonra arabanın kapısını elini attığında bende tutup kendi tarafımı açtım. "Şii.." dedi bir anda bana dönerken. "Korkak değilsin biliyorum ama bu görüntüyü görmeni istemiyorum." dediğinde içim sızladı.
Hani kalbiniz pıt pıt atar ama bu atışı sizi hem mutlu eder hem üzer ya.. hıh tam öyleydim şu an.
"Ama bende senin görmeni istemiyorum." dedim itiraf ederek. "Birini öldürdün Emir, öldürdük. Bunun arkasını beraber toplamalıyız." dediğimde elini elimiz üzerine koydu ve hafifçe yaklaştı.
"Cesur Kız Kulesi Galata'yı düşünmeyi bırakmalı. Galata bunun üstesinden gelebilir." dediğinde öyle bir baktı ki itiraz istemediğini belli ederek ben bile sesimi çıkaramadım. "Gelmeyeceksin bal kızım, bekle beni." dediğinde geri çekilip arabadan indi ve kapıyı sertçe kapattı.
Bagajı açıp içinden cesedi çıkardığında derimin kemiklerimi sarıp sıktığını hissettim. Bir ürperti tüm uzuvlarımı kilitlerken Emir soğukkanlılıkla ilerliyordu. Akan kan attığı her adımda yere daha çok damlıyor korkunç bir görüntü oluşturuyordu.
Kirlenmiştik. Artık ruhlarımız eskisi kadar saf değildi.
Emir'in beni itiraz edemeyecek kadar etkilemesine ilk kez sevinerek bakmamak için başımı ön tarafa çevirdim. İçimden babamın ben küçükken sakinleştirmek için söylediği şarkıları söylerken gözlerimi kapadım. Dudaklarımdan dökülen hafif mırıltı kulaklarıma iyi gelirken gözlerimin yaşlarla doluşuna izin verdim. Bu kez ağlayacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ İNTİKAM
AçãoBabasına atılan iftira sonucu küçük yaşta ailesi dağılan bir kızın, yıllar sonra babasının suçsuz olduğunu kanıtlamak ve kayıp kardeşini bulmak için girdiği sırlarla dolu girdabın içinde yaşadıklarını anlatan bir hikaye. Peki ya bu hikayenin içeris...